Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '08

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Tatilden dönüş...

Tatilden dönüş...
 

Yaklaşık bir hafta süren tatilimin ardından evime, odama, kitaplarıma ve dizüstü bilgisayarıma kavuştuğum için mutluyum. Sabah , Küçükkuyuda kaldığım aparttan ayrılırken buruk bir mutluluk vardı içimde. Çanakkale üzerinden Ereğlime dönerken evime kavuşacağım için mutluydum ama tatilim bittiği için de hüzünlüydüm biraz. Ama ömrümü tatil yaparak geçirek değilim ya . . . Şimdi çalışmak daha doğrusu iş aramaya başlamanın zamanı . . . Belki de üniversite mezunu olupta iş bulamayan benim gibiler için bir dernek kurmalıyım . Şaka bir yana umudumu kaybetmeden iş aramaya devam edeceğim .
Şimdi siz bana şunu diyeceksiniz : " Hem işin yok , hem de tatile çıkıyorsun ; bu nasıl oluyor ? "

Haklısınız , ben olsam ben de sizin gibi düşünürdüm . Tatile tabiki ailemle çıktım . Yarından itibaren sizlerle paylaşacağım tatil yazılarımı kendi penceremden bakarak yazdım . Birinci çoğul şahıs yerine , birinci tekil kişinin ağzından yani benim ağzımdan yazılarımı sizlerle paylaşacağım . Bu durum ailemi yoksaydığım izlenimi uyandırmasın sakın sizde . Böyle bir şey takdir edersiniz ki asla mümkün değildir . Amatör de olsa yazar ben olduğuma göre istediğim şahıs kipiyle yazmak da benim hakkımdır .

Tatilde Deren ' e fazla zaman ayıramadım . Ama zihnimde onunla ilgili tasarladığım düşüncelerim elbetteki var . İlerleyen günlerde onları da sizlerle paylaşacağım tatil anılarımla birlikte .

Gece iki gibi yattıktan sonra yatakta bir sağa bir sola döndükten sonra uyuyakalmışım. Sabah cep telefonumun alarmı çaldığında zorlukla uyandım . Hayret ettim kendime . Tatilim bitti , dönüyorum ama yorgun hissediyorum kendimi . Halbuki dinç olmam lazım . Öyle sanıyorum ki geç yatmanın vermiş olduğu bir yorgunluk bu yada tatilin bitmiş olmasının verdiği hüznün yorgunluğu . Her neyse . . .

Sabah , dönüş için Çanakkale üzerinden yola çıktığımda bir yanı yeşil bir yanı katran karası güzelim ormanlarımın acı halini gördüm . Yeşil kalan çam ağaçları sanki hüzünle katran karası çamlardan uzaklaşmaya çalışıyordu . Kendi kendime şunu sordum : " Hemen her sene çeşitli nedenlerle çıkan ve milli servetin önemli bir bölümünün kaybına yol açan orman yangınlarını kısa sürede ve daha az ağaç kaybıyla sonlardırmak için gerekli önlemler ne zaman alınacak ? Görünen o ki bu orman yangınları önlenemiyor . Bu bir gerçek . Bu gerçeği önleyemediğimize göre kaybı azaltmak için bir şeyler yapmak gerekiyor . Dünyanın en zengin insanı olsaydım eğer cennet vatanımın orman yangınlarından mümkün olan en az kayıpla çıkması için hemen harekete geçerdim . Ne mi yapardım ? Hemen belirteyim : Mesela su taşıma kapasitesi şimdiki kullanılan uçak veya helikopterlerden daha fazla olan uçak veya helikopterler için paramı harcamaktan çekinmezdim . Ormanları oluşturucak fidanları dikmekten çekinmezdim . Düşünün bir kere , nüfusu 70 milyonun üzerinde olan bu vatanda herkes bir fidan dikse belki gelecek için orman denizi oluşturulabilirdi . Böyle bir kampanya başlatılmalı .
Evet , öğrenciyken , orman yangınlarının nasıl çıkabileceği ile ilgili öğretmenlerimiz bizi bilgilendirdi . Piknik alanında mangal yaktıysanız eğer söndürmeden gitmeyin dendi mesela . Yahut sigara içerseniz izmaritini söndürmeden atmayın dendi . Ya da cam kırıkları bırakmayın dendi .

Anız yakılmasın dendi misal . Yada eğer yakılıyorsa çok dikkatli olunması söylendi . Söylendi de söylendi . Ama gerçek önlenemedi . Evet ben mangalımı söndürmeden ayrılmadım , sigaramı söndürmeden atmadım , anız yakmadım ama bir şekilde bu orman yangınları meydana geldi . Gerçek önlemediğine göre varolan gerçeğin acı sonuçlarını azaltmak için bir şeyler yapılmalı . Ben , birey olarak üzerime düşeni yapacağım .

Oldukça sıcak olan dönüş yolunda Truvaya uğradım . Akhalar ile Truvalılar arasında geçen savaşları , Akhaların savaş hilesi olarak kullandığı tahta atı , Yunan tanrılarını , Paris ' i , Helena ' yı , 9 şehrin kalıntılarını düşündüm kişi başı 15 ytl giriş ücretini ödedikten sonra Truva ' yı gezerken . Truvada ilk kazılar Homeros 'un İlyada destanından yola çıkan Henrich Schliemann tarafından 1870 yılında başlatılmış . Tabi ki Schliemann ' ın çalışması defineciliğe daha yakındı . Bu arada Truva ' dan kaçırılmış olan eserler nerede sergileniyor derseniz yanıt Berlin Arkeoloji Müzesidir . Keşke dünya üzerinde Türkiye 'den kaçırılmış tarihi eserlerin tekrar ait oldukları yere yani Anadoluya getirilmesinin bir yolu olsaydı . Haklısınız , biliyorum , imkansız ama yine de bir umut benimkisi .

Truva gezimden sonra , Truva ' ya iki kilometre uzaktaki Kumkale Şehitliğine gittim . Çanakkale Savaşında şehit olmuş askerlerimizden ondördünün anısına yapılmış bu şehitlikte , aziz vatanın savunmasında şehit düşen askerlerimizi minnetle anarken tüylerimin diken diken olduğunu hissettim ve gelecek bir zamanda Çanakkaledeki Şehitlikleri tekrar gezmek için kendime söz verdim .
Saat sabaha karşı 03:17 . Yorgunum ve biraz dinlenmeliyim artık .

 
Toplam blog
: 149
: 435
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

1999 yılında Ted Kdz Ereğli Kolejinden, 2003 yılında İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyat..