T.C.'nin içine ettiniz, ne hale getirdiniz?

T.C.’nin içine ettiniz, ne hal’e getirdiniz?

63 yaşımı sürüyorum.

İlkokul sıralarımda 27 Mayıs İhtilali’ni anımsıyorum.

Akabinde 22 Şubat, 12 Mart Muhtırası’nda üniversite öğrencisi idim.

12 Eylül’de ‘asteğmen’ olarak TSK’nde askerlik yapıyordum.

Yakın tarihimizde 28 Şubat, 27 Nisan ‘zorlama’ darbe teşebbüsü tanımlamaları…

Tüm bu saydıklarımın aralarına serpiştirilmiş ara rejimlerinin; Atilla Karaosmanoğlu, Ferit Melen, Nihat Erim teknokrat hükümetlerini yaşadığımız günleri daha dün gibi anımsıyorum.   

Sivil veya askeri yönetimlerde hiçbir dönem devletin içinde kurumlar arası ‘güven bunalımı’ yaşanmamıştı.

Ülkede ‘dirlik’ yok, ‘birlik’ yok, ‘beraberlik’ yok!..     

Eğer Başbakan Erdoğan’ın düşünce ve görüşlerini paylaşıyor, aynı çizgi üzerinde iseniz; Erdoğan için ‘benim vatandaşım’ oldunuz..

Artık Erdoğan’ın saflarında yer alıyorsunuz.

Siz ‘Erdoğancı’ oldunuz…

Erdoğan’ın saflarında değilseniz;

Siz mutlaka ‘Cemaat’ yanlısınız.

Başbakan Erdoğan tam bir ‘egosantrik’ karakter özelliklerini taşıyor.

Yani her şeyin ‘b . k yedi başı,’ her şey ‘ondan sorulur.’

O’nun için ‘kuvvetler ayrılığı’ önünde büyük engeldir.

Başbakan Erdoğan’ın ‘eylem’ ve ‘işlemlerinin’ ‘yargı denetimi’ dışında tutulduğu ‘diktatörlük’ olmalıdır.

Hem ‘yasama,’ hem ‘yürütme’ hem de ‘yargı’ ile Başbakan’ın ‘kuvvetler birliği’ için ‘başkanlık sistemi’ istediği ortaya çıktı.

“Savcı benim iznim olmadan müdahalede bulunamaz’ diyen anlayış, ‘demokrasi’ değildir!..

Anayasa’nın ’’Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” maddesi hükmüne rağmen;

Başbakan; “Üniversiteli kız ve erkek öğrenciler bir arada kalamaz” sözlerinin farklı yönlere çekildiğini belirterek ‘tak-iye yapıyor.

Sonra da “Jandarmamız da kullanılmıştır” ifadeniz ile ‘kimi’ ‘kimle’ karşı karşıya getiriyorsunuz?    

“Müslüman Müslüman’a tuzak kuramaz” diye öğüt vereceksin;

“Hoca Efendi’nin inlerine kadar gireceğiz, didik didik edeceğiz” diyeceksin!..

“Allah’a çok şükür harama el uzatmadık” derken ‘kibirleneceksin,

“Bir hesap günü var. O gün gelmeden kendimizi hesaba çekmeliyiz.” ifadenizle

‘Tak-iyeyi’ tercih edenlerden olacaksın.

Çok yazık!..

22.01.2014, İzmir, Türkiye

Not: Fotoğraf Alıntıdır.