Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '20

 
Kategori
Öykü
 

Tavuk Döba İle Piliç Tuçel - 5

 

-Tavuk Döba İle Piliç Tuçel’ in Kümes Neslinin İyileştirilmesi, Kıskançlık, Kibirlenme, Büyüklenme, Karşılıklı Güven, Ahde Vefa Üzerine Yaptıkları Tartışmalar…

-Bulutlar ağlar mı?,dedim.   “Ağlıyor işte …“ dediler.  Ağaçlar üzülür mü?, dedim. “ Yapraklarını bile döktü…”dediler. Rüzgâr kızar mı?, dedim. “Kızmasa eser mi…” dediler. O beni seviyor mu?, dedim. Başlarını öne eğdiler. “ Sevseydi yanında olurdu…” dediler.

Ey Piliç Tuçel!

- Hayatta sağlam kulpa tutunacaksın. Sebep, gerekçe anlamında tuttuğun kulp sağlam olacak. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

- Dağın zirvesine tırmanırken tutunduğun ip ve ipin çengeli sağlam olacak. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

 - Hayat yolunda yürürken de bir dağcı gibi olacaksın. Kopmayan kaya kütlesine çengelini asacaksın. Ayakkabın sağlam olacak. Ayaklarını ayakkabının kaymayacağı sağlam yere basacaksın. Sağlam tutunacaksın, sağlam yürüyeceksin. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

Ey Piliç Tuçel! Neticede sarsak değil, hayatta adam gibi adam denilen sağlam karakterde bir piliç olacaksın.

 Bilmiyorum, anlatabildim mi?

…………………………………..

- Ey Piliç Tuçel! Yaşamın kendisi zordur.  Ömür yolu zorluklar içinde geçer. Kümes horozları, tavukları ya da piliçleri olarak hayatta kalmamızın su götürmez bir gerçeği şu ki, her birimiz yaşamak için önümüze çıkan tüm zorlukların üstesinden gelmek zorundayız.

- Ancak bizler, yaşam mücadelesinde yaşamaya istekli olursak ayaklarımızın üzerinde dik durabiliriz. Bunun içinde öncelikle bizler, iradeli olmalıyız. Sarsılmaz, güçlü bir yaşama isteği ve iradesi içinde bulunmalıyız. Sonra da kendinize güvenmeliyiz. Yaşamak için iyi düşünülmüş akıllı ve cesur kararlar almalıyız.  Zaman kaybetmeksizin kararlarımızın arkasında durmalıyız. Ey Piliç Tuçel.

-  Zamanlarını iyi kullanan ve değerlendiren, kendisini bilgi ile donatan kendi kümes milletinin deneyimleri olarak; görgü, terbiye, edep değerlerini iyi bilen her bir horoz, tavuk ya da piliç ne zaman, nerede, nasıl adım atılması gerektiğini iyi bilir ve yaşam mücadelesinde başarılı olur. Bunu böyle bilin, Ey Piliç Tuçel.  

- Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba!  Bana göre her bir güzel düşünce, kendi değerini, kendi hazinesinin içinde bulur.   Öyle ki, anlattığınız konunun dışında çıkmış olacağım ama şu anda aklımda geçen bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu düşüncelerime karşı çıkıyor olabilirsiniz. Ancak bu düşüncelerim benim fikrimdir.

- Ey Bilgeler Bilgesi Tavuk Döba! Düşünen bir beyin bir fikre gebe olmuşsa onu kendi içinde tutamaz. Tutarsa da acı çeker. Her gebelik ancak doğumla son bulur. İşte bu hal üzerine benim aklımdan geçen şu ki; bizim kümes milletinin neslinin düzeltmek, gelecek nesillerin;  daha boylu, boslu, daha sağlıklı, daha güzel, daha akıllı olmasını sağlamak için,  daha şimdiden; ayaklı, boylu boslu, yakışıklı, akıllı horozlarla ayaklı, boylu, boslu, huri güzeli, akıllı tavukların, piliçlerin birleştirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Tarlaya iyi tohum ek ki iyi ürün al şeklinde özetlenebilecek olan bu düşüncem bu güne kadar Paşa’nın ve İbiş’ in kümeslerinde yaşayan hiçbir horoz, tavuk ya da piliç tarafından dillendirilmedi. Ancak şu anda benim sizlere dillendirdiğim bu düşüncem, Paşa’nın ve İbiş’ in kümeslerinde yaşayan tüm tavuk milletinin misk kokulu, amber esanslı kafa topraklarından gizliden gizliye geliştiğini iyi biliyorum.  Yalnız kafa topraklarındaki bu düşünce mahsulunun hiçbir zaman gün ışığına çıkmadığını da çok iyi biliyorum. Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Benim bu düşüncelerimin saha uygulamalarına geçilmesi halinde bir düşünün…  Akıllı, benzersiz yakışıklıkta harikulade güzellikte olan horoz babalar ile anne olacak tavukların ya da piliçlerin birleşmesinden benzersiz akıllı, boylu, boslu, balaban horozların, tavukların ya da piliçlerin olmayacağını hiçbir kimse söyleyemez,  öyle değil mi,  Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Bu konuda kümeslerimizin yönetimleri açık ve net kararlar alabilirler ve sahada uygulanacak yöntemler üzerinde uzlaşabilirlerse bu uygulamalar ile kümeslerimizin bu güne kadar gizliden gizliye dillendirmiş oldukları amaçlarını gerçekleştirmiş olurlar diye düşünüyorum.

- Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba! Kırşehir İli, Mucur İlçesi, Asmakaradam Köyünde bulunan Paşa ile İbiş’ in kümeslerinde saha uygulamalarının gerçekleşmesi durumunda gelecek on yıllarda ya da yüzyıllarda; akıllı, vücut organları sağlam ve gösterişli, yüz fiziği düzgün horoz, tavuk ya da piliç nesillerine kavuşmuş olurlar diye düşünüyorum.  Benim bu düşüncelerime katılır mısınız, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

- Ey Piliç Tuçel!  Kendi kümeslerinde; yakışıklı, güzel,  boylu, boslu akıllı horozların tavukların ya da piliçlerin yaşıyor olmasını kim istemez ki? Sizin aklınızda geçen ve bana anlattıklarınız, kümeslerimizin gelecek nesilleri olacak olan tavuk milletin üzerine düşündüğünüz bir projedir.  Bu projenizde sizler istiyorsunuz ki,  bizim kümeslerin küllüklerinde dolaşacak olan gelecek kuşak horozlar, tavuklar ya da piliçler çok müstesna olsunlar. 

- Bu düşüncenizin geniş açılımlı anlatımı Kümeslerimizde, Asmakaradam Köyünün diğer kümeslerinde yaşayanlara göre kıyaslanamayacak derecede onlardan; üstün, rakipsiz, benzersiz, akıllı, üstün nitelikte, yakışıklı horoz ya da huri güzeli tavuklar türemiş olsun, şeklindedir. 

- Ey Piliç Tuçel! Ancak sizin bu düşünceleriniz içinde yaşadığımız dünya gerçeklerine uygun olan düşünceler değildir. Sizin bu düşünceleriniz başlangıçta bizlere; çok iyi görünse de, hoş geliyor olsa da, iyi bilin ki,  sizin bu tür düşünceleriniz bir hayalden ibarettir. Sizler bu düşüncelerinizi başka horozlara, tavuklara ya da piliçlere söylerseniz onlar, sizlere doğrudan bizimle eğlenme,  bize olmayacak hayallerinin pazarlamasını yapma, derler. 

- Hiç unutma ki çok mükemmellik göreceli bir kavramdır. Senin hayal ettiğin değerlere göre her yönüyle çok mükemmel olan bir horoz, tavuk ya da piliç diğer bir horoz, tavuk ya da piliç tarafından hiç de mükemmel bulunmayabilir.  Çünkü yaradılışın kendi yaradılış fıtratından olacak ki, hiçbir horoz, tavuk ya da piliç aynı şeyleri göremez ve aynı şeyleri düşünemez. Düşünce ve değerler algılamalara bağlı olarak değişirler. Bulunduğumuz bu yamaçtaki çalı ağacının gölgesinde, her gün öğle vaktinin sıcağında dinlenen, kümeslerimizin tüm horozlarına, tavuklarına ya da piliçlerine önümüzde bulunan engin vadiye  iyi bakınız,  baktığınız vadide  neler görüyorsunuz, gördüklerinizi anlatınız denilse her bir horoz, tavuk ya da piliç sizlere çok farklı şeyleri anlatacaktır.

- Ey Piliç Tuçel! Algılamalar, görmeye bağlıdır. Her göz baktığı şeyde farklı değişkenleri görebilir. Bu durum ise farklı algılamalara yol açar.  Senin için çok akıllı, çok güzel olan bir horoz, tavuk ya da piliç, başka birileri için hiç de güzel ve akıllı olmayabilir. Çünkü algılar farklı olduğu için görüş ve düşüncelerde farklı olacaktır. Kaldı ki, içinde yaşadığımız bu alemde hiçbir şey birbirinin aynısı değildir. 

- Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba! Bakınız ve öyle düşünmeyiniz.  Bu gün için dış görünüş olarak hepimiz birbirimizden çok farklıyız. Tamam, bu doğru… Bizim Kümes olan İbiş’ in kümesinde yaşayan Karbeyazı Gülibik’ de bizden daha da çok farklıdır. Vücudunun tüy, telek örtüsü sarılı, siyahlı, kırcali değil tamamen bembeyazdır. Aynı zamanda da çok akıllıdır. Onun büyüttüğü genç piliçlerden dördü tamamen kendisine benziyor. Anneleri beraber yan yana gelseler birini diğerinden ayıran hiçbir farklılık, özellik göremezsiniz. Yürüyüşleri duyguları düşünceleri bile birbirinin aynıdır. Bu tespitim benim öne sürdüğüm düşüncelerimi doğrulamıyor mu?  Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?  Bu anlattıklarıma nasıl bir açıklama getireceksiniz? Doğrusu merak ediyorum.

- Ey Piliç Tuçel!  Düşünceni, ülkünü, amaçlarını çok iyi anlıyorum. Ancak daha önceden de yaptığım açıklamalarımı şu anda elinize alıp  yan bir tarafa koyun. O düşüncelerim konulduğu yerde dura dursunlar.  Yine söylüyorum. Sizin bu düşünceleriniz yaşadığımız kümes gerçeğine uygun olan düşünceler değildir.  Öyle ki,  ister bizim kümeste olsun, ister sizin kümeste olsun öteden beri yaşadığımız ve  hiç değişmemiş olan bir gerçeğimiz vardır.  O gerçek de şu ki; Kümeslerimizde yaşayan tavuklar gurk olup, gurka yattıklarında göğsünün, kanatlarının altına konulan yumurtalar önceden yumurtlamış olduğu kendi yumurtaları değildir. Kümeslerimizin sahipleri olan Paşa ve İbiş’ in Hanımları tarafından komşu kümes tavuklarının yumurtladığı başka yumurtalar ile değişik tokuş yapılan yumurtalardır.  İşte onlar, değiş tokuş yaptıkları yumurtaları getirip gurk tavuğun altına koyuyorlar. Yumurtalardan çıkan civcivler de yalnız annelerini, anne olarak biliyorlar. Babalarını hiç bilmiyorlar. Zaten başlangıçta birbirine benzeyen civcivler büyüdükçe farklılaşıyor. Her biri farklı bir çehre ve karakterde oluyorlar. İşte  her bir horozun, tavuğun ya da pilicin bu farklı çehre ve karakter yapıları  bir kümeslerde yaşayan her bir horozun, tavuğun ya da pilicin babalarının farklı olduğuna ilişkin bir işarettir.

- Açıkladığınız dört civcivin büyüyüp genç piliç olduklarında tüylerinin, teleklerinin yürüyüşlerinin, duygu ve düşüncelerinin anneleri olan Karbeyazı Gülibik’ e birebir, tıpa, tıp benzemeleri de  kendisinin yumurtladığı dört yumurtanın gurk yattığında İbiş’ in hanımı tarafından kazara altına konulmuş olmasından öteye başka bir şey değildir diye düşünüyorum, Ey Piliç Tuçel,

- Ey Piliç Tuçel! Bu dipsiz, önü, sonu olmayan tartışma beni sıkmaya başladı. Tartışma konusunu değiştirelim, başka konular üzerinden tartışalım, istiyorum.

- Değiştirelim, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

 - Bulutlar ağlar mı?,dedim.   “Ağlıyor işte …“ dediler.  Ağaçlar üzülür mü?, dedim. “ yapraklarını bile döktü…”dediler. Rüzgâr kızar mı?, dedim. “Kızmasa eser mi…” dediler. O beni seviyor mu?, dedim. Başlarını öne eğdiler. “ Sevseydi yanında olurdu…” dediler. Bu dizeleri söyleyen ne güzel söylemiş öyle değil mi, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

-  Bu dizeleri kim söylemiş ise doğrusu çok anlamlı buldum.  Yoksa bu dizeleri siz mi yazdınız?  Yoksa genç bir horoza karşı yüreğinizin derinliğinden aşk rüzgârları mı esiyor? Ey Piliç Tuçel! Bilinmezlik içinde durma. Bir şeyler anlat. Biz de bilelim, kimdir bu yakışıklı olan horoz…

-  Senin, benim için aşk,  yakışıklı, akıllı bir horoza gönül vermektir. Öteden beri benim sır arkadaşımsın. İçimden geçeni söylememde bir sakınca görmüyorum. Yan kümesdeki bir horoz, benim gibi dul bir tavuğa yakışıklı görünüyor, çok da akıllı geliyor... Onun sevgilisi, eşi olmak için her şeyimi verebilirim. Ancak bir aşk, gönlündeki gönlünün gönlüne girmek için gayret anlamında yoğun bir çaba, emek gerektir. Anlıyorum ki, bu gayret ne sizin içinizde var, ne de bende var. Aşk konusunu burada kapatalım.  Aşkın dışında olan asıl konularımıza dönelim istiyorum, Ey Piliç Tuçel.

