Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '11

 
Kategori
Deneme
 

Tayyare hızında yaşamak

Tayyare hızında yaşamak
 

Biri anlatıyor: “ Eskiden çeşmelerimiz vardı. Buz gibi suyu vardı. Millet sıraya girerdi. Ramazanlıkta iftara iki saat kala en az yüz kişi sırada beklerdi. Eski çok güzeldi, çok!” 

Diğeri başlıyor: “ Eskiden televizyon yoktu. Televizyondaki programların yerine bizler program yapardık. Her gece belirli bir yerde toplanırdık. Ve mutlaka bir etkinliğimiz vardı. O zamanın büyükleri bize eğlenceli olaylar anlatırdı. Ah eski zaman ah!” 

Karşıdaki atlıyor olaya: “ Eskiden daha çok gülüyorduk. Yaşanmış hikâyeleri ustaca anlatan ağabeylerimiz, amcalarımız vardı. Şuanda tanıdığın mizahi kişiliklerin hiç birisi o ağabeylerimizin eline su bile dökemezlerdi. Ne günlerdi be!” 

Soruyorum: Peki, sizin o anlattığınız eski insanlar, kendilerinden daha eski olayları mı anlatıyorlardı? 

Biri: “ Tabii… Onlar da genelde kendi büyüklerinin olaylarını anlatırlardı.” 

Tekrar soruyorum: Sizin çocuklarınız sizleri anlatıyor mu? 

Diğeri: “ Nerdee! Çocukları gören kim? Benim dört çocuğum var. Üçü evli biri bizle yaşıyor. Evlileri üç ayda bir görüyoruz. Bizleri anlattıklarını hiç sanmam. Hayat mücadelesi, koşuşturup duruyorlar. Evdekini de bilgisayar başından kaldıramıyoruz.” 

Karşıdaki: “ Evladım, hayat hızlanmış. İnsanlar tayyare hızında yaşıyor. Bu hızla yaşarken, anılar, çocukluklar, hanlar, duraklar yok oluyor.” 

Soruyorum: Siz bu hıza yetişebiliyor musunuz? Ya da ne zaman bıraktınız yarışı? 

Diğeri: “ Biz yıllar önce bıraktık yarışı… Dünya hızlanmış, ülke hızlanmış… Evladım şehrimiz hızlanmış. Onları bırakalı çok oldu.” 

Biri: “ Biz kabullendik bu duruma…” 

Tekrar soruyorum: Yetişmek ister miydiniz? 

Karşıdaki: “ Asla istemezdik. Hayat bizim için zaten çok kısaydı. Niye hızımızı artıralım ki?” 

Biz mi eskiyiz yoksa bu kurguladığım ya da gözlemlediğim insanlar mı eski? 

BİR İTİRAF: Yazıya başlarken mizah yazmayı düşünüyordum. Bu şekilde çıktı. Yazıcımın kartuşu eski galiba… 

Eskileşmek 

Herkes eski olaylarını anlatır. Ve genelde teknolojik değildir bu tür muhabbetler. Mahallelerden, komşuluktan, camiden, oruçtan, sudan, yemeklerden bahsedilir. 2000’li yıllarda doğan bir çocuğun 50 yıl sonraki muhabbeti bu şekilde olmayacaktır. 

“ Çocukluğumda çoklu MSN yoktu daha, kimse Facebook’u bilmiyordu, arabalar yerde giderdi o zamanlar. Evrendeki tek uzaylıyı Mustafa Topaloğlu biliyorlardı. Fenerbahçe daha küme düşmemişti. Milletin Survivor’ı izlediği yıllar. Eskiden Yazarport’ ta bedava yazardık. Ne günlerdi be! Ah ahhh! Eski ucuzdu ama güzeldi.” 

Herhalde bunun gibi olacak… 

Mahir Temur 

 

 

 

 
Toplam blog
: 110
: 521
Kayıt tarihi
: 21.12.09
 
 

1979 Malatya doğumluyum... Evreni kendi gözlüğümden (0,50-0,75) görmeye çalışan bir yazarım... Dü..