Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tek kişilik konferans

Çok ünlü bir Profesör kendi dalında konferans vermek üzere bir şehre davet edilir.

Konferansın verilmesine bir ay kala. Konu hakkında bütün bilim çevresi bilgilendirilir. İlgililerine davetiyeler gönderilir. Bölgesel televizyonlarda tanıtımları yapılır. Gazete ve dergilere ilanlar verilir. Şehrin kalabalık yerlerine tanım büroşürleri, el ilanları asılır.

Tanıtımla ilgili yapılanları öğrenen profesör, tanıtımından çok memnun olur. Büyük bir heyecanla da konferansa hazırlanır.

Konferans günü gelip çatar. Profesör vereceği konferans salonuna o gün o saatte gider.

Salondan içeri girer. Bir dene görsün. Koca salonda bir kişi oturuyor. Büyük bir şaşkınlık içerisinde geri salondan çıkmak isterken içerde oturan o bir kişiye sorar.

- Evladım, bu durumda sen olsan ne yapardın?

İçerde oturan o bir kişi, profesörün gözlerine bakarak derki,

- Efendim, ben bilimden, ilimden pek fazla bir şey anlamam. Ama bildiğim tek şey varsa o da ben iyi bir seyim. Onun için atlardan çok iyi anlarım.

Bu söz üzerine profesör adama derki,

- Peki evladım sen buraya nasıl girdin. Senin burada ne işin var.

Deyince,

- Seyiste profesöre, efendim öyle bir reklam, öyle bir tanıtım yapıldı ki, bende merak edip sizi görmeye geldim. Yoksa ben bilimden ilimden anlamam der.

Bunun üzerine profesör döner seyise der ki;

- Peki, evladım bu durumda sen olsan ne yaparsın?

Deyince, seyis,

- Efendim; Ben bilimden, ilimden anlamam ama atlardan çok iyi anlarım.

Deyip sözlerine devam eder.

- Şayet ben atları yemlemek üzere haraya girsem. Haradaki atların da birisi dışında hepsinin kaçmış olduğunu görsem. O bir atı açlığa terk ederek öldürmez yemlerdim. Der.

Bunun üzerine profesör heyacanlanarak sanki salon tıklım tıklım doluymuş gibi, başlar konferansını vermeye.

İki saat süren konferans sonunda; Profesör konferans verdiği seyise döner der ki;

- Evladım memnun kaldın mı?

- Ne anladın? Bir şeyler öğrenebildin mi? Der, Demez.

Seyis profesöre;

- Efendim, ben size daha önce de söylemiştim. Ben bilimden, ilimden pek fazla bir şey anlamam. Ama benimde çok iyi anladığım bir şey var ki, o atlar der. Ve konuşmasına devam eder.

- Efendim ben şayet atları yemlemek üzere haraya (ahıra) girdiğimde kaçan bütün atların yemini kaçmayan o bir ata veripte onu da çatlatmazdım. Der.

Onun için milletin suskunluğundan yararlanıp çok konuşup milleti çatlatmayalım.

Sonra onca ilan ve reklama rağmen konferansa gelmeyenler ile ahırdan kaçan atlar gibi oluruz. Birbirimize olan güvenimizi kaybeder. İnancımızı yitiririz.. Daha sonra da yere düşen kristal gibi dağılırız..

Onun için konuşmak kadar susmak da büyük bir erdemdir.

Erdemliliği unutmayıp lütfen şimdi susalım.

Cahit KARAÇ

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..