 -  Fiziki yara bir şekilde kapanır ancak adı aşk, sevgi olan kalp yarası kolay, kolay kapanmaz, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.  Peki, kıskançlık, kibirlenme, büyüklenme konularında  neler söylemek istersiniz. Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

- Ey Piliç Tuçel! Bil ki, bir genç piliç ya da tavuğun kalbi aşktan, sevgiden yana yaralanmışsa bu yara uzun süre kapanmaz. Fiziki yara bir şekilde kapanır da… Ancak aşktan, sevgiden yana olan gönül yarası kolay, kolay kapanmaz.

-Ey Piliç Tuçel! Bazı horozlar, tavuklar, piliçler hatta civcivler çok bencil ve kıskançtırlar. Onlar ne diye kıskanırlar, niçin kıskanırlar? Doğrusu anlamış değilim. Ben şöyle düşünmek istiyorum. Kıskançlık ahlakı ve ruhu bir hastalıktır. Şer olan düşünce kıskançlıkla birleşirse hem kendine hem de karşısındakine zarar verecek boyuta ulaşabilir. Kıskançlığın en kötü olanı işte bu boyuta varmış olan bir kıskançlıktır. 

- Zor durumda olan horozların, tavukların piliçlerin hatta civcivlerin dertleri ile dertlenmek, ilgilenmek, çözüm üretmek, yardımcı olmak gibi güzel bir yaradılış mizacına sahip olmak varken… Niçin kıskanç olan horozlar, tavuklar ya da piliçler kıskançlık içinde kıvranır, durular ki? Doğrusu böylesi bir kıskançlık bana çok anlamsız geliyor, Ey Piliç Tuçel.

- Ey Bilgeler Bilgesi Tavuk Döba! Sizler bu açıklamaları yaptıktan sonra, ben, kıskançlık olayını, her horozun, tavuğun ya da pilicin yaradılış karakterine bağlıyorum. Yaşadıkları ya da yaşamayı düşündükleri Dünya gerçekleri olan ve istersen bunu adına; arzu, istek, talep diyelim, istersen  her bir canlı için çok önemli olan şehveti duygu ve  düşünceler diyelim her bir horozun, tavuğun ya da pilicin nefisi arzularının bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerimde haklı mıyım, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?

.- Düşündüklerinize katılmamak mümkün mü? Tabi ki katılıyorum. Ben de kıskançlık olayını sizler gibi bir horozun, tavuğun ya da pilicin yaradılış kişiliğine ve şahsiyetinin arzu ve isteklerine bağlıyorum. Ancak aşırı kıskançlık ve kıskanç olma duygusu, deniz kıyısı dik kayalıktan kayalara çarpa, çarpa denize düşmek gibi olur... Böylesi bir kıskançlık çok tehlikelidir, Zararsız kıskançlığa hiç birimizin diyeceği bir şey yoktur. Bunu böyle bil, Ey Piliç Tuçel.

- Asil duruşlu, bilgi donanımlı olan yaşlı, başlı kümes horozlarının, tavukların sohbetlerinde bulunmamış;  o yeni yetme  horozlar, tavuklar, piliçler var ya…  İnanın ki, işte, onlara çok şaşırıyorum. O kibirlilerin; önemli gurur duyacakları, kümeste yaşayan herkesin gurur duyacağı yaptıkları, yapacakları bir şeyleri olmadığı halde, böylesi bir gurura layık olmadıkları halde, onlar, kendi kendilerine çok gururlanıyorlar. Kendi kendilerine gırışıyorlar. Kendilerini diğer tavuklardan büyük görerek onları küçümsüyorlar. O akıl fukarası, kibirli zavallıların yürüyüşleri bile çok değişiktir.

