Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Tayland usulü ihtilal

Tayland usulü ihtilal
 

Tayland’dan bir ay olmamıştı döneli, Bu kez Tayland Turizm bakanlığından bir davet daha aldım. Henüz ikinci gününü dolduran “17. Pembe ihtilali” de (aslında 18) yerinde izlemek, yaşamak üzere bazı meslektaşlarım ve basın mensupları ile birlikte Bangkok’a ayak bastık. Bir heyecanla “hükümet meydanı” na gazete ve TV’lerde ki çiçekli tankları, askerleri görmeye gittik. Ne “pembe” si, “cıvık ihtilal” desek daha doğru. Aramızdan, amerikanvari “hey meeen” diyerek “give me five (çak)” yapan askerlere sarılıp öpenler mi ararsınız, iki Türk erkeğinin karşılaştığında aniden yaptığı klasik “iki bacak arasına parmak şıklatma” hareketi karşısında, refleks ile eğilen askerin burnuna bir de “mmücccük” yapanlara mı? .

Meydan 30 ağustos törenleri (şenlikleri) gibi mubarek. Süslü tanklar, Jöleli, güneş gözlüklü askerler, Tankların önünde askerlerle sarmaş dolaş turistler ve yerli halk. E peki ne değişti? Hiç bir şey. Sadece ilk gün gece sokağa çıkma yasağı uygulandı. O kadar. Bir de Başbakan Thaksin Shinawatra 'ın ülkeye girişi. Geçen yıl Genel Kurmay Başkanlığına atanan General Sonthi, ülkede büyük saygınlığı olan Kral Bhumibol Adulyadej 'in emri ile bu ihtilali yaptı. 59 yaşındaki General Sonthi, parlak ve defalarca madalya kazanıp çatışmalara girmiş bir asker olarak tanınıyor. General Sonthi geçen yıl ordunun başına getirildiğinde Tayland'daki Müslüman azınlığa mensup ilk genelkurmay başkanı olmuştu.

General Sonthi'nin genelkurmay başkanlığına getirilmesi, hükümetin ülkenin güneyinde son iki buçuk yıldır 1400'ü aşkın kişinin ölümüne neden olan Müslüman ayaklanmasını yatıştırmaya yönelik bir manevrası olarak görülmüştü. General Sonthi ilk olarak, Müslüman militanlarla görüşmeler yapılmasını teklif ettiğinde hükümetle görüş ayrılığına düştü. Hükümet bu teklifi derhal reddetti.

Bu yıl siyasi kriz daha da derinleşti ve muhalefetteki Demokrat Parti Başbakan Taksin Şinavatra'nın görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle seçimi boykot etti. O günlerde General Sonthi tekrar açıklamalar yaparak, hem kendisi hem de Kral adına konuşarak "Ülkenin yıllar önce başlayıp şu ana kadar devam eden sorunu majestelerini üzüyor, beni de üzüyor" diye konuşmuştu. General Sonthi'nin devamla "Majestelerinin bir subayı olarak arzum onun bu kaygılarını gidermek. Ordu onun tavsiyelerine sıkı sıkıya uyacaktır" diye konuşarak adeta darbenin işaretini de vermişti.

İhtilali yerinde yaşadıktan sonra Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve sponsorlar tarafından desteklenen programımız başladı. İlk gece meşhur “sea food restaurant” a davetliyiz. Eline sepeti alıp “market” bölümünden arzu ettiğiniz deniz ürünü, salata, şarap v.s. alıyorsunuz. Daha sonra yanınıza aşçı geliyor, size nasıl pişmesini istediğinizi soruyor. 15 dk sonra mükellef bir sofradasınız. Sloganları “denizden çıkan herşey yenir” Bizim sloganımız ise “beleş olan herşey yenir”. Istakozları ekmek niyetine jumbo karideslere, pavuryalara katık ettiniz mi hiç? Yemekten sonra Suan Lum gece pazarına alış-veriş için transfer servisi “tuk-tuk” denilen Tai usulü 3 tekerli dolmuş “triporter” lar ile.

Birgün sonra yaptığımız Otel, Spa merkezleri, Golf Sahaları, Akvaryum gezilerinden helak olan grup, yorgunluğunu atmak için kendine “Tai Masajı”nı seçti. Çeşitleri de var. Yağlı, Yağsız, Ayak, Yüz, Baş, El, Tai SPA ve Body... Kimi ağrayan, kimi de “sızlayan” bölgelerine göre seçim yapınca Bangkok’un dörtbiryanına dağıldık.

Ben ayağı ağrayanlardan biri olarak 1, 5 saatlik masajın 1 saatini gıdık kriziyle geçirdim. SPA yı ise genelde kızlar tercih etti. Anlatılanlara göre orana-burana çiçek-böcek krem falan sürüp hoş kokular yayarak bi ton para almışlar. Gelelim Body masajına. Bu da kendi içinde 2 ye ayrılıyor. “İşlem sonu şifreli veya şifresiz”. Sistem şöyleymiş... Miş diyorum, çünkü gidenler anlatıyor. Ben, evli-barklı karısını, çoluğunu çocuğunu seven biri olarak asla böyle yerleri tavsiye etmem. ASLA !

