Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '13

 
Kategori
TV Programları
 

Tatlı Var mı Tatlı

Tatlı Var mı Tatlı
 

Acı deyince, sadece biber gelsin aklımıza... :)))


Reha Muhtar'ın  repliği olarak tarihe geçen "Acı var mı acı"  sözü, millet olarak "acı"ya düşkünlüğümüzü  "acı" bir şekilde vurgulayan  bir gerçek olmasaydı,bu kadar hafızalarda yer eder miydi?

Kurban bayramı tatilinde  bebeğini evde tek başına bırakıp giden  Gölcük'lü öğretmen kadının (dünyaya getirmekle anne olunamayacağı gerçeğinden hareketle,anne diyemiyorum)haberi , insani duygulardan biraz olsun nasiplenmiş herkesi  üzdü,düşündürdü.   "Toplum olarak cinnet geçiriyoruz"  diyenler haksız değiller,diye düşünüyorum ben de... 

Adeta,  birileri geldi, içimizde insana özgü ne kadar güzel duygu varsa alıp götürdü. Onun yerine ; olabildiğince görgüsüzlük, bencillik, kabalık,  kabadayılık  gibi aslında özümüze  hiç uygun olmayan  vasıfları  koydu ve gitti. Bu ,  ne zaman, hangi arada oldu  anlayamadık bile... Sinsi bir şeytan gibi yavaş yavaş  içimize girip bizi bizden aldı.   Bir öğretmenin üstelik de  iyi bir aileden geldiği söylenilen bir öğretmen hanımın gayri meşru  bebeği oluyor.Evde bebeği bırakıp tatile çıkıyor, bir de" Onu  çok doyurup gitmiştim"  diye  akıllara durgunluk verecek şekilde kendini savunuyor...

Buraya kadar zaten , içimiz yeterince acıdı bu  dramdan.  Her ekranda görüşümüzde yüreğimiz burkuldu. Hem o günahsız yavrunun ağlamasını hiç kimsenin duymamış olmasına şaşırdık  hem de aramızda böylesi;  kaç  yüreksiz,yüzsüz, Allah'sız insanımız var  acaba diye geçirdik içimizden. 

Toplumdan  bir   olguyu, olayı aktardınız , yürekleri dağlama  işini  her zamanki gibi, uzata uzata tüm detayları ile vererek gayet başarılı bir şekilde! yaptınız,sevgili medyamız... Bebeğin cenaze törenini de; "hiç kimse gelmedi, halk toprağa verdi" diyerek duyurdunuz.  A mübarek televizyon haber dairesi sorumluları, çok sayın gazete patronları;   ya, siz hiç o insanların yerine kendinizi koymaz mısınız acaba...  Birgün sizin de başınıza  bu veya benzer  bir olay geldiğinde  ister misiniz  bir yakınınıza ait acının,  bu kadar detaylı anlatılmasını...  Berk bebeği,  kutunun  içine koymuşlar, yazarken bile zorlanıyorum...  Camii avlusunda...Bir de,  imam demez mi,  "haklarınızı helal ediyor musunuz" diye...  O  " kutu" yu  almış kucağında götürüyor,  sanırım imam...   Yapmayın yaaa...  Vazgeçin Allah aşkına acıyla beslenmekten...   Haberi hazırlayan da, sunan da,  sorumlular da   bu vebalin altındalar...  

"Millet acıdan hoşlanıyor,  ancak   bu tür olaylar dikkatini çekiyor " savının arkasına  geçip kendilerince  haklılık  arıyorlar.   Sen bu millete  doğru olanı, doğru şekilde ver. Bak o zaman nasıl,   doğru bakmasını, doğru düşünmesini öğrenecek  insanımız... Dizilerin hemen hepsi  vurdulu kırdılı, şimdilerin moda  deyimiyle"aksiyon"  tarzında. Konular ya şiddet içerecek,  ya  toplumun  çürüyen  yanları  olabildiğince  gençlerde özenti  yaratacak biçimde yansıtılacak , bu değişmez kurallardan... Yarışmalarda yetenekler sergilense bile olabildiğince seviyesiz, "cıvık"   sahneler izlenmek zorunda bırakılacak.   Tartışma programları,  karşı fikirlere saygı,  insana, kişiliğe saygı  çizgilerinden  uzakta bir tutum içinde   yapılacak...   Evet,evet...  Sanki  bunları,  birileri medyamıza   dayatıyor.   Haber programlarında  şehit,kaza,  öldürme haberleri olabildiğince uzatılacak,  ayrıntılar verilecek, ağlayan, haykıran , bağıran öfkeli , acılı insanlar yakın çekim verilecek.  Adeta kamera gözlerinin içine girecek... 

