- Kategori
- Oyunlar
- Okunma Sayısı
- 2800
Tavla ve kahve falı

Çeşme Dalyanda bir Alman kadını kahve içiyordu. Dalyan yağmurlu, soğuk, Dalyan sessiz, sabırlı. Dalyanda bir Alman kadını hem kahve içiyor, hem de tavla oynuyordu. Tavla oynuyordu ama aklı tavlada değildi. Tavla oynarken Alman kadınının aklı kim bilir neredeydi?
Dalyanda emekli bir adam dolaşıyordu, İzmir den gelmiş yaşlı bir avukat, manasız manasız etrafa bakarak tam bir saat dolaştı. Yağmurlu , soğuk bir kış günü…
Tavla öyle oynanmaz diye bağırdı…Saçlarından tuttuğu gibi Alman kadınını Dalyan nın denizine savurarak fırlattı. Nefes nefese kalmıştı. Kendi kendine:
- Tavla öyle oynamaz diye hala mırıldanıyordu. Tavla oynarken insanın gözünde hırs olmalı , umut olmalı, kalbinde , vücudunda tavla ile bir bütünlük olmalı . yenince sevinmeli , gözleri ışıl ışıl parlamalı , yenilince hırsla nefretle tavlayı kapatıp rakibinin gözüne bakarak :
-hadi bi daha oynayalım demeli
Başka bir kadın, tek başına aynı yerde kahve içiyor. Deniz kenarında bir kahvede tek başına bir kadın kahve içiyor. Bu çok hoş, az sonra kadın kahve falına bakıyor. Kendi falına kendi bakıyor. Fincanı çevire çevire uzun uzun kendi falına bakıyor. Bu tek başına kahve içmesinden daha hoş. Kıpır kıpır dudakları .. kendi falına kendi bakıyor …inanamıyorum. Onu denize atmıyorum,
Canım Türkiyem diyorum gene mırıldanarak.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

nerden bilcek elin almanı (da diyemeyiz zira oralarda acaip tavla turnuvaları oluyor). ama bir almanla bir türkü birbirinden ayıran en bariz özellik soğukkanlılık ve tekniktir bence. bizler kendimizi herşeye fazla kaptırır sanki oyunun kendisi oluruz -futbol oynayışımızdan bile bellidir-. öte yandan kendi falına bakan kadın da yurdum insanının güzelliği zaten.
Başak ALTIN 30.09.2006 13:51