Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

TBMM Başkanı 11 maddelik 'Teröre Karşı Ulusal Mutabakat' önerisinde bulundu.

TBMM Başkanı 11 maddelik 'Teröre Karşı Ulusal Mutabakat' önerisinde bulundu.
 

İçi boş açılımlardan bu günlere gelindi…

Terörle mücadele etmek herkesin söylediği kadar kolay bir iş değildir. Yol aramalarını kaldırıp, terör örgütü üyelerine araçla seyahat özgürlüğü tanıyıp, saman altından su yürütür gibi terör örgütü ile pazarlık yaparsan, bu günkü noktaya gelirsin.

Ölen birkaç Mehmet’in kanı yerde kaldığı gibi, gittikçe terör örgütü güçlenir. Özellikle yanlış politikalar terörü azdırıp, ülkeyi kan gölüne döndürür. Tıpkı şimdi bizim yaşadığımız gibi…

Terörle mücadelede kararlılık gösteremeyenler, kendilerini kenara çekip, yaptıkları pazarlığın ortaya çıkmasına aldırmadan seslerini, soluklarını çıkartmıyorlar.

Bu sefer terörle mücadelede TBMM Başkanı Cemil Çiçek devreye giriyor. Terörle mücadeleyi, yaşanan terör olaylarını halka duyurmamak olarak görenler ise saklanacak kuytu yerler arıyorlar.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, kamuoyunda tartışılmak üzere 11 maddelik ''Teröre Karşı Ulusal Mutabakat'' önerisinde bulundu. Cemil Çiçek, ''Terörle mücadelede etkin ve kalıcı başarının sağlanmasında ulusal bir mutabakat ortamının tesisi büyük önem taşımaktadır'' dedi.

Cemil Çiçek'in tartışmaya açtığı 11 maddelik ''Teröre Karşı Ulusal Mutabakat'' ilkeleri şunlar: 

1- Şiddeti ve terörü benimseyen hiçbir anlayış veya hareket tarzı kabul edilemez. Bu nedenle, hangi maksatla olursa olsun, terör ve şiddet yöntemlerine başvurulmasını, bunun mazur gösterilmesini, desteklenmesini ve teşvik edilmesini reddediyoruz. Bu anlayışla terör örgütlerine katılmış herkese, yasalar tanınan imkânlardan yararlanarak silahlarını bırakmaları çağrısında bulunuyoruz. 

2- Terör devletin bekasını ve bireysel hak ve özgürlükleri tehdit eden ve toplumun tüm kesimlerinin katılacakları çok yönlü mücadeleyi gerekli kılan bir sorundur. Bu sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bu çerçevede, terörle mücadele hükümetin, TBMM'de yer alan veya TBMM'de temsil edilmeyen tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesiminin ortak bir sorumluluk anlayışı çerçevesinde birlikte ve uyum içerisinde hareket etmelerini gerektiren bir görevdir. 

3- Bu anlayış doğrultusunda terörle mücadele demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri ve insan haklarına saygı sınırları çerçevesinde yürütülecek, bu temelde yaklaşım çerçevesinde benimsenecek tedbirler partiler üstü bir anlayış ve yaklaşımla ve her halükarda tüm siyasi mülahazaların dışında tutularak bu konudaki toplumsal dayanışmayı sergileyecek surette ele alınacak ve uygulanacaktır. 

4- Her türlü terör eylemi ve şiddete karşı çıkılması hükümetin ve siyasi partilerin olduğu kadar tüm demokratik kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bütün yurttaşların da görevidir. Bu çerçevede tüm sivil toplum kuruluşlarının ve bütün yurttaşların özellikle gençlerin ve kadınların terör eylemlerine ve terörizmin her türüne karşı duruşlarını toplumsal dayanışmayı ortaya koyacak mahiyetteki barışçı ve demokratik yöntemlerle sergilemeleri büyük önem taşımaktadır. 

