Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Tecavüzcü Coşkun masumdur...!

Tecavüzcü Coşkun masumdur...!
 

Evet sevgili dostlar; tecavüzcü Coşkun, hakikatten masumdur...! Neden mi? Çünkü o, topluma mesaj vermek için, böylesi iğrenç bir sıfat ile anılmak zorunda kalmıştır filmlerinde...

Filmler, filmler, filmler... Hani bunlar, sanat adına yapılan şeylerdir ya? Hani; insanlara bir takım mesajlar vermesi gerekirler ya? Hani; töre cinayetlerini, iğne oyası gibi işleyen yönetmenlerimiz, toplumun; bu kanayan yarasına, parmak basmak için yönetmişlerdir ya? Hani; köy yerlerindeki ağalık ya da derebeylik yönetimlerine bir baş kaldırı olarak yapılmışlardır ya? Hakkı, adaleti, özgürlüğü ve nice değer yargılarını belirtmek adına, toplumun kafasına vura vura sokmak istemişlerdir ya? Hani; namuslunun yanında, namussuzun karşısında durmak isterler ya? Ve daha bir çok hani... ile bizleri uyarmak, ikaz etmek istemişlerdir ya? Bütün bunların karşılığında bizler, toplum olarak bir parçacık da olsa, birşeyleri anlayabildik mi? Öğrenebildik mi? Ya da uygulayabildik mi bazı toplum kurallarını? Bir çoğuna gülüp geçtik filmlerin, bir çoğuna ağladık hep beraber... Belki de günlerce etkisinden kurtulamadık ya?

Her filmde; farklı bir karakterle karşımıza çıkan, Yeşilçam'ımızın değerli aktörleri, aktrisleri ve çocuk yıldızları vardı... Hulusi Kentmen vardı; bir filminde babacan komiser, bir filminde zengin fabrikatör, bir başkasında ailesinin geçimini sağlamaya çalışan aile babası olurdu... Fatma Girik vardı; bir köylü kadın olurdu ağaya başkaldıran, bir ana olurdu çocuklarının üzerine titreyen, bazen de şoför Nebahat olurdu... Erol Taş vardı; acımasız köy ağası olurdu bazen, dağlarda eşkiya olup köy basardı bazen... Kemal Sunal vardı; her filminde cin gibi (!) bir saf delikanlı olurdu, sakarlıklarıyla kötüleri alt ederdi çoğu zaman, her zamanda en olmayacak derece aşık ederdi filmlerin asıl kızlarını kendisine... Ayhan Işık vardı; her filminde jön delikanlı olurdu kızların yüreklerini yakan, bazen cevval bir polis memuru olurdu... Cüneyt Arkın vardı; her filminde kurşunu hiç bitmeyen (!) silahları ile kötülere aman vermeyen, Kahpe Bizans'a dünyayı her daim dar eden, bazen uzayı bile kurtarmaya giderdi (!) Kafasında motorbisiklet kaskı ile (!)... Hele birde; denizlerde asla görülemeyecek kadar büyük, kumaş parçalarından yapılmış ahtapotla mücadelesi unutulmazlar arasındadır... Kadir İnanır vardı; beyaz kaşkolu boynundan hiç düşmeyen ağır ağbi..!!! ''Bırak ülen o kızı alçak... Seviyorum de ülayn...'' repliklerine alışkın olduğumuz... Türkan Şoray vardı; her filminde gözleri ön planda olan, paylaşılamayan kadın olan, nazlı nazlı süzülmeleri ile herkese, ''Aah ulan aah dedirten''... Nuri Alço vardı; zengin bir işadamı ve kadın düşkünü olurdu, bazen gazinocu olurdu ve batağa saplanmak üzere olan kadınları görür görmez, gazozuna ilaç katarak emeline ulaşıp, zavallı kadınları batağa saplardı... Daha niceleri vardı, burada yer veremediğim... Ama; bir de ''Tecavüzcü Coşkun'' vardı ki, her filminde aynı rolü oynayan... Bir gün ormanda tecavüz sahnesi olurdu, bir gün samanlıkta, bazen lüks bir villada, bazen de ücra bir kulubede... Ama, sahne her zaman aynı olurdu... Hiç değişmezdi... Masum bir kadın; çığlık çığlığa yardım isterken, o hırıltılar arasında tecavüzünü gerçekleştirirdi... Sonra bıyık altından gülümseyerek; '' Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almasını bileceksin..! '' edasıyla keyiflenirdi...

Ana fikir neydi ? Toplumumuzda böyle insanlar karşımıza çıkabilir, uyanık olmalıyız..! Bu tip insanların, topluma her zaman zararı vardır..! Toplumumuzda değer yargıları vardır, sahip çıkalım elbirliğiyle... değilmiydi??? Peki; bu tip insanları, anlayabiliyormuyuz yüzlerine bakarak..? Hayır... Karpuz tarlasında, kelek seçmemek için elimizle yokluyarak, karpuzu kelekten ayırdetmeye çalışıyoruz... Olmaz... İçini kesip bakmak lazım... O da mümkün olmayacağına göre, yetiştirme tekniklerini geliştirmeye çalışmalıyız..! Tarla bakımlı olmalı, tohum toprağa düştükten sonra, sadece suyunu, gübresini, vermekle olmaz... Sevgi ile yetiştirmeyi asla ihmal etmemeliyiz..! Kankırmızı karpuz yetiştirmek emek ister...

Sevgili Dostlar; Memleketimizde, son günlerde sıkça duymaya başladığımız, tecavüz haberlerinin sayısı bir hayli artmaya başladı... Bir kaç defadan sonra, sıradan bir şey gibi görmemeliyiz... Bu konuda yetkili mercii ve makamların bu toplum meselesine ciddiyetle müdahale etmeleri gerektiğini, kendi adıma daha fazla düşünmeye ve istemeye başladım... Lütfen; sizler de, bu toplum meselesini, daima gündemde tutmak adına, bloglar yazarak tepkilerinizi gösteriniz... Sizlerden rica ediyorum..!!! Bu bir nevi; toplumumuza sahip çıkma mücadelesi olsun istiyorum... Hepinize şimdiden ve yürekten destek veriyorum... Herkese sonsuz saygı ve sevgilerimle sevgili dostlar...

 
Toplam blog
: 122
: 2970
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Ankara Doğumluyum... Yazı yazmayı, çizmeyi, okumayı, izlemeyi, dinlemeyi, vb...vb... seviyorum. Bodr..