Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Tecavüz alışkanlık mı oldu yoksa ihtiyaç mı?

Tecavüz alışkanlık mı oldu yoksa ihtiyaç mı?
 

Nereye gidiyoruz böyle? Bizi sürükleyen hayat, kimi kimden alıp koparıyor, nerede yaşatıyor? Soruların cevabı yok gibi. Bazen kurallar gelenek halini alıyor; bazense gelenekler kural. Anlamakta zorlanıyorum artık. Her gün artan can sıkıcı yaşam haberleri artık alışkanlık halini alıyor hayatımızda. Toplum olarak hayatın neresinde yaşıyoruz cevabı yok bunun. Ezilenler, ezenler, ezmeyi bir erdem sayanlar, ezmekten zevk alanlar. İzleyip, kulak tıkayan olarak pasif izleyiciler. Kimler mi bunlar? Ben, sen, o ve diğerleri. “Ah, vah, yazık, ne ayıp, günah işledin vs.” sözleri hepimize yakın.

Her gün bir benzeri haberle yankılanıyor basın. Belki tarih boyunca yapılan haksızlıklar, eziyetler ve alışkanlıklar basınla bizlere ulaşıyor. Bu seferde alışıyoruz haberlere güncelleşti diyoruz. Yan yana yaşadığımız, oturduğumuz belki de alışveriş yaptığımız insanlar bunların kahramanı oluveriyor. Toplumdaki insanların birçoğu gizli sapkınlığın içinde yol alırken alında hayatı ne kadar riskli yaşadığımızın farkına bile geç varıyoruz. Öyle haberler çıkıyor ki karşımıza hem üzücü, hem düşündürücü. “17 aylık bebeğe tecavüz !” , “3 yaşındaki bebeğe tecavüz”, “94 yaşındaki kadına tecavüz”. Son yıllarda küçük çocuklara yönelik artan şiddet zaman, yaş, mekan tanımıyor. Hiç umulmayan insanlardan hiç umulmayan şahıslara uzanıyor eller. Daha 2-3 gün öce çalkalanan dünya “Avusturya'da öz kızını evinin bodrumuna hapsederek, 24 yıl boyunca tecavüz eden baba Josef Fritzl”’i konuşuyor hala.

Daha bu sabah okuduğum bir haber “Genç kızın göz yaşartan dramı” başlıklı.

Mersin’de yaşanan olayda; 19 yaşında ki kızın önce abisinin tecavüzünden çocuk yaptığını daha sonra babasının tecavüzüyle evden kaçıp başka birinin pazarında var olma savaşını okuyoruz. Aile düzgün değilse, bireyler ne kadar doğru olur? Tabii toplum bunun bir bütünü olarak iyi ve kötüyü doğru ve yanlışı içinde barındırır. Erkek egemenliğine değinmeyecektim ama maalesef görünen köy kılavuz istemiyor. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletin” de desek; hatta ve hatta bazı kesimler “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Allahın” da deseler gerçek öyle değil. Kural koyan ve baskı uygulayan egemendir her zaman. Demokrasi ve hürriyet bizden uzaklaştıkça biz körelmeye devam edeceğiz. Millet olarak uyuyoruz, kulak tıkıyoruz, kendi değerlerimizi savunuyoruz ama “Hangi değerler bunlar?”, demiyoruz, diyemiyoruz. Utanması gerekenler utanmıyor, utandırılanları da dışlıyoruz. İşte biz böyle bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Yarın ne getirecek bilinmeyene doğru gidiyoruz.

 
Toplam blog
: 82
: 1963
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Müzik ve amatör fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Yazma isteği içimde vardı. Mutlaka bir gün düşünce..