Rivayete(!) göre; yer “Qupidi”. 18 katlı eski bir otel. Alt katı “akvaryum” diye adlandırılıyor. Camın arkasında yaklaşık 250 civarı harbi diplomalı “masajcı kız” var. Niteliklerine göre ayrı bölümlerde oturuyorlar. Herbirinin boynunda bir numara asılı. Ortada ki barda otururken talep ettiğiniz numarayı “baş memura” söylüyor ve onun verdiği fişle ödemenizi yapıyorsunuz. Masaj ücretleri 2, 3 bin “baht” arası değişiyor. (1 dolar=37 Baht). “Budha Selamı” ile karşılayan masajcı kız ile yukarı çıktığınızda loş ışıklı, jakuzili, su yataklı, yuvarlak karyolalı, berjer koltuklu, duvarları ve tavanları aynalı bir oda sizi bekliyor.

Tavşan kılıklı garson kıza ısmarladığınız kokteylinizi Berjer koltukta yudumlar ve Jakuziniz dolarken, masajcı kız, sizin çoraplarınızı v.s çıkarıyor. içkinizin son yudumlarını jakuzide alırken de öbür uçta ayaklarınıza masaj yapıyor. Kese faslını bilmemelerine rağmen iyice temizlendiğinize emin olduktan sonra köpür-köpür köpürttükleri su yatağına sizi yüzüstü yatırıyorlar. 40 kiloluk Tai kızlarının kalça kemikleriyle vucudunuzun herbir bölgesine yaptıkları “body masajı” sizi inim inim inletebiliyor(muş).

Daha sonrasını bilemiyorum. Çünkü gidenler burada kestiler hikayeyi. Gerisi sizin hayal gücünüze kalmış. Bana kalsa hikayeyi şöyle tamamlardım. “Daha sonra adam donunu alıyor, lastiğini çıkarıp sapan yapıyor ve...”

Ertesi gün ilk etap tekne ile kanal turu (yüzen çarşı), Kapkara bir nehir. Ancak yaşam burada su üzerinde. Bu suda yıkanıyor, Bu suda yemeklerini yapıyor, bu suya gereksinimlerini gideriyorlar. Bu suda kutsanıyor, ölülerinin küllerini bu suya atıyorlar. Küçük kayıkları ile de hem ulaşımlarını sağlıyorlar, ürettikleri malları satıyorlar.

Gece akşam yemeğinden sonra “patbong” denilen eğlence merkezinde serbest zaman. Caddede sağlı-sollu “gogo bar” lar var. Hani kızların metal direklere asılarak dans ettikleri barlardan. Yanımda Tayland’a ilk kez gelmiş olan çok sevdiğim bir gazeteci dostum var. Zaten şokta, aldım onu hiç “ön bilgi” vermeden üst katlarda ki bir klasik “pinpon show” a soktum. Kızlar normal bir şekilde dans ederken aniden biri sahnede pinpon topu ile basketbol oynamaya, diğeri sigara içmeye başlıyor. Tabi “uzuvları” ile. Basketin zararını görmedim ama diğeri “Rahim Kanseri” olacak farkında değil. Ben o anda hemen garsonu çağırıp birşeyler ısmarlamaya başlıyorum. Arkadaşım şokta... “cem cem cem bak bak cem” habire dürtüyor beni dirseği ile... Oralı değilim. Ben garsonla konuşuyorum. 1 dk süren show bitiyor. Arkadaşım heyecanla anlatıyor. N’oldu biliyormusun... bööle bööle. Hadi yaaa.. Neyse bir başka kız çıkıyor elinde üç kola şişesi. Arkadaşımdan müsade isteyip hemen tuvalete gidiyorum. İki-üç show’u arka arkaya izleyen arkadaşım daha bir şokta. Göremedim! ya. Nasıl heyecanla anlatıyor. Ben artık balon da patlatsalar, borazan da çalsalar, jilet veya 20 mt kurdela da çıkarsalar bir bahane ile “olayı kaçırıyorum!” Çok üzülüyor arkadaşım çoook.

TÜRKiYE’YE GELENiN YARISI KADAR TURiST, 2 KATI GELiR

Neyse; Konu dağıldı ve biz hala neden Tayland’a davet edildiğimizi anlatamadık. Thailand Travel Mart (TTM) 2006, Turizm Fuarı. Dünyanın dörtbir ucundan Turizm Profesyonelleri gelmiş, Impact Convention Center adı verdikleri, siz deyin fuar alanı ben diyeyim “Şehir”de yapılıyor. 2 gün süren fuarda hem işimiz gereği alış verişimizi yapıyor hemde kocca bir turizm dersi alıyoruz.

Tayland 65 Milyon, Kişi Başı Geliri bizim yarımız, Hayat ucuz, Tayland’a gelen Turist sayısı bize gelenin yarısından az; 8 milyon, Turizm gelirleri ise bizim 2 katımız. Yaklaşık 30 Milyar dolar. Faturalı bunlar. Yani "faturasız masaj" buna dahil değil. Belediye vergisi hariç Turizmde KDV teşviklerle hemen hemen “0”. Herşey dahil sistemi özel istek dışında hiçbir otelde yok. Turist otele verdiğinin 100 katını dışarıda eğlence ve alışverişe harcıyor.

Bu konu buraya sığmaz. Bir başka zamana...

Sevgilerimle

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..