Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '13

 
Kategori
Eğitim
 

Tek Yandaş Medya mı? YalAKademisyenleri Unutmayalım..

Tek Yandaş Medya mı? YalAKademisyenleri Unutmayalım..
 

Toplumumuzun siyasetle daha yakın ilgilenmeye başlamasına yol açan Gezi Parkı olaylarından sonra dikkatlerinizi çok önemli gördüğüm bir noktaya çekmek istiyorum. YalAKademisyenler..
 
Başlık ve yazımın başında niye AK harflerini büyük yazdığımı hemen açıklamam gerek yanlış anlaşılmasın. Ak parti karşıtlığı falan yapmicam burda, çünkü Akp'nin de birilerinin maşası olduğunu çoğumuz geçte olsa anladı. Önceki yazılarımda belirtmiştim zaten bu hükümet yeni seçimlerle birlikte tasfiye edilecek. Bu yüzden ben şahsen artık muhattap olarak karşıma almıyorum. Ama akademisyen dediğimiz insanların çoğu(!!) onları ezeli ve ebedi sandıkları için YalAKademisyenliğe dikey geçiş yapmaya devam ediyorlar.
 
Bu konu hakkında birkaç yazı daha yazmayı düşünüyorum, bu sebeple bu yazımda tarihçilerden bahsedicem ve diğer yazılarda da farklı alanlarda çalışma yapanlardan.
 
Öncelikle bu günlerde ne kadar tarih programı varsa, nerede bir tarihçi konuşuyorsa, nerede bir tarihçi yazı yazıyorsa tespit ettiğim belirli bir sıraları var ve bu konulardan bahsediyorlar.
 
Yazımda bunlardan ikisine değineceğim, biri Sevr Antlaşması diğeri Erzurum ve Sivas Kongreleri..
 
Bu YalAKademisyen tarihçiler olarak tanımladığım kişiler Sevr Antlaşması hakkında şöyle diyorlar; Sevr aslında Anadoluda Türkler bir ulus-devlet kursunlar diye dizayn edilmiş bir antlaşmadır. Sonra yorumlarla bu görüşlerini süslüyorlar tabi kaynakta gösteriyorlar ama antlaşma metninden falan değil.
 
Kaynak gösterim şekline bakın; bilmem kim kadın varmış bilmem nerenin bilmem ne üniversitesinden, eee, işte o kadının üniversitedeki arşivindeki hatıratına göre... Haaaa.. İsviçreli bilimadamları söylüyorsa kesin doğrudur o halde...
 
Ben direk Sevr Antlaşması metninden bir kaç maddeyi aktarıcam;
 
                          *****kürdistan*****
Madde 62 - Fırat'ın şarkında, müstakbelde tayin edilecek
olan Ermenistan hudud-ı cenubiyesinin cenubunda ve 27 inci
maddenin ikinci kısmının ikinci ve üçüncü fıkralarının tasvirine
tevfikan taayyün ve Türkiye'yi Suriye ve Elcezire'den tefrik
eden hat-tı hududun şimalinde kâin kürt unsurunun adeden faik
bulunduğu havalinin muhtariyet-i mahalliyesi işbu muahedenamenin
mevki-i meriyete vaz'ından itibaren altı ay zarfında istanbul'da
inikat edip İngiltere, Fransa ve İtalya devletlerinden
her birinin bir murahhasından teşekkül edecek olan bir komisyon
tarafından ihzar edilecektir.....
                          ***** İzmir*****
Madde 69 — İzmir şehri ile altmış altıncı maddede musarrah
arazi hakimiyet-i Osmaniye altında kalacaktır. Maamafih
Türkiye İzmir şehri ile arazi-i mezkûre üzerindeki hukuk-ı hâkimiyetinin
icrasını Yunan hükümetine devredecektir. Bu hâkimiyete
alâmet olmak üzere Osmanlı sancağı daimî surette şehrin
haricî bir istihkâmı üzerine keşide edilecektir. Bu istihkâm
başlıca düvel-i müttefika tarafından tayin edilecektir.
                      
                      ***** Ermenistan*****
Madde 89 — Devlet-i Osamniye ile Ermenistan ve diğer
düvel-i müteakide Erzurum, Trabzon, Van ve Bitlis vilâyetlerrinde
Türkiye ile Ermenistan arasındaki hududun tayini Cemahir-
i Müttehide-i Amerika Reisicumhurunun hakemliğine havale
ve bunun vereceği kararı ve Ermenistan'ın mahreci bahrisine
ve mezkûr hududa mücavir Osmanlı arazisi üzerinde tertibat-
ı askeriyenin ilgasına (demilitarizasyon) müteallik olmak
üzere tayin edeceği bilcümle ahkâmını kabul etmeği kararlaştırmışlardır.
 
Bu üç madde yeterli daha uzatılabilirdi fakat yeterli. Bu maddeler farkettiğiniz gibi eski Türkçe diye tabir ettiğimiz dilde bu yüzden açıklıyacağım. Böyle olmasının nedeni, bu metni 1953 basımı Prof.Nihat Erim'e ait "Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri" adlı kitaptan almış olmamdır. Sevr Antlaşmasının aslı Fransızca yazılmıştır ve bu da çevirisidir.
 
Şimdi gelelim maddelere, ilk örnek kürdistanla ilgili madde. Kürdistan geçmişte bölgenin coğrafi adıydı, Kürt nüfusun yoğun olmasıyla da alakalı olarak, fakat günümüzde siyasi anlam taşıdığı için küçük harfle yazıyorum ve böyle bir devleti kim tanırsa tanısın ben tanımıyorum. Kimse alınmasın.
 
Bu madde diyor ki işte adı geçen ülkelerden temsilciler gidecek nüfus sayımı falan yapılacak sonra bunların akıbetine karar verilecek genel tema bu. Biraz Musullada bağlantılı bir madde işin özünde, orası içinde nüfus sayımı düşünülüyordu fakat bu gözlemciler gidince nüfus sayımı yanında birde nabız yokladılar ve insanların yine Osmanlıya bağlı kalmak istediklerini farkettiler ve bu seçimle yönetici seçtirme fikrinden vazgeçtiler. Şu an zaten Musul petrollerinin hangi şirketler tarafından kullanıldığını hepimiz biliyoruz(dur umarım).
 
İzmir maddesi açıkça diyor ki işte sizin bayrağınız orda asılı dursun tamam ama onun yerinide biz belirleyelim sonra burasının yönetimi 6 aylığına Yunanlara verilsin sonrada halk oylasın ona göre karar verelim.. Güzelmiş..
 
Ermenistan maddesinde bahsedilen illerde silahsızlandırma ve sınırın belirlenmesinden bahsediliyor. Arkadaşlar öncelikle şu var adı geçen yerlerin daha doğusunda bile Ermeni nufus tarih kayıtlarına göre yok. Hatta büyük ihtimalle İstanbulda yaşayan Ermeni sayısı doğudakinden fazladır o günlerde. Daha sonra ABD'li Wilson burayla ilgili hakemlik yaptı şu meşhur ilkelerine göre ve 22 Kasım 1920'de bu illeri Ermenistana verdi.
 
Şimdi bu maddeler benim öle rastgele seçtiklerim, 433 madde var toplam, hayal edin artık siz gerisini. Aynı dedikleri gibi kesin ulus-devlet kurmamızı istemiş olmalılar...
 
Şu Erzurum ve Sivas Kongreleri konusuna kısa değinmek zorundayım biraz uzun yazdım Sevr konusunu.
 
Kısaca Erzurum Kongresinin Osmanlı ve Dünyada ki o günkü mevcut yasalara göre bir geçerliliği olmayan bir halk toplantısı olduğunu söylüyorlar ve bu yüzden orada alınan kararlarda yasal değilmiş falan.. Ya zaten yasalarınızda hata olduğu için bu kongre yapılıyor kardeşim çaktın mı ;) Sivas Kongresi içinse aynılarına ek olarak bu kongrede manda tartışıldı diyorlar. Evet diyoruz. Ama İngiliz mandası mı Amerikan mandası mı olsun diye tartışıldı, ikiside olmasın diyen yoktu orda diyorlar. Bu kongre hakkındaki kararlar işte kitaplarımızdakiler uydurmaymış çünkü onunla ilgili belge yokmuş. Tamam o zaman sen nerden biliyosun ne tartışıldığını nerden yani rüyanda mı gördün?
 
Al sana bir tanecik kaynak...
 
Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C. I, TTK Yayını, Ankara 1966, s. 248'da der ki,
Genç bir tıbbiyeli subay olan Hikmet Boran (Orhan Boran'ın babası), tıp okulu delegesi olarak katıldığı Sivas Kongresi'nde, Mustafa Kemal Paşa'ya hitaben yaptığı konuşmada manda fikrine şiddetle karşı çıkarak:
“Paşam! Murahhası bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsun, şiddetle red ve takbih ederiz (ayıplarız). Farz-ı muhal manda fikrini siz dahi kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz (lanetleriz)...”
 
Şimdilik yeter yine anlayan anlamıştır bu YalAKademisyenlerin ne yapmaya çalıştığını..
 
Toplam blog
: 21
: 608
Kayıt tarihi
: 31.07.13
 
 

Yıldız Teknik Üniversitesi - Endüstri Mühendisliği bölümü son sınıf öğrencisiyim.. Toplumbili..