Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Sınavlar
 

Tatmin olamıyorum ey okur!.. Olamıyorum işte (Sonuç)

Tatmin olamıyorum ey okur!.. Olamıyorum işte (Sonuç)
 

Sevgili okur, inanın, tatmin olayım olmayayım, şu sınav sorunlarından söz etmemeye karar vermiştim. Gelgelelim bugün sınav sonuçları açıklanmasın mı?

Mod Medyan müritlerine gün doğdu arkadaşlar. Sınavdan bir gün önce Mod Medyan’ın internette 10.000 kişi arasında şöyle bir tur attığı anlaşılmıştı. Mod Medyan’ın, elden ele, dünya çapında yayılmış ünlü eğitim kurumlarının uzantısı olan gözde dersaneler aracılığıyla yaptığı turları da gözönüne alırsak, varın sayıyı siz hesaba edin.

Şimdi, liseyi zar zor bitirip de yüksek puanlarla iyi yerlere yerleşiverenler olursa ne denecek? Çünkü başarılı öğrenci Mod Medyan’a gerek duymaz. Göreceksiniz “Allah yürü ya kulum” dedi, “Allah’tan şansı yaver gitti” denecek.

Sevgili okur, sizce Allah kimlere yürü diyor, kimlere dur diyor? O çocuklar bu soruları sormayacak mı?

Kimlerin olduğu açıklanmayan, on beş kişiden oluşan bilirkişi kurulu incelemesini yapmış, şifre var ama kopya yok, diye basına bugüne kadar açıklanmayan bir raporu, emniyete vermiş. Emniyet savcılığa götürmüş. Savcılık, bugün, BU VERİLERLE, “Sınav sonuçlarının değerlendirilmesi ve açıklanması idari işlemdir. Bu durum ÖSYM Başkanlığı’nın tasarrufundadır.” demiş.

Basındaki eğitim uzmanları, Mod Medyan’sız dersaneler, eğitimciler, öğretmen kuruluşları, çocuklar, veliler, ölçme-değerlendirmeciler istediği kadar TATMİN OLMADIK diye yırtınıp, tepinedursunlar...

Başkanlık, gümrükten mal kaçırır gibi (Gibi?) sonuçları açıkladı mı? Açıkladı. Şık ve güzel Mili Eğitim Bakanımız da “ÖSYM bağımsız bir kurum. Konuya ilişkin açıklamaları ÖSYM yapıyor.” Dedi mi? Dedi. Buyrun, cenaze na... Ayy afedersiniz... Buyrun TATMİN olmaya..

Size söz veriyorum, şunları da ekleyeyim, bir daha bu konuda yazmayacağım. TATMİN olmam mümkün değil, sizleri de sıkmayacağım.

Hatalı(!) kitapçık olduğu gerekçesi ile ALES(Lisansüstü eğitim/doktora) sınavı iptal edildi, 15 Mayıs’ta yenisi yapılacak.

Bundan önce de KPSS iptal edilmişti, kopya davasından.

Bu kaçıncı sınav? Sanki her sınav, Allah birilerine “Yürü ya kulum” desin diye yapılıyor. Bakın beni nasıl günaha sokuyorlar.. Çoluk çocuk ne yapsın?

Sahi şimdi de şu soru aklıma geldi: Yok mudur ulemadan tek bir Allah’ın kulu, “Yapmayın, etmeyin ey müminler, bu kadar hak yiyip bunca günaha girilmez ki...” diyen? Hani dinimiz böyle değil, insanlar kötü diyorlar ya... Kötü insanların yaptıkları kötülüklere, haksızlıklara “Hooopp, burda durun bakalım.” niye demiyor bu ulema? Ulema da kötüyse, iyi kim ve nerede?

Neyse, burada bırakalım, bu soruların sonu gelmez. Bu konulardaki sonsuz sorularımın yanıtlarını bulmak için sık sık Sn. Hulki Can’ın sitemizdeki teolojik yazılarını okuyorum da, yavaş yavaş meselenin içyüzünü kavrıyorum. Belge, bilgi, kanıt, hepsi var orda.

Bakın lütfen... Öyle bir ülke ki, bilgisayarlar sanki haremlik-selamlık, alavere dalavere yapmak için programlanıyor.

Yargı, uluslararası hukuk kurallarının tanıdığı delilleri aramadan yazarı çizeri, profesörü, askeri, yüzlerce insanı yıllarca TUTUKLU olarak hapsediyor, hücrelere atıyor. Hüküm giymedi bu insanlar.

Yargı; bilirkişi raporları doğrudur, yanlıştır, şifre, kopya delilleri vardır, yoktur demiyor. Kimilerinin, haklı ya da haksız yollarla sınavı kazanmaları beni şimdilik ilgilendirmez, ÖSYM bilir, diyebiliyor. ÖSYM de biliyor işte.

