\u003cdiv\>o-ll-abilir\u003c/div\> \u003cdiv\> \u003c/div\> \u003cdiv\>gel-lebiliriz...\u003c/div\> \u003cdiv\> \u003c/div\> \u003cd..." />
Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tek kişilik bir vapur

Tek kişilik bir vapur
 

Siyah pantolon, siyah gömlek, siyah kemer ve ayakkabı. Saçlar arkaya yapışmış ve olmazsa olmaz topsakal. "Mafyanın hangi departmanında çalışıyorsunuz, çek-sent, adam kaçırma, beyaz, kadın, futbol, medya?" diye sorası geliyor insanın. Oysa kendisi muhtemelen sade vatandaş. Belki de işinde gücünde bir mühendis.

Minibüste giderken telefonu çaldı. Mafya mühendis açtı telefonu. Çok kanka bir zat aramış olmalı ki sağlam makara yaptılar. Bazı erkeklerin tuhaf bir gülüşü var. "Yelloz erkek gülüşü" koydum ben bunun adını. Harika bir fıkra anlatıp yelloz kahkahası attı. Fıkra da şu;

temel karısını nataşayla aldatırken yakalanmış. karakolda komiser "utanmıyor musun karını aldatmaya" diye sormuş. temel de "esas o utanmıyor mu beni "kadınım" diye kandırmaya" demiş.

Tam da minibüste anlatılacak seviye ve edebe sahip bir fıkra gerçekten. Genç kızı var, evlenecek yaşta kızı var. Annesi, babaannesi var... Geçiyorum bunları da. Beni şaşırtan şu oldu bir de. Ben fıkrayı ilk dinlediğim de anlamadım! Temel gerçekten bir erkekle evli sandım. Sanırım ben de başka bir fıkra konusuyum.

***

Biletleri yırtmak biletçiye değil bana, filmi izlemek bize değil koltuklara kısmetmiş sevgilim. O koltuklar ki aynı filmi kimbilir kaçıncı kere izlediler, artık sıkılmışlardır sevgilim.

***

Fatih Akın'ı seviyorum. Hem kendisini seviyorum, hem de tüm filmlerini. Bu hafta çok merak ettiğim "yaşamın kıyısında" gösterime giriyor. Öğrencilik yıllarımda olsaydı ilk matineye giderdim. Ama şimdi ilk günün son seansı ile yetinmeliyim.

Arkadaşlarımı çağırdım filme. Bakın birinden ne cevap geldi ;