- Bana göre onlar, beyinsiz, aptal ahmağın tekidirler. Yetişmiş başakları olan bir çavdar tarlasına üsten şöyle bir bakınız, Ey Piliç Tuçel. Başağı tane ile dolu olan çavdar ekinlerinin tamamının başını öne eğdiklerini görürsünüz.  İyi bil ki, çavdar başağını ve içindeki taneleri; akıl,  bilgi, donanım anlamında söylüyorum.  İşte başağı tane dolu olan çavdar ekinleri başlarını yere doğru eğerler. İşte, onlar, kendilerini böyle gösterirler. Çünkü onların başaklarının içi tane doludur, ağırdır. Onlar tanelerin ağırlığından başlarını eğerler. Ne zaman ki başağı boş olan, başağında tane olmayan bir çavdar ekini varsa işte o çavdar ekini başını dik tutar… İşte böylesi çavdar ekinleri diğer çavdarların arasında hemen dikkat çeker.  Çavdar ekinleri örneğimizin bir  benzeri olan horozlar, tavuklar ya da piliçler, işte onlar da; akılsızlarını, bilgisizliklerini, donanımsızlıklarını belli ettirmemek için başlarını dik tutarlar. Kibirlenirler, kendi kendilerine gırışırlar dururlar…

- Ey Piliç Tuçel! Gurur ve kibir şeytanın lanetli gülüdür. Şeytan; akıl,  bilgi, donanım anlamında misk, amber gibi kokusu olmayan bir horozu, tavuğu ya da pilici sizin gözünüze ve gönlünüze hep güzel kokan gül gibi gösterir. Sizleri o güzel gülü koparmaya, almaya kışkırtır. Ancak misk, amber gibi kokmayan, kokusu olmayan o yabani gülün ya da güllerin yani akılsız, bilgisiz, donanımsız olan horozların, tavukların ya da piliçlerin kime, ne faydası olur ki? Akılsız, bilgisiz, donanımsız olan, aptal horozlar, tavuklar ya da piliçler bilmezler ki; gırışmalarının kendilerini beğenmelerinin, kibirlenmelerinin,  büyüklenmelerinin, kendilerin dev aynasında görüp burunları bir karış havada gezmelerinin kendilerine hiçbir faydası olmaz.

- Kısaca güzel, ancak kokusuz olan bir gül ya da güller hiçbir horoza, tavuğa ya da pilice tat vermeyecektir. Kaldı ki, böylesi kokusuz olan bir gül ya da güller ne zamana kadar kokusunu bulmak için burunda tutulabilir ki?  Bir zaman sonra gönül, o güzel görünümlü ancak hoş, gönül açıcı kokusu olmayan gül ya da güllerden usanacaktır, sıkılacaktır. Kokusuz olan gülü - yani akılsız, bilgisiz, horozu tavuğu ya da pilici - kendinden uzak tutmak için kaldırıp çöpe sepetine atacaktır..İşte kendilerini beğenen, kibirlenen,  büyüklenen akılsız,  bilgisiz, donanımsız olan horozların, tavukların ya da piliçlerin durumu böyle olur, Ey Piliç Tuçel…

- Oysa Ey Piliç, Tuçel,  Güzel görünümlü olmasa bile, çok iyi, hoş, tatlı gönül açıcı kokusu olan gülü ya da gülleri ellerinde bulunduranlar; solmasın, hoş olan, güzel kokularını devam ettirsin diye içinde suyu bulunan güzel bir vazo içinde yeleştirirler. Vazoyu da daha iyi görünsün diye içinde kaldıkları mekânın görünen en iyi yerine koyarlar.

- Ey Piliç Tuçel! Bil ki, ben, horozların, tavukların ya da piliçlerin; kibirlenmeyen, büyüklenmeyen, akıllı, bilgi donanımlı olan, güzel ahlaklısını çok severim. Hele bizim kümesin Tavuk Fadiş adlı gerdan tüyleri açık sarı ve kırmızı olan, kanat telekleri karışık kara kanatlı tavuğu var ya…  İşte onu diğer tavuklardan daha çok severim.

- Niçin çok seviyorsunuz, Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba?   

- Bu güne kadar kendisinden hiçbir şekilde kibirlenme, böbürlenme, büyüklenme gösterişçilik, caka satma gibi iyi olmayan benlik hasletleri görmedim. Yaşayışında ve davranışlarında kendisinin Kümesin çoğu horozlarına, tavuklarına ya da piliçlerine göre daha da yüksek ahlaksal değerlere sahip olduğunu gözlemliyorum, biliyorum. Kendisi çok kişilikli, akıllı ve donanımlıdır.  Genizden gıdaklayarak konuştukça, akıllı kafasından bilgiler, düşünceler, görüşler konuştuğu dilinden de ballar akar. Tüm bu bireysel özellikleri dışında ayrıca çok da alçak gönüllüdür.

