Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '19

 
Kategori
İnançlar
 

Tavsiye

Günümüz insanının en yaygın sorunu belki de bıkkınlık ve stres dolu hayatıdır. İnsanlar yaşadıkları sistemin içinde, ne kendilerini olduğu gibi yansıtılabilecek bir ortamı, ne de istediklerini gerçekleştirebilecek fırsatları bulabiliyor. Aslında Altın Çağ'da hayallerini gerçeğe dönüştürebilecekleri muazzam kaynaklar ve fırsatlar var. Fakat onlardaki oluşturma, yaratma, çalışma isteğini görmek pek mümkün olmuyor. Örneğin; biri araba sahibi olmak istiyor fakat olamıyor. Kendini kahrediyor. Hayırlı mı değil mi diye düşünemiyor. Bir başka paradigma ise şöyle; Bir dostumuz tüm karşı çıkmalara rağmen bir motosiklet istedi, aldığı ilk gün bir taksiyle çarpışıp kaza geçirdi. Bu olayın akabinde ailesine yalvar yakar tekrar kullanması için yeni bir motor daha aldırdı. Özetle burada vurgulamak istediğim şey sadece isteklerimizle hareket etmememiz gerektiği. İnsanın bunu fark etmesi gerekiyor. Bir güç bizi bilemediğimiz akıbete doğru tetikliyor. Bu husus pek algılanmadığı için bize sadece tavsiye vermek düşüyor.

Şunu bilmeliyiz ki değerlendirmek istiyorsak önce farkındalık sahibi olmamız lazım. Bunun İlk şartı da insanın kendine karşı dürüst olması, bir şey bilmiyorsa, başına neler geleceğini kestiremiyorsa ısrarcı olmaması, tavsiyeleri dikkate alması gerekiyor. Ayrıca kader hükmüne göre birtakım şeylerin hayatımızı şekillendirdiğini de kabullenmeliyiz. Bizim de bu doğrultuda sağlam bir inancımız olmalı.

Peki, 'bu işi en iyi kim biliyor' diye soracak olursak o kimseler kuşkusuz Nebi ve Resullerdir diyebiliriz. Evet, Risalet devam ediyor. Ancak Nebilik kemalatı son Nebi Hz. Muhammed ile birlikte bitmiş durumda. Ne var ki onların yerine halifeler-veliler bu görevi üstleniyor. Onlar kader sırrına vakıf olarak kişilerin başına gelecekleri bildikleri halde bilmez gibi davranıp buna göre tavsiyelerde bulunabiliyorlar. Ezberden değil orijinlerinden konuşuyorlar. Hakikatte, kader seni bir kuru yaprak gibi oradan oraya savururken, sen kendini bir birey gibi algılıyorsun. Galeyana gelip heyecan içinde "ben bunu yapmam" diye itiraz ediyorsun ama yine yapıyorsun. Bu şekilde bir düşünce yapısına sahip insanlar; "kaderime ben yön veririm" algısıyla özgür iradeleri varmışçasına davranınca, beyinlerini daha çok karıştırıp antidepresanlara bağımlı bir yaşam sürdürmek zorunda kalıyorlar. Örneğin, ilaç alan bir insan bu ruh halinden kurtulabilmek için her türlü çareye başvuruyor; yaşam koçu, astrolog, psikolog gibi piyasada isim yapmış insanların kapısına dayanıyor, şifa arıyor ama nafile. Kısa dönemde işe yarıyor gibi gözükse de insan kendini kandırmış oluyor. Beklenti oranı daha çarpıcı bir hızla düşüyor. Sonrasında bunalıma giriyorlar. Ya da yardım almak istediği insanların frekansları, kendisiyle kolayca uyumlanamadığı için daha farklı travmalar yaşayıp, berbat bir şekilde kader olayından hepten kopuyorlar. Bu süreç, insanın önce tavsiye edilen öngörüleri okuyup benimseyebilmesiyle başlayacak, böylelikle kendi özüne dönüp toparlanması ve berraklaşmasıyla sonuçlanacaktır.  Dolayısıyla insanların üniversite okuması veya çeşitli alanlarda uzmanlaşması, kendine özgü belirlediği bazı kabul ve şartların bu süreçlerde çok fazla bir işe yaramadığını da gösteriyor. Çünkü yaşam, düşündüğümüz/umduğumuz şekilde gerçekleşmiyor. Biz hayatımızı planlarken başımıza gelen şeylerden ötürü oflayıp, pufluyoruz, oturuyoruz,  kalkıyoruz; şu an gerçekleştirdiğimiz küçücük bir programı bile yarın uygulayabileceğimiz garanti değil. Geçireceğimiz bir kaza ansızın bizi yatalak hale getirebilir.

Siz de takip ediyorsunuzdur; Sosyal yaşamda zaman zaman bazı trendler yükseliş gösteriyor, vegan, vejetaryen, raw beslenme gibi... Proteinin beynimiz için önemi yadsınamaz bir gerçek.

Teknolojinin özellikle son yarım asırda çok hızlı gelişmesine bağlı olarak normalde ulaşamayacağımız bir sürü besini kolayca tüketebiliyoruz. Mevsiminde olmayan meyveler, sebzeler yiyor, genetiğiyle oynanmış bitkiler tüketiyoruz.

Ancak bütün bunlar bize ne kadar faydalı olur, bunun bilincinde değiliz.

Bir diğer ayrıntı ise her veriye balıklama atlamayıp Resul'ün ve son Müceddid'in bu konudaki tavsiyelerini alarak hayatı sürdürmek olacaktır. Yaşam prensibimiz böyle olmalı diyorum.

Ahmed F. Yüksel

Bodrum-Milas  23.07.2019

 facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..