Tatilde, German Marino'la tavla maçı

Bugünlerde İstanbul iyiden iyiye sonbaharı hakkıyla yaşıyor. Yağmur, rüzgar ve fırtına vapur seferlerini dahi aksatıyor. Dört aylık bir yaz serüveninden sonra bu havalara kendimizi alıştırmaya çalışıyoruz. Yada yaz konumundan, kış konumuna geçişin sancılarını göğüslüyoruz da denebilir.

Neyse, ben bugün sıcak yaz günlerine geri döneceğim. Müsadenizle, yaşanan güzelliklerden birini sizinle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz Ramazan (Şeker) bayramını iki oğlum ve ikide İspanyol misafirlerimizle birlikte yazlıkta geçirdik. Büyük oğlumun İspanyol arkadaşları German Marino ve kız arkadaşı Elena Mercelo, Türkiye seyahatlerinin son ayakları olan Ç.Kale, Geyikli'de bizimle beraberdiler.

German (Herman) otuz yaşlarında iç mimar, Elena ise turizmci, İspanya'nın Murcia kentinde yaşıyorlar. Murcia İspanya'nın güneyinde 565 bin nüfuslu turistik ve İsp.nın 12. büyük metropolüdür.

İstanbul'u büyük oğlum Koray'ın rehberliğinde gezdikten sonra, Ankara'dan araç kiralayıp Kapadokya bölgesini geziyorlar ve
Peri Bacaları'nın tabiat harikası güzelliği karşınında hayrete düşüyorlar. Kapadokya'dan sonra Antalya, Fethiye, Marmaris, Bodrum İzmir ve Efes gibi görülmesi gereken tarihi ve turistik yerleri geziyorlar.

Geyikli'ye bayramın birinci günü saat 20.00 sularında geldiler, tanışma faslından sonra, akşam yemeği için masaya oturuldu, daha önceden hazırlanan sardalya balıkları barbüküde itinayla kızartıldı neşeli bir akşam yemeğinden sonra Türk kahvesi keyfi o güzel yaz akşamında yapıldı.

Bu arada German'ın tavlaya merakı olduğunu öğrendik, genelde internette tavla oynuyormuş ve çok seviyormuş, benimle tavla oynamaktan memnun olacağını dile getirdi, misafirimizi kırmak olmazdı, o akşam ilk maçımızı yaptık, 5-3 German maçı kaybetti ve ertesi gün rövanş maçını yapmak için anlaştık.

Ertesi gün çocuklar ve misafirler Bozcaada'yı gezmeye gittiler, akşamda sitede eğlence yapılacaktı, bizde eğlence için hazırlandık. Eğlenceden önce rövanş maçını yapmamız için German sıkıştırıyordu ve alel acele yapılan rövanş maçını German 5-4 kazandı, tebrik ederkende, final maçı için ertesi gün saat 12'00 ye randevulaştık.

Final maçı geldi çattı, seyirciler yerlerini aldı, Elena fotoraf makinesini hazırladı, çünkü yenilenin koltuğunun altına tavlayı vermenin bizde adet olduğunu Koray İspanyol misafirlere meğerse anlatmış, Elena'da bu durumu resimliyecek.

Lafı fazla uzatmıyalım, aslında çekişmeli bir maç olmadı, 5-2 benim galibiyetimle bitti. German, ne kadar bana çift ve iyi zar geldiğini söylesede, tavlayı koltuğunun altına almaktan kurtulamadı. Böylece tavlada yeni bir Türk adetini de, German'a öğretmiş olduk.