- Kibirlenerek, böbürlenerek, büyüklenerek yürüdüğünü hiçbir zaman görmedim. Gösteriş yapmayı hiçbir şekilde sevmez.  Öyle ki,  Tavuk Fadiş; ahlak, edep sahibi adaletli bir tavuktur. Şimdiye kadar hiç tavuğa surat asmamış, yüz çevirmemiştir. Tavuk Fadiş, kusursuz duygularıyla Paşa’nın kümesinin seçkin bir tavuğudur. Tavuk Fadiş, gençliğinde ve orta yaşlılığında kazandığı ve kazanmaya devam ettiği ilmi ile hareket eden, bu ilmini diğer tavuklara öğreten, paylaşmayı seven bir tavuktur. Tavuk Fadiş, paylaştığı hiçbir şeyi zamanında sana şöyle bir iyilik yapmıştım diye başa kakmayan, suçlamada bulunmayan,  sana kötü günlerinde fayda,  menfaat, kar, kazanç nimetleri sağladım gibi hiçbir şekilde incitici tavırlarda bulunmamış olan bir tavuktur.-

-  O Aklı kıt olan tavukların; ellerinden tutan, onlara destek veren, gidilecek yerlere ilişkin yol yordam hususunda onlara rehberlik yapan, herkesin imrendiği bir tavuktur.

–  Ey Piliç Tuçel! Tavuk Fadiş’ in bu davranış, duruş görüntüsünden şunu söylememiz mümkün olmaktadır. O da her bir horozun tavuğun ya da pilicin iyi bir bilgi donanımı yanında güzel ahlak sahibi de olması gerekir, öyle değil mi?

- Ey Piliç Tuçel! Kibirlenmeyen,  böbürlenmeyen, büyüklenmeyen ilmi ile hareket eden, bu ilmini diğer tavuklara öğreten, güzel ahlak, bir horozu, tavuğu ya da pilici Tanrı Rab da sever, kendine yakın bulur. Yüksek bilgi donanımı ile birlikte ahlak, edep dairesinde yaşamak bir horozu, tavuğu ya da pilici olgunlaştırır. Böylesine bilgi donanımlı olan güzel ahlak, edep sahibi bir horoz, tavuk ya da piliç diğer hem cinslerini hoşnut, mutlu, mesut, sevinçli kılar. Böylesine bilgili, donanımlı olan güzel ahlak sahibi horozlar, tavuklar ya da piliçler kümes toplumu nezdinde derecelerini yükseltirler.

Ey Piliç Tuçel!  Bir kümeste yaşayan her bir horoz, tavuk ya da piliç fertlerinin mesut, mutlu olabilmesi, yaşadığı kümes toplumunun içinde huzur bulabilmesi  o kümeste; kibirli olmayan, bilgi ile donanımlı, güzel ahlaklı, horozların, tavukların ya da piliçlerin çok var olması ile mümkün olur. Bil ki  bilgi donanımlı güzel ahlak sahibi olan çoğu horozlar, tavuklar ya da piliçler cömert olurlar. Hoşgörülü olurlar. Güler yüzlü, tatlı dilli olurlar.

Ey Piliç Tuçel! Bil ki, kafalarının içi dolu olan akıllıların; büyüklenmeleri, kibirlenmeleri, gururlanmaları,  böbürlenmeleri olmaz. Gururlanma, böbürlenme anlamında başlarını dik tutmazlar. Onların burunları bir karış havada olmaz. Yüzleri, gözleri gökyüzünün yıldızlarına bakmaz. Hep aşağıya doğru, toprağa bakar. Aşağıya bakmakla onlar, çevresindeki olan, dolaşan bütün horozları, tavukları ya da piliçleri görürler.  Onların dertleri ile dertlenirler, sevinçleri ile hemhal olurlar. O alçak gönüllüler toprak gibi olurlar.  Üzerinde yaşayan bütün canlılar toprağı ayakları altına alıp çiğnedikleri halde toprak, yaşadığı bu durumu kendisine gurur, kibir meselesi yapmaz. Toprak, kendini çiğneyenlere işte onlara, yiyeceklerin en güzelini, en lezzetlisini; onurunun, itibarının, ahlakının önenli bir şerefi olarak bağrında çıkartıp, yetiştirip sunar.   Toprak, bağrına düşen tohumu en iyi şekilde çimlendirir, büyütür, yetiştirir. Toprak akıldır, toprak bilgidir. öyle değil mi, Ey Piliç Tuçel!.

