Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tek vücudu paylaşanlar!

Tek vücudu paylaşanlar!
 

Siyam ikizleri deniliyor, bildiğim kadarı ile, Milliyet.com’da izledim resimlerini, muhtemelen sizler de merak edip tıklamışsınızdır, iki güzelim kız kafası ve tek bir vücut!

En dikkatimi çeken şeylerden birisi sürekli gülüyor olmalarıydı…

Şık da giyiniyorlardı!

Özellikle mutlu resim vermek mi istemişlerdi, yoksa hakikaten memnunlar mıydı bu hallerinden dolayı?

Olunabilir miydi?

Öncelikle aileyi kutlamak gerekir ki, yaşama küstürülmemişler, bu poz vermekten de kaynaklansa, zorunlu bir gülücük ile doğala yakın olan arasında uçurumlar var, anlayan anlar!

Biri daha doğru dururken vücut üzerinde, diğeri daha bir yapıştırma görünüyordu, muhtemelen en çok da onun boynu ağrıyordu…

Çok mutlu değillerdir bu hallerinden, tahminen, ancak objektife yansıyan doğal bir gülüşleri vardı ki her bir karede, aileyi kutlama nedenim de esasında budur!

En çok kafama takılan, ağrıları oldu…

Boyun ağrıları vardır, sanırım, hele ki daha bir eğreti duran için biraz daha fazla çekilmezdir!

İç geçirir mi acaba eğreti duran kardeş, daha çok acıyor canım diye…

Kıskanır mı bir diğerini?

Dünya görüşleri yakın mıdır birbirlerine, biri televizyon izlemek isterken diğeri uyumayı mı tercih eder?

Hadi, diyelim sıraya koydular, yattıklarında yataklarına nasıl bir uykudur uyudukları, hani bacaklarımızı açasımız, toplayasımız, sağa-sola dönüşlerimiz vardır, ki, en çok da bize biz olduğumuzu hissettiren keyifli anlarımızdır…

Nasıl uyurlar, uykularından yeterince keyif mi alırlar, yoksa debelenip mi dururlar?

Doğrusu bu ya, herkesin bir ayrıdır uyuma şekli!...

Biri sahip olduğu bir kolu ve bacağı mı hisseder, her ikisi ortak mı yönlendirir, offf…. Çok zor… Düşünmesi bile…

Giyim zevkleri birbirlerine uyar mı?

Giysileri pek bir şıktı, ortak kararları mıdır, anneleri mi sevgi ile yönlendirmiştir, o arada çatışmalar yaşanmış mıdır, yok pembe olsun! Hayırrrr, yeşil istiyorum ben!

Tuvalet ihtiyacını hangisi hisseder, o sırada diğerinin başka bir işi varsa, ayyy… Yüreğim sıkıştı!...

Ayol, tüm kız kardeşler ne kadar sevgi ve saygı ile yetiştirilirlerse yetiştirilsinler, ille de bir yaşa kadar deli gibi kavga ederler, onlar bu işi nasıl hallederler?

Sevgilileri olsun istemezler mi?

Olur mu ki bu durumda sevgilileri?

Desek ki oldu, nasıl öpüşür, nasıl sevişirler?

Takıldım kaldım!...

O zor mücadeleye ki, sonu hiç belli değil, belki yarın, belki yarından da yakın, gözlerinin içleri gülerek poz vermişler ya hep, bir iki kare rol olsa da, sekiz-on karede yansırdı hüzün mutlaka gözlere!

Yine alkışlarım o muhteşem aileye!

O gözlerdeki gülüşü yerleştirenlere!...

Dudaklardaki gülüşlere pek de takılmam ben, peynir der gülersin!...

Üç yüz otuz üç deyip de seksi poz vermen kadar kolaydır yani, eninde sonunda!

Gözleri ama, pek de kolay değiştiremezsin!...

En çok da aklım az biraz daha eğreti olanda kaldı… Hani, biraz daha fazla zalim mi davranmıştı yaşam ona?

Kızıyor mudur boyun ağrıları yaşadıkça o da?

Yoksa, teşekkür mü ediyordur, ölü de doğabilirdim eninde sonunda?

Nasıl bir ortak yaşam kurmuşlar ki gözleri ışıldıyor her birinin?

Sorsam, öğrensem, ahh nasıl rahat edeceğim…

Kişisel bir merak sonucu öğrendiklerim, acaba toplumsal bir derse döner mi diye düşünmeye başladım şimdi de, yazınsal düşünüyorum, yanımda biri olsa sesli düşünürdüm, acaba bir ders çıkar mı buradan bizlere?

Neyse… (Siyasete dönecek yine, neredeyse… O yüzden “Neyse…” !

Sonuç itibari ile, ellerimiz, bacaklarımızı kontrol etmemiz, yatarken ister sağa ister sola dönmemiz…

İstediğimiz giysiyi giymemiz, ama üç lira ama üç yüz, istediğimiz yere gitmemiz…

Başlı başına bir armağan aslında!

Özgürlük işte bunun adı, en naif anlamıyla…

O yapışık ikizleri ayakta alkışlıyorum, gözlerinin içlerinin gülmesinden, bu kadar cefaya rağmen…

Yaradan’a teşekkür ediyorum, özgür irademi yalnızca bana bahşettiğinden dolayı…

Ve… Kendime söz veriyorum ki: Gereksiz şeylere üzülmeyeceğim!

Var oluşumun anlamını ve değerini bileceğim!

Madde ile hiçbir değeri ölçmeyeceğim!...

En önemlisi: Özgürlüğüme sahip çıkacağım!

Şartlar ne olursa olsun, özgürlüğümü satmayacağım!...


Gülgün Karaoğlu
Haziran,24/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..