Tek egemenlik üzerine!

Kıbrıs’ta anlaşmadan çok Nisan 2010 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanıldı. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da bu süreci başlatan çalışmaları yapmaya devam ediyor. Daha önce köy gezileriyle “seçim turlarını” başlatan Talat, geçtiğimiz hafta içinde Hürriyet’i ziyaret etti. Ziyaret sonrasında Hürriyet’te önemli bir haber yayınlandı. Haberde bazı başlıklara yer verildi. Mesela “Egemenlik” başlığı. Burada “diplomatik kaynaklara” dayandırılarak verilen haberde, “Müzakerelerde en büyük problem, Rumların ‘egemenlik tektir’ söyleminde direnmesi” cümlesi geçiyor. (20.11.2009-Hürriyet)

Açıkçası bu “diplomatik kaynak” direk Sayın Talat. Yani Rumlar “egemenlik tektir” söyleminde direniyor, Türk tarafı buna karşı çıkıyor mesajı veriliyor. Sanki Türk tarafı “tek egemenlik” konusunu Rumlar karşısında “kabul etmemiş” gibi. Sayın Talat ile Rum lider Sayın Dimitris Hristofas 1 Temmuz görüşmesi sonrasında, bunu ortak açıkladılar. Talat da “tek egemenlik” konusunun altına imzasını attı. Şimdi de çıkılıyor, “Rumlar tek egemenlikte ısrarlı” Nasıl ısrarlı olmasın? Cumhurbaşkanı Talat değil mi, Rumların “tek egemenliğini” kabul eden? Kabul gerekçenizi de, “Hristofyas masadan kalkmasın” diye açıklayan. Bunlar ortada dururken, Türkiye kamuoyunu da “yanıltmaya” kimse çalışmasın. Türkiye kamuoyu ne yaparsanız yapın, gerçekleri yakından biliyor. 2002-2003 döneminde Türkiye medyasına “kapalı kapılar” ardında anlattıklarınız hala hafızalarda. “Denktaş çözüm istemiyor, Rumlar çözüm istiyor. Çözümü 3 ayda buluruz” diyen sizler, şimdi nasıl oluyor da, “Rumlar çözüm istemiyor” diyorsunuz?

Bir de haberde geçenlerle ilgili olarak Rum lider ve Sözcüsü “yalanlama” açıklamaları yaptı. “Diplomatik kaynak”, “Birleşik Kıbrıs”ı ilan ederken, Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu; “Türk basınında yayımlananların geçerli olmadığını ve müzakerelerin bir yıldan fazladır devam etmesine rağmen, görüş birliklerinin ne yazık ki arzu edilen oranda olmadığını” kaydediyor. “İlerleme yok” diyor. Zira, “ilerleme olmadığını” gazeteye açıklama yapan “diplomatik kaynak” da biliyor, ama 2010 seçimleri öncesinde, Kıbrıs Türk halkını bu sürece dahil etme çabası içinde. Seçimler öncesinde bir hareketlenme yaşansın ki, seçimde halkın karşısına, “Bu süreci biz tamamlayalım” denilerek gidilsin. Sonra da 5 yıl daha, “KKTC kuruldu diye ağlanan” cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturulsun. (KKTC keşke kurulmasaydı diye ağlanan) Bütün uğraş, “çözüm, barış” için değil, sadece “koltuk” için. Bunun gerçek olduğunu gelecek aylar içinde daha iyi anlayacaksınız. Çünkü seçime 5 ay kaldı!