Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Tehlike artık gizli, saklı ve örtülü değildir

Tehlike artık gizli, saklı ve örtülü değildir
 

AKP’nin “yandaş” basını… ya da kendilerini açıkça “Taraf” olarak isim takan AKP kalemşorları neler yazıyorlar ve hangi zehirleri yurttaşlarımızın beyinlerine zerk etmek için gayret sarf ediyorlar?..

Diyeceksiniz ki, bu onların işi… Aldıklarını ödüyorlar; doğru… Ama bizlerin de bir görevi var: Bunları izlemek ve gerekli olan noktaları teşhir etmek…

Ayağımızı yere basarak, olup biteni doğru değerlendirebilmek için bütün bu “nokta”ları bilmekte büyük yarar olduğunu düşünüyorum.

Bakın, Taraf Gazetesi’nde ülkemize gözünü dikmiş “emperyalist cümbüş”ün as-solistlerinden Ahmet Altan ne yazıyor:

“Ermeni tehciri ya da katliamı ya da soykırımı olmadı mı?

Bunlara “hayır” mı diyorlar?

Ya da “bunlar oldu ama bunlar faşizan uygulamalar değil” mi diyorlar?

Zaten, onların bu “geriliği” AKP’yi ülkenin tek “ilerici” partisi haline getiriyor, onların bu ucuzluğu Erdoğan’ın “sıradan” olabilecek bir cümlesini “tarihî” bir konuşmaya dönüştürüyor. “

Bir ara verin isterseniz…

AKP’nin Türkiye’nin en ilerici partisi olarak ilan edilmesi olgusunu hazmedebilmek oldukça güç olsa gerek…

Hepsini birden bir solukta okuyabilmek, her babayiğidin harcı değil bu satırları…

Silkelenip de iyice kendinize geldikseniz, devam edelim.

Ancak sıkı durun:

“Bunun için de cumhuriyetin kuruluşundan başlamalıyız.

Cumhuriyetin ilk “reisicumhuru” olan Mustafa Kemal Atatürk, bir diktatördü.

Daha sonra onun yerine geçen İsmet İnönü de diktatördü. ”

İşte “bakla” budur!..

Ve demek ki, bu adamlara göre, “artık baklanın ağızdan çıkartılmasının vakti gelmiştir!..”

Demek ki, artık Atatürk’e ve onun şahsında Cumhuriyet’in değerlerine ve emperyalizme karşı vatan savunması içinde bulunan insanlara açıktan saldırı başlatmanın zili çalmıştır… Biryerlerde, birileri düğmeye basmıştır!

Artık gece yarıları, kuytu köşelerde, sinsice Atatürk heykellerine saldırma devri ömrünü tamamlamış, anti-emperyalist güçlere, milli cepheye, Cumhuriyetin değerlerine ve bütün bu değerlerin sembolü durumunda olan Atatürk’e açıktan saldırının zamanı gelmiştir…

İzmir’de denize dökülen ve Lozan’da dize getirilen emperyalizmin, [kökü yabancı ama vitrini yerli] aktörü şöyle devam ediyor yazısına:

“Faşizm bu ülkede hiç bitmedi.

Çok mu seviyorsunuz bu faşizmi, bu yalanları, bu sahtekârlıkları?

Bu faşizmin kurbanı sizsiniz, neden zaliminize böyle tapınıyorsunuz?..””

Cümlenin sonuna yerleştirilen “zalim”in kim olduğunu acaba tarife hacet var mı?..

Bizler tapanlarız… Zalim ise, Mustafa Kemal Paşa!..

Bu ülkeye faşizmi getiren o büyük insan!..

Tablo işte bu kadar açıktır…

Saflar artık bu ölçüde belirlidir…

Bu ülkenin bağımsızlığını savunan “milli” güçlerle, yabancıların çıkarlarına bağlı anti-milli güçler…

Milli güçlerin başında, bu ülkeyi emperyalist işgalden kurtaran ve “bağımsızlığı karakteri olarak” tanımlayan bir büyük insan… Ve onun doğrultusunda Cumhuriyetin değerlerini baş tacı yapmış kalabalıklar…

Diğer yanda ise, bu önemli sembolü karalamaya çalışan anti-milli güçler ve onlarla çıkar ve düşünce ortaklığı kurmuş anti milli güçler…

Bu ülkenin insanları, artık gizlenmeye dahi gerek duymayan bu çıplak çelişkiyi algılayıp, bilinçlerine ve oradan da davranışlarına yükseltmedikçe; ülkemizin bağımsızlığı da, toprak bütünlüğü de, ekonomisi de ve laik, uygar ve çoğulcu demokratik yapısı da artık korunamayacak bir noktaya gelebilecektir.

Tehlike büyüktür.

Ve artık kendisini gizlemeye bile gerek duymamaktadır.

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..