Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Tayyip Erdoğan, "halkının" farklı yüzünü gördü!

Tayyip Erdoğan, "halkının" farklı yüzünü gördü!
 

Gezi Parkı bahanesiyle ortaya çıkan olaylar Tayyip Erdoğan'ın oldukça üzmüşe benziyor. Sürekli halka dayandığını, gücünü halkından aldığını söyleyen bir Başbakan'ın böyle bir "halk hareketi"ne karşı fazladan hassasiyet göstermesi doğal sayılmalı...

İstanbul belediye başkanlığından başlayan ve on yıldır sürekli halk nezdinde itibarını artıran Tayyip Erdoğan belki de ilk kez, "halk" denen nesnenin farklı bir yüzünü gördü...Bir zamanlar Merhum Menderes'in gördüğü yüzünü...

Tayyip Erdoğan, bir zamanlar hayal edilemeyecek(ya da sadece hayal edilebilen) hizmetlere imza attı.Özellikle İstanbul için akıl dışı işler yaptı ve yapmaya devam ediyor: Susuz şehire su, yolsuz şehire yol, köprüsüz boğaza köprüler yaptı...

İstanbul'un Tayyip öncesi hallerini bilirim...Tek kelimeyle İstanbulda yaşamanın işkence olduğu zamanları. Bir hafta sırf bir depo su alabilmek için beklemeleri...Balik istifi belediye otobüslerini...Bir dolmuş şoförünün kral sayıldığı zamanları...

İstanbul, Tayyip Erdoğan'la İstanbul oldu...Ve bu hizmet sonunda Tayyip Erdoğan'ı Başbakan yaptı.

Ama,Tayyip Bey için yine İstanbul gözdesi olarak kaldı. Türkiye'ye de çok şey yapıldı ama İstanbul her zaman öncelikliydi.

Sonunda İstanbul tam bir "hizmet manyağı" oldu...Artık hizmet, yatırım doygunluk getirdi.Hayal bile edemediği hizmetlere kavuşan İstanbul sonunda kusmaya başladı.

Daha belediye başkanlığının ilk yılında İstanbula bir milyon ağaç diken Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı denen yeri islah için iki ağaç kesti diye İstanbul'un hizmete doymuş "halkı" ayaklandı.

Tayyip Bey, ilk defa halkın bu "vefasız yüzünü" gördü. Dün televizyonda ben de bu vefasızlığın acısını Tayyip Erdoğan'ın yüzünde gördüm. Bu tam olarak: 'Ben bu insanlara hizmetten başka ne yaptım ki..." yüzü...

Gücünü halkından alan ve bu güçle nice güç sahipleri ile mücadele eden bir siyasetçinin yiyeceği en büyük dabe her halde budur. Halkın beklenmedik darbesi...Merhum Menderes için meydanları dolduran ama o ipe çekilirken kılını kıpırdatmayan halk!!!

Gezi Parkı olayı, kendiliğinden ortaya çıkmış bir halk olayı değildir aslında. Tayyip Erdoğan nefretinin patlamasıdır. Bu nefret ne yazık ki, sadece "hizmet aşkı"ndan kaynaklanıyor. Kimi menfaat gruplarının ve kimi güç sahiplerinin tahriki, teşviki ve tertibi olarak gözüküyor. Ama, bunlara uyan, bunların goygoyculuğunu yapan bir "halk kesimi" olduğu da kesin...

Bu halk, geçmişte devletin cebinde bir kuruş parası yokken, herkese iki anahtar(bir ev, bir araba) vaad eden politikacılara oy vermiş bir halktır. Bu halka meydanlarda omuzlara aldığı siyasileri günü gelince generallerin kucağına atan bir halktır. Bu halk, ideolojik ve siyasi saplantılarını her türlü hizmete tercih edebilecek bir halktır...

Tayyip Erdoğan köprü yanına bir köprü, boğaz yanına bir boğaz inşa edeceğine, bu "halkın" boğazından bir fazla lokma daha gecsin diye, maaşlara zam yapsa daha muteber bir politikacı olabilirdi bazı halk kesimlerince...

Esasen, benim Tayyip Erdoğan'a tavsiyem de odur: Bırak İstanbula üçüncü köprü yapmayı; bırak Boğaz'ın yanına bir boğaz daha eklemeyi...O köprüden rahat rahat geçecek olanlar, o boğaz sayesinde birinci boğazdaki yalılarında daha gürültüsüz oturacak olanlar seni sevmiyor ki...Onlar kendi kılsız tüysüz hayatlarının devamını istiyorlar.

Senin halkın ise, zaten o Boğazı ancak uzaktan seyrediyor. Senin halkın ise zaten ikinci Boğazı görmeyecek bile...Hatta, senin halkın yaptığın tüp geçitlerden, metrolardan gelip geçmiyor bile olabilir...Buraları kullananlar, buralardan istifade edenler, şimdi Gezi Parkı için ortalığı yıkıyorlar görüyorsun...

En iyisi siz bu işlerden vaz geçin...Hazır şu Temmuz ayı gelirken emekli ve memur maaşlarını artırın..Hem de yüzde elli yapın...Asgari ücrete yüzde yüz zam verin...Sayenizde zenginliğine zenginlik katanların pamuk elllerine ceplerine attırın...Bu ülke insanı popülizmi sever; buna alıştırılmıştır ve alışmış kudurmuştan beterdir.

Ben Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsam,bunları yapardım. Siyasi hayatımın son deminde, devletin bütün gelirlerini fakir fukaraya paylaştırır; alt yapı, yatırım gibi işleri bırakırdım...Özellikle de hizmete doyan, ilgiye boğulan, sevgiye şımaran İstanbulu kendi haline bırakırdım.

Böylece, siyasi hayatımın son yıllarında "halkın" en sevdiği lider olurdum...

İnanın olurdum!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..