Anayasa Başkanı, protokol kurallarını yok sayıp, ana muhalafet partisinin genel başkanını törene çağırmama hakkını kendinde bularak, göstermelik tarafsızlığa bile gerek görmüyor.

Adalet, yargı, eğitim, bu teknolojideki güvenlik sistemi sizi TATMİN ediyor mu?

Bu sistemlerle gidilecek bir seçimde alınacak sonuçlardan TATMİN olacak mısınız?

Seçim deyince aklıma geldi. Yıllardır söyler dururum. Her kim ki milletvekili dokunulmazlıklarına dokunsun, gerçekten demokratik, lider padişahlığından kurtaracak bir siyasal partiler yasası ve demokratik, güvenli bir seçim yasası çıkarsın, şu ucube %10 seçim barajını kaldırsın, yaşıma başıma bakmayıp militanı olacağım, derim hep. Gece gündüz demem koştururum vallahi. Saf bir soru size. Neden yanaşmazlar bu işe?

Sevgili okur.. Yürüyüşe geçen YGS mağduru öğrencilere borazan çalan Vali Yardımcısı..

Görevi başında bir kadın doktor.. Görevini bırakıp kaymakam beyin tanıdığı bir hastayı evinde muayene etmiyor. Acil bir durum yok. Kaymakam doktorun üstüne yürüyor, tutuyorlar ama dövmediğine pişman olduğunu söyleyen bir kaymakam.

Bafra’da yardım alan yoksul çocukların gözlerini bantlayıp, kendi gözleri ve gülücüklerini bantlamadan internet sitesinde yayılayan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri...

Okulda satılan şekerden zehirlenip sapır sapır hastanelere dökülen çocuklar... “Bu olayı, çocuklar çok şeker yemiş de ondan olmuş” diye açıklayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri...

Ve daha başka örneklerden söz ederek, İLERİ DEMOKRASİ BÜROKRASİSİ’ni ve tatminsizliklerimi anlatacaktım.

İLERİ DEMOKRASİDE; sağlık, emeklilik, öğrencilik, polislik, esnaflık, tarım ve hayvancılık, nükleer santraller, önceden ucuza kapatılan araziler, kapatanların akrabalık ilişkileri ve köprüler, kanallar... Emlakçıların hiç yabancısı olmadığı konular... Daha pek çok konuda bir türlü TATMİN olamayan, müthiş TATMİNSİZ bir yurttaşın hallerini anlatacaktım.

Sonra, 24 Nisan’da, dinlenme sırasında vurulan er Sevak’ın ölümünü..

Ama yoruldum be okurcuğum, yoruldum. Anlatmaktan da, tatmin olamamaktan da yoruldum, bunaldım.

Her ay paramparça orada burada bulunan kadın cesetleri... Sevgililer, eski yeni kocalar, babalar, abiler...Evet evet, hep bu erkekler tarafından öldürülen kadınlar... Dövülen, bıçaklanan, yaralananları saymıyorum. Yalnızca Şubat ayında öldürülen 28 kadın..

Kadınlar sokakta.. “Kadına Şiddete Hayır” kampanyalarıyla toplumsal duyarlılık arttırılmaya çalışılıyor. Buna karşın cinayetler neredeyse sistematik bir artış gösteriyor. Bu artışta, toplumun en alt ve en derin hücrelerine püskürtülen, enjekte edilen, toplumun korkularını körükleyen, algı sistemini dumura uğratan en geri düşünce ve yaşam biçimlerinin, baskıların önemli rolü olmadığına dair açıklamalarla TATMİN OLAMIYORUM...O-la-mı-yo-rum.

Baştan pazarlık etmiştik sevgili okur. Sakın ola bana “Kanıt, tanık, veri, belge, istatistik vs. nerde?” diye sormayın, demiştim. Şimdi oyunbozancılık yok.

Koskocaman devlet büyüklerimiz, yargımız, bunlar olmadan tatmin oluyor, sesiniz çıkmıyor. Buldunuz gariban emekli öğretmeni, kalkıp belge, bilgi sorun. Yok öyle yağma...Okuduklarıma, yaşadıklarıma, gözlemlerime dayanarak TATMİN OLMAMA hakkımı kullanıyorum işte.

Bana inanmıyorsanız, şöyle bir gezinin google’da. Ben bile beceriyorum artık. Hangi konuyu merak ediyorsanız sorun. “Şunu mu demek istediniz?” diye sorup da ilgisiz şeyleri önünüze koyunca da yılmayın. Evirin çevirin sorun, vallahi boş çevirmiyor mübarek. Kitap tadında olmasa da her derde deva olmaya çalışıyor garibim.

TATMİN olacağımız günlere yürüyelim sevgili okur, tatmine doğru...

28.04.2011
Vildan Sevil 

 
Toplam blog
: 102
: 882
Kayıt tarihi
: 07.06.11
 
 

1949 İstanbul doğumluyum. Emekli edebiyat öğretmeniyim. Çeşitli edebiyat sitelerinde, çeşitli kon..