- Evet, öyle…

- Ey Piliç Tuçel! Daha çok genç olan bir piliçsiniz. Siz, siz olun. Ömür yolunda yürürken sizler ki hiçbir şekilde kibirlenme, böbürlenme, büyüklenme ateşinden yanmayınız. Her ne durumda ve şartlar altında olursanız olun hiçbir zaman mütevazı ve alçak gönüllülüğünüzü elinizden bırakmayınız. Toprak gibi mütevazı, gösterişsiz olunuz.  Başka horozlara, tavuklara ya da piliçlere böyle davranmakla hiçbir şey kaybetmez aksine çok şeyler kazanırsınız.

- Büyüklenme, kibirlenme,  böbürlenme konularında çavdar ekini başağı,  kokulu ve kokusuz gül ya da güller  ile Kümesinizin Değerli tavuğu Fadiş üzerinde örnekler vererek yaptığınız bu değerli açıklamalarınıza  çok teşekkür ederim. Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba. İyi bilin ki, bu açıklamalarınızdan çok faydalandım, çok da bilgilendim. Bir kere daha çok, çok teşekkür ederim.. Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba!  Kırşehir İli, Mucur İlçesi, Asmakaradam Köyünde bulunan kümeslerdeki güvenme vefa duygularına yani horozların, tavukların ya da piliçlerin birbirlerine karşı güven duymaması durumu ile ahde vefasızlık durumu gibi günlük yaşamımızın bir gerçeği olan böylesi konularda neler söyleyebilirsiniz.

- Ey Piliç Tuçel! Sizin yaşadığınız kümes olan İbiş’ in kümesinde yaşayanların birbirlerine güvenme ve ahde vefa duygu ve davranışlar nasıldır? Bilemem, bilmiyorum.  Ancak benim yaşadığım kümes olan Paşa’nın kümesinde yaşayanların, kendi aralarında, güvensizlik ve ahde vefa konularında genel anlamda bir sıkıntılarının olmadığını biliyorum. Öncelikle bu kanaatimi sizlere paylaşmış olayım.

- Ey Piliç Tuçel! Genel anlamda bir horoz, tavuk ya da piliç yaptığı ve yapacağı iş ve işlemlere bağlı ilişkilerinde kendi kümesinde yaşayan, yakınına, eşine, dostuna, kümesin diğer yaşayan horozlarına, tavuklarına ya da piliçlerine güvenemiyorsa o kümeste büyük bir sıkıntı var demektir.

- Böylesi kümeslerde horozların, tavukların ya da piliçlerin çoğu ahde vefasızlık gösterirler. Onlar, kendi içlerinde vefazıslığı bir kazanç bilirler. Onların, özleri ile sözleri bir olmaz. Birbirini teyit etmez, tutmaz, doğrulamaz, onaylamaz.  Onlar verdikleri sözlerin, vaatlerin üzerinde durmazlar. Bilmemezlikten gelirler. Tanrı Rab adına yaptıkları yeminleri hemen unuturlar. Her an edinimlerinden, sözlerinden cayabilirler. Böylesine bir sadakatsizlik kümeste yaşayan herkeste huzursuzluk yaratır. Kümeslerde yaşan tüm horozlarda, tavuklarda ya da piliçlerde karşılıklı hayal kırıklığı yaratır, hayal kırıklığını artırır.  Üzüntüler baş gösterir. Verilen sözlerin yerine getirilmemesi, anlaşmalara uyulmaması,  birbirlerine güveni kalmamış olan tavuklardan ruhsal  çöküntüler yaratır. Kümesde yaşayanlar; gündüzleri, geceleri  bütün gün ve sürekli olarak stresli, sinirli olurlar.

- Kaldı ki, onlar, birbirleri ile karşılıklı yaptıkları ekonomik, hukuksal ya da siyasi edinimlerin çoğunu ahde vefaya bağlı kalıp, edinimleri karşılıklı olarak yerine getirmedikleri için birbirleri ile sürekli dövüşlü, kavgalı olurlar. Alacak, verecek ilişkilerinde ve diğer anlaşmazlıklarında mahkeme kapılarına koşarlar. Sürekli olarak ve hep birlikte kendileri ahde vefasızlık içinde yaşadıkları için  de, kendi içlerinde çıkmış olan mahkeme yargıçlarına da güvenmesler. Yargıçların ahde vefasızlık içinde olacaklarını düşünürler. Onların aldığı mahkeme kararlarının da adil ve adaletli olmayacağını, yargıçların kendi menfaatleri doğrultusunda kararlar vereceklerini düşünürler. Yargıçlara da hiç güvenmezler. Onlara güven duymazlar. İşte bu düşüncelerinden olacaklar ki, onlar, kendi aralarındaki mahkeme davalarında yargıçların kendi lehlerine karar vemesi için mahkeme solonu koridorlarının karanlık arka mahzenlerinde,  mahkeme binasının dış alanlarının kuytu, karanlık köşelerinde yüzdelik rüşvetleri konuşur olurlar, Ey Piliç Tuçel.

