Tecavüze uğrayan kadın, tecavüzcüsü ile evlenirse yargının yükü azalır mı?

Hala hatıralarda dolaşan ve yeri geldiğinde söylenen Eski Maarif Nazır’ı (Bakanı) Emrullah Efendi’ye ait bir söz vardır

“Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim”

İsterseniz önce Emrullah Efendi’den kısaca bahsedelim.

Emrullah Efendi; Türk eğitimci, siyasetçi, felsefeci, II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nazırlığına (Milli Eğitim Bakanlığı) görevine getirilmiştir Emrullah Efendi, yakın geçmiş Türk eğitim hayatının önemli şahsiyetlerinden birisidir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde etkin bir isimidir. Eğitim tarihinde “Tûbâ Ağacı Nazariyesi” adlı fikir sistemi ile tanındı. Bu fikir sistemi, Emrullah Efendi’nin ölümünden sonraki yıllarda siyaset ve kültür hayatının önemli tartışma konularından birisi olmuştur. Şaka amacıyla söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü asırlardır unutulmamıştır.

İşte böylesi bakanlarla yönetilen ülkemiz, yine unutulmayacak, bunun kadar mizahi bir konuya imza attı.

Evet, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca (HSYK) organize edilen ‘yargının hızlandırılması ve sorunların tespit edilmesi’ amacıyla yapılan toplantılarda hâkim ve savcılar ilginç ve tartışmalı önerilerde bulunuyor. Öneriler arasında birisi Emrullah Efendi’nin o ünlü sözü kadar üne kavuşacak cinsten!

Hâkimler ve Savcılar tarafından önerilen o söz şöyle: “Tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlensin!” Böylece mahkemelerin yükü azalır!

Toplantılara katılan hâkim ve savcılardan gelen öneriler ‘Yargıda Durum Analizi’ isimli raporda toplanmış. Bir avukat arkadaşımla konuşurken sözü bu toplantıya getirip, malum rapordan çarpıcı örnekler sıraladı.

İşte ilginç öneriler:

* HSYK’nın başkanı sembolik olarak cumhurbaşkanı olmalı!

* Bazı kurumlardaki döner sermaye uygulaması, yargı sistemine de uygulanmalı!

* Tecavüze uğrayan kadın, tecavüzcüsü ile evlenmeli ve bu konuda açılan dava düşürülmeli!

*  Protokoller yapılarak hâkim - savcıların buralarda ücretsiz muayene edilmesi sağlanmalı! (Tıpkı milletvekili gibi)

* Hâkim - savcıların belli aralıklarla psikolojik destek alması sağlanmalı. (Aslında uygulamaya derhal konulmalı. Millet azarlanmaktan kurtulur.)

* Cüppeler yeniden tasarlanmalı!

* Adli Tıp’tan cinsel suçlarla ilgili daha hızlı rapor alabilmek için ‘beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırması yerine sadece ‘beden sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırılmalı.

* 15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli,

* 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 434. maddesindeki uygulama yeniden hayata geçirilmeli.( madde 434 “Kaçırılan veya alıkonulan kız ya da kadın ile maznun veya mahkûmlardan biri arasında evlenme vukuunda koca hakkında hukuku amme davası ve hüküm verilmiş ise cezanın çektirilmesinin tecil edileceği” Yürürlükten kaldırılan bu madde kaçırılan veya alıkonulan kadının evlenmesi halinde koca hakkındaki cezanın 5 yıl ertelenmesini öngörüyor. Ayrıca söz konusu madde mağdurun tecavüzcüsüyle evlenme maddesi olarak yoğun şekilde tartışılmıştı.)

* Özel Yetkili savcıların ve mahkemelerin kaldırılması! (En güzel önerilerden birisi)

* HSYK’nin halen Adalet Bakanlığı’nın bir dairesi gibi olan görüntüden kurtulması için Adalet Bakanı’nın kurula başkanlık etmesinden vazgeçilmeli! (Bakanın yanı sıra müsteşarında kuruldan çıkartılması gerekir)

* Maaşlarının belirlenmesinde Anayasa Mahkemesi Başkanı ya da milletvekili maaşlarının ölçüt alınması! (Cüzdanı ile vicdanı arasına sıkışmış, hâkim ve savcıdan adalet bekleyebilir misin?)

Öneriler ilginç, ilginç olduğu kadar da manidar değil mi?