Tatmin

Kolayca tatmin olmak ne büyük bir ayrıcalık!  

Tatmin oluyorsunuz… Ruhen ve bedenen rahatlıyor, kendinizi uykunun sükûnet verici kollarına teslim ediyorsunuz… Şen ve şad uyumak… Uyumak… Uyumak…  

Allah’ın bu ayrıcalığı lütfettiği kullarından biri Cumhurbaşkanı Gül, diğeri Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek! Daha sonra, MEB Nimet Çubukçu’ nun da bu lütufa mazhar olanlardan olduğunu öğrendik.  

Memleket ÖYS’deki “şifre” rezaletiyle çalkalanıyor…  

Öğrenciler, veliler diken üstünde, müthiş huzursuz, canları sıkkın, istikbal hakkında ruhen ve zihnen çökmüş vaziyette…  

Vahim bir atmosfer, kat kat kara bulutlar üstümüzü örtmüş…  

İnsanlara itimat telkin etmesi, onları bu dehşetli iklimden çıkarması beklenen kişi, ÖSYM başkanı Ali Demir bir açıklama yapıyor…  

Bir açıklama ki evlere şenlik!  

Açıklamadan sadece 2 cümle verelim de ne kadar tutarlı olduğunu hatırlayalım:  

Demir; “her aday için ayrı soru kitapçığı hazırlandığını, yani 1 milyon 700 bin kitapçık basıldığını” söylüyor.  

O vakit, doğal olarak, 1 milyon 700 bin de “ayrı” cevap anahtarının olması lâzım! Kendisine “o kadar cevap anahtarı da var mı?”, diye soruluyor… Cevabı şöyle: “Hayır o kadar cevap anahtarı yok!”
“Peki, ne kadar?” sorusuna verdiği cevabın güzelliğine, özelliğine ve şeffaflığına bakın: “ONUN CEVABI DA BİZDE KALSIN!” 

Gördüğünüz gibi ÖSYM başkanı Demir gayet “şeffaf”! 

Demek ki bu “şeffaf”lık Sayın Gül, Çiçek ve Çubukçu’yu “tatmin” ediyor!  

Velilerden, öğrencilerden “tatmin” olanını duydunuz, gördünüz?  

Hayır! Yok! Çünkü onlarda kolay “tatmin” olabilme yeteneği yok!  

Ama olsun… Mühim değil…  

Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı ve Milli Eğitim Bakanı “tatmin” oldu ya…  

Onların “tatmin” olma duygusu hepimize yeter!  

Gül’ün dediği gibi; ey öğrenciler, “ÖSYM başkanının sözlerine itibar edin ve ikinci sınava güvenle hazırlanın!” 

İçiniz tamamıyla rahat olsun… Bu memlekette öyle “organize kopya”, “şifreli cevaplama”, “soruların çalınması”, “cevap anahtarının satılması” gibi rezaletler olmaz!  

Bu memlekette hiçbir haksızlık yapılmaz…  

Güvencemiz AKP iktidarıdır…  

Onun seçtiği “dindar” cumhurbaşkanıdır…  

Onun “dindar” kabine üyeleridir…  

Onun işbaşına getirdiği “dindar” YÖK ve “dindar” ÖSYM başkanlarıdır.  

Kısaca, güvencemiz “dindar” AKP kadrolarıdır.  

Müsterih olun.  

x x x  

İçinizi rahatlatacak en büyük güvenceyi en sona bıraktım:  

Hani şimdi, kitapçıkları ve cevap anahtarlarını “şifreleyerek”, öğrencilere sunmakla itham edilen ekip var ya… İşte o ekip, 9 ay önce KPSS sınavında kopya verdiği “iddia edilen” ekip.  

Aradan bu kadar zaman geçmiş!  

Emniyetin özel dedektifleri, hatta MİT devreye sokularak “suçlu” arandığı halde neden hiçbir suçlu bulunamadı?  

Çünkü suçlu yok! 

Ne demektir bu?  

Kopya verdiği iddia edilen ekibin “ak”lanması demektir.  

ÖSYM’nin kadrosu melekler kadar masum, büyük bir ihtimalle “dindar”… Sütten çıkmış “ak” kaşık kadar “ak”tır “ak”! 

En büyük güvencemiz de onların bu “ak”lığıdır!  

“Güvenle yeni sınavlara hazırlanın!”