5- Terörle mücadele devletin, vatandaşının can ve mal güvenliği ile temel hak ve özgürlüklerinin korunması konusundaki anayasal görevi ve bu çerçevede ilgili yasaların güvenlik güçlerine verdiği yetki doğrultusunda kararlılıkla sürdürülmeye devam edilecektir. Bu bağlamda güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyacakları imkân ve yeteneklerin geliştirilmesi öncelikli öneme haizdir. 

6- Daha demokratik, daha eşitlikçi ve daha özgürlükçü bir devlet toplum ilişkisi tesisi için yurttaşlarımızın bireysel hak ve özgürlüklerini çoğulculuk anlayışı çerçevesinde ve daha geniş bir bakış açısıyla güvence altına alacak yeni bir anayasa toplumun tüm kesimlerinin katılımı ve mutabakatı da sağlanmak suretiyle süratle hazırlanacaktır. 

7- Güneydoğu Anadolu bölgesinin temel sorunlarından biri ekonomik kalkınmadır. Kalkınma hedefi bütüncül bir yaklaşımla ele alınacak bu doğrultuda toplumsal ve kültürel yaşamdan idari yapılanmaya, ekonomik kalkınmadan bölgesel gelişmeye kadar bir dizi, iktisadi ve kültürel tedbir etkin bir şekilde uygulamaya konulacaktır. Bu tedbirlerin uygulanmasında üniter ve ulus devlet yapısına, idarenin bütünlüğüne ve idari vesayet ilkelerine zarar vermeyecek şekilde, yerel yönetimlerin daha güçlü bir idari ve mali yapıya kavuşturulması yaklaşımı benimsenecektir. 

8 - Terörle mücadelenin bir diğer önemli veçhesi de etkin uluslar arası işbirliğinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda gerek ülkelerle temaslarda, gerek bölgesel ve uluslar arası örgüt ve platformlarda, terörle mücadelede sergilenen işbirliği ve ülkemizde bu alanda milli bir mutabakat çerçevesinde yürütülen ortak mücadelenin anlatılması için birlikte çalışılacaktır. 

9 - Şehit ailelerinin, terör mağdurlarının ve bunların yakınlarının durumlarının daha da iyileştirilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. 

10 - Bu mutabakata taraf olan siyasi partiler ve STK olarak, bu mutabakattaki ilkeler doğrultusundaki her türlü işbirliğine partiler üstü bir yaklaşımla yaklaşacağımızı ilan ediyoruz. 

11 - Bu çerçevede bütün yurttaşların başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini korumak ve daha da geliştirmek için birlikte çalışacağımızı beyan ediyor ve toplumun tüm kesimlerini bu mutabakatta ifadesini bulan yaklaşımı benimseyip desteklemeye devam ediyoruz. 

Görüldüğü gibi sade bir dille yazılan, ancak yetersiz önlemlerle, teröre karşı toplumsal mutabakat sağlanabilir mi?

Aslında terörle mücadele için alınması gereken önlemler tartışılmalı. Ayrıca terör örgütüyle yapılan pazarlıkların iç yüzünün araştırılması için özel bir komisyon kurulmalı.

Bu komisyon, terör örgütü ile referandum öncesi ne tür pazarlık yapıldığını, terörist başı Abdullah Öcalan’a Bodrum’da ev hapsi sözü verilip verilmediğini, genel affın karar altına alınıp alınmadığını araştırmalı.

Tokat Reşadiye’de şehit düşen askerlerin, bu pazarlıklarda verilen sözler yerine getirilmeyince mi saldırıya uğradığı mutlaka araştırılmalıdır.

Toplumsal mutabakat arayanlara şunu da sormak gerekiyor, ülkeyi Alevi-Sünni diye ayıranlar, nasıl bir mutabakat istiyor acaba?

Toplumun belli bölümlerini ötekileştiren, Arap Vahabi geleneği ve Sünni mezhebine göre siyaseti ve toplumu dizayn etmek isteyenler, terör karşısında nasıl bir mutabakat bekliyorlar acaba?

Sömürenlerle, sömürülenler arasında nasıl bir mutabakat olabilir?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..