Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '11

 
Kategori
Tiyatro
 

Tehlikeli ilişkiler

Tehlikeli ilişkiler
 

İSMET AY


Kitap pahalı, tiyatro ucuz! Ne tuhaf değimli? Yani sanattan, kültürden nasibini almak isteyene okumak yerine canlı izlemek var. Yaşı tutmasa bile…! Dün akşam biz 27 Mart dünya tiyatrolar gününü iki gün önceden kutladık. Bir dost gurubu ile şehir tiyatroları Muhsin Ertuğrul sahnesine gittik. Salon doluydu. Oyun "Tehlikeli İlişkiler" Özel biri vardı aramızda, Ceren! 9 yaşında olmasına rağmen girişte hiç kimse yaşını sormadı. Çünkü duruşuyla, şık kıyafetiyle tiyatro izlemeyi becerebileceğini belli ediyordu. Muhtemel ki; girişteki görevli Ceren in yaşını sormak yerine onu içinden alkışlamış olmalı. Ailesi de zaten, onun için ağır olabilecek bu oyunu, terbiyesi ve aklıyla severek izleyeceğini biliyordu. Öyle de oldu. Ben oyunu izlerken bir yandan bu oyunun keyfini çıkardım. Bir yandan 24 yıl önce aynı sahnede izlediğim Anton Cehov un “vişne bahçesi” isimli oyununu anımsadım. İki oyun ve oyuncular arasında kıyaslamalar yaptım. Sahne tekniği ne kadar gelişmişti. Aynalardan ve siyah yer döşemesinden başka hiçbir dekor olmamasına rağmen oyun çok etkiliyordu izleyeni. Ancak eski oyuncularla bu günküler arasında biraz fark yok değildi. Vişne bahçesini izlerken, oyuncuların canlandırdığı karakterler gözümün önüne gelebiliyordu. O zamankiler, sadece el kol ya da yüz ve mimikleri ile değil, hatta repliklerinde kullandıkları vurguları ile de değil. Başka türlü oynuyorlardı. Rollerin karakterini bir giysi gibi giymişlerdi üstlerine. İzleyenler ise oyun süresince o kasabanın fertleri gibi olmuştuk. 24 yıl geçmesine rağmen, oyunda rol alanlardan hatırımda kalan bazıları, Ayşegül (Sarıkaya) Kökçü ve rahmeti İsmet Ay (1924-2004) idi. Ne güzel andırdı kendini dünya tiyatrolar gününü arifesinde. Kolay bir şey değil bu. Öldükten sonra, 20 yıl önce oynadığı bir oyunla anılmak. Sanat tarihine ismini yazdırmak… Bu sebeple, alkışlarım yalnızca dün akşam sahnede olanlara değil, o sahneden gelip geçen bütün sanatçılara idi. Yaşayanları selamladık, Rahmetli olanlara ise saygılarımızı yolladık. Konuyu bağlamalıyım. Ben de tiyatroya girme yaşından küçük iken annem babam ile tiyatroya giderdim. Kapıda yaşımı soran görevliye babam göz kırpar ve bir kaç yaş büyük söylerdi yaşımı. Bunu görevli, kimseyi rahatsız etmeden izleyeceğimin kefaleti olarak algılar ve selam vererek alırdı bizi içeriye. Bu yüzden, öyle hoşuma gitti ki Cerenin tiyatroya gelmesi. Beni onun yaşındaki günlerime götürdü. Oyun ise verdiği keyifle; eskiden seyrettiğim oyuncuları andırttı bana. Kısacası iyi ki gitmişiz dün bu oyuna ve İyi ki Ceren de gelmiş. 

Bülent Selen 

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..