- Böylesi bir kümeste,  böylesi bir toplumsal yaşantıya o kümeste yaşayan ve çoğunluk içinde olan horozlardan, tavuklardan ya da piliçlerden hiçbirinin yani çoğunluğunun hiçbir dayanma gücü kalmaz. Onlar sinirden, stresten, yedikleri nitelikleri bozulmuş, bozuk gıdalardan türlü, türlü hastalığına yakalanırlar. Amansız hastalıkların pençesinde acılar içinde kıvranarak erken yaşlarda bu Dünya’dan göçerler, giderler. Bunları böyle bil, Ey Piliç Tuçel.  

- Kendi kümeslerinde yaşadıkları ahlaksız durumlara dayanamayan, bıkkınlık getiren bazı akıllı, ilim, irfan, ahlak sahibi olanlar ile ekonomik gücü olan ahlakı horozlar tavuklar ya da piliçler başka kümeslere göç ederler. Onlar, o gittikleri kümeslerin ahlakına, adaletine sığınırlar, Ey Piliç Tuçel..  

- Onlar, kendi kümesleri için kullanamadıkları mevcut bilgi ve akıllarını, ekonomik güçlerini sığındıkları o kümeslerde kullanırlar. Sığındıkları vatandaşı oldukları kümeslerin bilim ve teknikte gelişmelerine, ekonomik kalkınmalarına fayda sağlarlar. Onların göçüp çıktıkları kendi kümesleri geri kalmış bir kümes olarak halkı, bilgisizlik ve ahlaksızlık, bağnazlık anlamında, şovenizm, taasupçuluk, yobazlık,  fanatizm,  gericilik içinde kıvranır, dururlar. Bunları böyle bil, Ey Piliç Tuçel.

- Sizler ve ben bu tartışmalarımızda aynı düşünce yolu üzeride arkalı önlü yürümedik. Karşıt düşünceleri olmayan tavuk ve piliç olarak ikimiz de aynı yol üzerinde yan yana yürüdük. Bundan sonraki tartışmalarımızda da düşünce olarak aynı yol üzerinde yan yana yürürüz diye düşünüyorum. Ya sizler ne dersiniz, Ey Piliç Tuçel?

-Hiç belli olmaz. O düşüncenin konusuna ve gelişine bağlıdır, Bu günkü tartışmamızda en sön söyleyecekleriniz ne olabilir, Ey Bilgiler bilgesi Tavuk Döba?

Ey Piliç Tuçel!

- Hayatta sağlam kulpa tutunacaksın. Sebep, gerekçe anlamında tuttuğun kulp sağlam olacak. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

- Dağın zirvesine tırmanırken tutunduğun ip ve ipin çengeli sağlam olacak. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

 - Hayat yolunda yürürken de bir dağcı gibi olacaksın. Kopmayan kaya kütlesine çengelini asacaksın. Ayakkabın sağlam olacak. Ayaklarını ayakkabının kaymayacağı sağlam yere basacaksın. Sağlam tutunacaksın, sağlam yürüyeceksin. Bunun yolu ancak yüksek bilgi donanımı ile kibirlenmeyen,  büyüklenmeyen bir karakter ve güzel bir ahlaktan geçer. Bunu böyle bil.

Ey Piliç Tuçel! Neticede sarsak değil, hayatta adam gibi adam denilen sağlam karakterde bir piliç olacaksın.

 Bilmiyorum, anlatabildim mi?

-  Granit Taşı kütlesi gibi sert ifadeler… Anladım, çok teşekkür ederim Ey Bilgiler Bilgesi Tavuk Döba.

- Bu günde böylesi bir tartışmanın içinde kendimi bulduğum için çok mutlu oldum. Bende sizlere teşekkür ederim, Ey Piliç Tuçel.

__________________________________

Mehmet TURAN

Batıkent / ANKARA,     01 Haziran 2020, Saat: 22,50        

 
Toplam blog
: 47
: 2386
Kayıt tarihi
: 28.10.08
 
 

Mucur / Kırşehir doğumluyum. Uzun süre Maliye Bakanlığı'nda çalıştım. Kabul etmek gerekir ki, Mal..