Doyduk artık acıya...   YETER...   Hiç mi güzel şeyler  olmuyor bu ülkede...  Avrupa'da, Amerika'da  yüz akımız  doktorlarımız,  bilim adamlarımızın  yaptıkları  onca güzel şeyi, ya Facebook'tan  ya da tesadüfen  gazetenin küçük bir köşesinden öğreniyoruz. Organik tarımda  bazı olumlu gelişmeler kulağımıza çalınıyor. Bunları verseniz biraz da...  Bazen  küçük ama güzel şeyler oluyor. Bir gencimiz yanlışlıkla hesabına geçen yüklü miktarda parayı hemen bildiriyor,örneğin... Bunlara daha sık yer verseniz hem gençlerimiz , hem umudunu yitirmiş tüm halkımız için ... Olmaz mı  çok sayın medyamız...

Üzerinizdeki, kuşkulu işbirliklerinden oluşan kiri  atıverseniz şöyle bir...  Sizin de çocuklarınız torunlarınız var.Her ne kadar onları;  Avrupa'da,   Amerika'da okutsanız, yaşatsanız da,  "vatanım" diye dönüp gelecekleri yer burası değil mi...  Toplumu aydınlatan, birleştiren mesajlarla dolu programlar yapsanız, geçmişte yapılan hatalardan ders alınan geleceğe ışık tutan;  gönülleri sıkan değil,  ferahlatan programlar... Aile birliğinin önemini vurgulayan aile eğitimini örnek davranışlarla sergileyen,tarihimizi ama gerçek tarihimizi hatalarıyla doğrusuyla veren filmler,reklamlar ...Zor mu bu kadar, Japonya'dan örnek alın hiç olmazsa...   Silkinmek,  temizlenmek, arınmak adına siz de elinizi taşın altına  koyuverin ;  olmaz mı   sayın  ekran patronları...      Ne dersiniz?

Halkımız "Acı var mı acı"   yerine,   "tatlı var mı tatlı"  diyecektir   böylesi  yapımlara alıştıktan sonra...  İnsanlar, tanımadığı yüzlere gülerek bakacak, selamlaşacak, trafikte, her ortamdaki  sırada, toplu taşıma araçlarında , emniyet şeritlerinde,  o  imrendiğimiz  "gelişmiş" ülkelerdeki gibi birbirine saygılı  olacak...  

Bana göre  siz  dedikleri gibi  "dördüncü güç" değil, "birinci güç"sünüz...  İsteseniz, bu  ülkeyi  yeniden  şekillendirebilir,  ülkedeki tüm ayrılıkları, sorunları sonlandırabilirsiniz.. Çünkü siz  her daim  gözümüze, beynimize,  ruhumuza  farkettirmeden  nüfuz eden bir "gizli güç " sünüz.    Bu  nedenle   kitleleri   ya  çukura  gömer ya da  tepelere çıkarabilirsiniz...Dediğim gibi,  bu  milletle ilgili  büyük bir vebal  üzerinizde. Birgün    sizler de, hesap vermek durumunda  kalabilirsiniz... 

Bırakın artık acıdan beslenmeyi...   Biraz  umut  verin,  özümüze  özgü  güzellikleri  sergileyin....   Ana,baba, kardeş,akraba,komşu  sevgisini,  yardımlaşmayı,hoşgörüyü, erdemli olmayı  yansıtın o ekranlardan...Kim bilir,   Sezen Aksu'nun   şarkısındaki gibi,  gün gelir   " iklim değişir, Akdeniz olur ... "

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..