Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Tebdil-i kıyafet

Tebdil-i kıyafet
 

:))


19 mayıs itibariyle ülkemizde sigara yasağı uygulanıyor. Bakalım ne kadar uygulanabilecek. Osmanlıda da benzeri yasaklar uygulanmış, yasakların uygulanırlılığını bizzat Padişahlar kendileri yapmışlardır. Bunun için Osmanlı Padişahlarının bir çoğu kıyafet değiştirerek halkın arasına karışırlardı.

IV.Murad, III. Selim ve II. Mahmud kıyafet değiştirip halkın arasında dolaşan ünlü Padişahlarımızdandır. Özellikle IV. Murad'ın hikayeleri daha çok bilinir. Bir ikisini paylaşmak istiyorum.

"Sultan Murad, gece fenersiz çıkma yasağını kontrol için adamlarıyla İstanbul'da dolanırken genç bir adama rastlarlar. Sultan Murad hemen sorar, sokağa fenersiz çıkmanın yasak olduğunu bilmiyormusun diye. Genç ben imamın oğluyum, biraz geciktim, evimiz şu köşede diye yalvarmasına rağmen, Padişahı ikna edemez, genç oracıkda boğdurulur."

"İçkinin ve yasak olduğu günlerde Sultan Murad, adamlarıyla kıyafet değiştirip durumu kontrol etmeye çıkar. Kahvehaneye benzeyen bir yerden ışık süzdünü görüp içeri kontrol ederler.İçersi tütün ve içki içen tiryakilerle doludur. Sultan, adamlarıyla içeri girer bir masaya otururlar. Dükkan sahibi gelip ne istediklerini sorar. Tütün ve içkinin yasak olduğunu bilmiyor musun diye çıkışan Padişah ile dükkan sahibi biraz ağız dalaşı yaptıktan sonra, dükkan sahibi en son senin adın nedir? diye sorar. Padişah da Murad diye cevap verir. Dükkan sahibi Sultanlığıda var mıdır? der. Evet, cevabını alan dükkan sahibi buyrun cenaze namazına diye bağırır.Ve cezası hemen uygulanır"

" Murad, Sadrazamı ve celladı ile kıyafet değiştirip Üsküdar'dan karşıya geçmek için bir sandal kiralarlar. Biraz açıldıktan sonra, sandalcı testisini çıkarıp içki içmeye başlar. Padişah, kokusundan anlar. Biraz da kendisi ister. Sandalcı fazla içme çarpılırsın diye takılır. Sultan biraz içtikden sonra sandalcıya bunun yasak olduğunu bilmiyormusun diye sorar. Sandalcı biliyorum da burda bizi kim görecek der. Sultan biz söylersek der. Sandalcı söyleyemezsiniz sizde içtiniz der. Sultan ya ben Padişah bu yanımdaki de Sadrazam ise naparsın diye sorar. Sandalcı da basar kahkayı ve der ki; ben size demedim mi çok içmeyin çarpılırsınız diye.Bakın, bir iki yudum aldınız biriniz Padişah oldu biriniz Sadrazam der. Padişah kendi de içtiği için sandalcıyı affeder."

Denizlili olarak Valimiz Recep Yazıcıoğlu'nu da burada anmadan geçemeyeceğim. Kendisinin de şehrimizde kıyafet değiştirip bizzat kontrole çıktığı olayları var. Onları da başka bir zaman derleyip sunmak istiyorum.

Osmanlıda halk Padişahlara karşı büyük saygı ve korku duysalarda işler yolunda gitmediğinde de rahatça eleştirilerdi. Devletin eleştirildiği mekanların başında kahvehaneler gelirdi.

Örneğin, 1633 yılında meydana gelen şehrin büyük bir bölümüne zarar veren yangında sonra halk kahvehanelerde Padişahı eleştirmeye başlayınca Padişah IV. Murad kahve ve tütünü yasaklayıp tüm kahvehaneleri kapattırmıştı.

Avrupalı seyyahların eserlerinde de Osmanlı devlet adamlarına karşı halkın eleştirilerine geniş yer verilmiştir. Yine 18 yy.da çıkan bir yangın söndürülemeyince Sadrazamın karşısına çıkan yaşlı bir kadın ağzına geleni söylemiş, Sadrazam, eleştirler karşısında susup dinlemekten başka bir şey yapamamıştı.

III. Mustafa'nın Rusya'ya savaş açıp yenilmesi sonucu, halk yoğun tepki göstermiş, bu tepkileden biri dönemin günlük olaylarını anlatan Mehmet Hasi Ruznamesinde kısaca şöyledir:

Ayasofa Camiinde 2 şubat 1771 tarihinde kılınan cuma namazında okunan hutbede Padişah III. Mustafa'nın adı hutbede 'gazi' ünvanıyla beraber anılınca, Mevlevi dervişlerinden üçü ayağa kalkıp ''Yalandır! Gazi değildir.!'' diye bağırmışlardır. Normalde böyle tepkilerin sonu idam edilmektir.

Osmanlı tarihi kitaplarından Cebi Tarihinde yer aldığına göre , Mahmut Paşa Camiinden cuma namazından dönen III. Selim'in karşısına esrar almış bir Bektaşi çıkmış, senden şeriat davam vardır diye bağırmış, askerler tam alaşağı edecekken Padişah Bektaşiye derdini sormuş, Bektaşi bir çok istekde bulununca, III. Selim durumu Sadrazam'a havale etmişti. Bektaşinin durumu çözülemeyince tmarhaneye kapatılmış.

Bir başka protesto II. Mahmut'a yapılmıştır. 1810 şubatında Fatih semtinde tedbili kıyafet dolaşırken, bir ekmek fırınının önündeki kalabalık dikkatini çekmişti. Padişah durumu seyretmeye başlamış. Bu arada zorla iki ekmek alabilen bir kadının '' Padişahın gözü kör olsun, bak şu eziyete'' diye söylendiğini duyar. Kılık değiştirmiş adamlarından biri bunun Padişahla ne ilgisi var diye çıkışır.

II. Mahmud olaya çok üzülmüş, saraya döndükten sonra Peygamberimizin eşyalarının bulunduğu Hırka-i Şerif odasına giderek halkın ekonomik durumu için dua etmişti. Ertesi gün dönem için önemli bir para sayılan 100 kuruşu kadına göndermişti.

Kılık değiştirerek parayı vermeye giden Silahtar Ağa, kadının evini öğrenmiş, duyduğu hadiseye çok şaşırmıştı. Kadının o sabah gözleri kör uyanmıştı. Padişah'a gözün kör olsun diyen kadının gözlerinin kör olması, II. Mahmut'un bir kehaneti olarak kabul edilmiş, bu olaydan sonra ''veli'' olarak bahsedilmeye başlanmıştır.

Milletimiz herşeyi ile ilginç bir yapı oluşturuyor. Tarihi, kültürü, yöneticileri ile. Hepsi ayrı bir güzellik katıyor. Allah ülkemize aklı başında, miletini düşünen, yetenekli, dürüst yöneticiler nasip eylesin.

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..