Abi bu akşam olmaz. Birazdan işten çıkacağım. Recep'in babaannesi vefat etti. Onun cenazesine gideceğim.
Aksam da yiğenim'in doğümgünü. Ablamlar da olacagim.
Yarın da Hakki'nin nikahi var oradayım.
Hayat ne garip: Dugun, cenaze ve dogum...Goran Bregovic müzikleri gibi. \u003cdiv class\u003dea\>\u003cspan id\u003de_115db2d2770e8abc_1\>- Show quoted text -\u003c/span\>\u003c/div\>\u003cspan class\u003de id\u003dq_115db2d2770e8abc_1\>\u003cbr\>\u003cbr\>\u003cbr\>\u003cb\>\u003ci\>evrandir evrandir <\u003ca href\u003d\"mailto:evrandir@gmail.com\"="" target\u003d\"_blank\"="" onclick\u003d\"return="" top.js.openextlink(window,event,this)\"\="">evrandir@gmail.com\u003c/a\>>\u003c/i\>\u003c/b\> wrote:\u003cblockquote style\u003d\"border-left:2px solid rgb(16, 16, 255);margin-left:5px;padding-left:5px\"\> \u003cdiv\>o-ll-abilir\u003c/div\> \u003cdiv\> \u003c/div\> \u003cdiv\>gel-lebiliriz...\u003c/div\> \u003cdiv\> \u003c/div\> \u003cdiv\>akşam daha doğrusu 9:30 da falan yaşamın kıyısındaya gitsek mi lan? \u003cbr\>\u003cbr\> \u003c/div\> \u003cdiv\>\u003cspan class\u003d\"gmail_quote\"\>On 10/26/07, \u003cb class\u003d\"gmail_sendername\"\>Aytug Cankaya\u003c/b\> <\u003ca href\u003d\"mailto:aytu_c@yahoo.com\"="" target\u003d\"_blank\"="" onclick\u003d\"return="" top.js.openextlink(window,event,this)\"\="">aytu_c@yahoo.com\u003c/a\>> wrote:\u003c/span\> \u003cblockquote class\u003d\"gmail_quote\" style\u003d\"border-left:1px solid rgb(204, 204, 204);margin:0px 0px 0px 0.8ex;padding-left:1ex\"\>Simdi sildim.\u003cbr\>\u003cbr\>Uzun\n suredir sinemaya gitmiyorum. Sonbaharla birlikte sinema sezonu acildi. Bayagi iyi filmler geliyor.. \u003cbr\>Dun aksam Gulay'a gittik Livane'de.\u003cbr\>Abi kadinin sesi inanilmaz.\u003cbr\>Bi daha ciktginda (muhtemelen 2 hafta sonra) sizi de cagiracagim, tabii ilginizi cekerse.. \u003cdiv\>\u003cspan\>\u003cbr\>\u003cbr\>\u003cb\>\u003ci\>evrandir evrandir <\u003ca href\u003d\"mailto:evrandir@gmail.com\"="" target\u003d\"_blank\"="" onclick\u003d\"return="" top.js.openextlink(window,event,this)\"\="">evrandir@gmail.com\u003c/a\>>\u003c/i\> \u003c/b\> wrote: \u003cblockquote style\u003d\"border-left:2px solid rgb(16, 16, 255);padding-left:5px;margin-left:5px\"\>fatih akın ın filmi geldi lan. yarın ilk matineye gidesim var vallahi. \u003cbr\>\u003cbr\> \u003cdiv\>\u003cspan class\u003d\"gmail_quote\"\>On 10/26/07, \u003cb class\u003d\"gmail_sendername\"\>evrandir evrandir\u003c/b\> <\u003ca href\u003d\"mailto:evrandir@gmail.com\"="" target\u003d\"_blank\"="" onclick\u003d\"return="" top.js.openextlink(window,event,this)\"\="">evrandir@gmail.com \u003c/a\>> wrote:\u003c/span\> \u003cblockquote class\u003d\"gmail_quote\" style\u003d\"border-left:1px solid rgb(204, 204, 204);margin:0px 0px 0px 0.8ex;padding-left:1ex\"\> \u003cdiv\>gittin mi lan maça? \u003c/div\> \u003cdiv\> \u003c/div\> \u003cdiv\>iddiaya bir bulaşsam. hepinizi sengin edeceğim ama üşeniyorum. aytu, sil o account u. çok kolay siliniyor. kendi hesabını aç, de. çünkü senin mail listendeki insanlara da gidecek. ben nasıl gittiğini anlamadım ",1] ); //>

Şimdi ben inanayım mı bu yazdıklarını. Üçü bir arada bir güne nasıl sığabilir ?

***

Biliyor musun bu okulda en çok sevidiğim şey ne? Her katta tuvalet var ve tuvalatlerin kapısında bir dosyanın içinde bir form ve tükenmez kalem. Hizmetli kişi saati geldiğinde temizliği yapıp formu imzalayıp kalemini de bırakıp gidiyor. İşte ben de o kalemlerden birisiyle yazıyorum şu anda. Hiç bir zaman oradan aşırdığım kalemi götürüp dosyaya bırakmıyorum. Çünkü kaybediyorum. Hep farklı katlardan alıyorum kalemi ki, hep aynı temizlikçiyi mağdur etmeyeyim.

Ayıp oluyor biraz ama, ne yapayım. Bu bana müthiş bir kalem özgürlüğü fırsatı veriyor. Artık asla kalemsiz kalmıyorum.

(25.04.2001)

***

Feysbuk hasar raporu ; eski sevgililerin tamamı evlenmiş. (Z. dahil) Bu da bana kapak olsun.

***

Şu düğün-doğum-cenaze örneğini veren arkadaşım bir keresinde Kadıköy'de yürüyorduk. Önümüzden Arzum Onan gibi bir kız geçti.

"Aytuğ, kıza bak ! " dedim.

Bir-iki saniye sessizce baktık ve ardından ekledim; "ama sadece bak ! "

Sanki bakmaktan başkasını yapabilirmişiz gibi. Çok ironik bir andı. Hala anarız.

***

Vapurun halatı gerilir, gerilir ya sevgilim... Hani her an kopacak gibi olur, gözlerini kısarsın, kırpıştırırsın hani onları tokat bekleyen çocuk gibi, bildin mi? O halat ne kadar eski dersin, dersin ya yani sevgilim.

Bu sefer kesin kopacak dersin. Dersin değil mi sevgilim?

Biz de o halat gibiyiz, incelsekte kopmuyoruz, kopamıyoruz sevgilim....

***

Alköllü araba kullanmam. Ama ne kadar çevirme varsa hepsinde alıyorlar beni. Polis beylerde haklı, kızamıyorum. Ama çok hem de çok sıkılıyorum. Bir keresinde yüzüme alkollü bir ifade verdim. Konuşmamı da hafif yavşattım. Bir yandan böyle yaptığım için hem utanıyor hem de korkuyordum. Ama engel olamadım kendime. Risk almadan eğlence olur mu?

-İyi geceler efendim (25 yaşında gelmemiş bir polis memuru)
-İyi geceleerr, hayırlı vazifelerrr
-Sağolun. Alköl aldık mı?
-Aldık derken, ben almadım, ama nişanlım (!) aldı. Ha Ha Ha!

(Gözleri kaydır, sonra geri topla. Çok hızlı yap bu işlemi)

Kendinden ve teknolojiden emin polis memuru alkol öçeri uzatır)

-üfler misiniz...
-üfleriz...

Üflerim. probil sıfır. Polis şaşırır. Gözlerimi kaydırıp toplarım. Kaydırıp toplarım.

-Kaç çıktı probil?

***

Benim arkadaşım var, yakacak beni. Serserinin teki. Sinema okudu. Okulda başarılı oldu. Bunu Amerikalara, İngiltere'lere gönderdi okul. Geldi burada da iyi bir yol çizdi kendisine. Geçen gün Suriye'ye gitmiş. Fotoğraflarını gösterdi bana. Tekrar gidecekmiş. Brezilya'lı bir çocukla beraber belgesel çekeceklermiş. Brezilya devlet televizyonu satın alacakmış belgeseli. Pek tekin bölgeler değilse de işte, Suriye, Lübnan bir de bir yere daha gidip çekeceklermiş.

Kıskanıyorum ne diyeyim.

Sonra bana da çektiği küçük bir fuckumentary'yi izletti. (sahte belgesel, kabaca "borat tarzı" diyebiliriz) Acayip bir karakter bulmuş. Bulduğu karakter eşcinsel, ama farkında değil. Aptal ama çok zeki olduğunu düşünüyor. Rezalet oynuyor ama çok iyi oynadığını düşünüyor. Zaten oyuncu olduğunu iddia ediyor. Süper bir karakter. Diyor ki bu adamı oynatacağım bir film yazmam lazım. Vaktim yok, sen yazar mısın...

Yazamıyorum anasını satayım da. Ya yazarsam ?

***

Dün saat sekizde Taksim'de tek başıma kalakaldım. Oysaki öküzgözü şarabın tatlı mayhoşluğuyla iki sohbet edesim vardı.

Nereye gitsem, ne yesem, kimi arasam bilemedim. Asmalımescid'e yürüdüm ama orada oturmadım. Okuyacak bir şeyler aldım, okumadım. Telefonum çaldı, açmadım. Çişim geldi, yapmadım.

cim-bom yenildi, tınmadım.

Karaköy'e indim. "Köprü ne kadar güzel" dedim ama geçmedim. Turistler yol sordu, üşendim "no english" deyip sırıttım. Kestane kebap koktu bir yerlerden, hayret ki imrenmedim.

Taksinin birisi korna çalıp sellektör yaptı. Ne gerek vardı? Ben de elimi kaldırıp dur der gibi yaparken ve taksi tam durmak üzereyken ani bir hareketle saçlarımı düzeltip taksiciyi kandırdım. Bana orsbu çocuu diye bağırdı, alınmadım.

Eve gelip DV yazdım. Çok içime sinmedi ama yayımladım.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..