Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tek zeytin, bumper ve vavien

Tek zeytin, bumper ve vavien
 

Takıntıları olan biri değilim ama yanımda biri batıl inancından bahsederse az da olsa etkilenip sorgulamaya başlıyorum.

Geçen sabah arkadaşım Feray’la kahvaltı yapıyorduk. Tam ağzıma bir zeytin atmıştım ki “Biliyor musun?” dedi “Zeytin çift sayıda yenilmezmiş, illa ki tek yemek lazımmış.”

Ağzımdaki zeytini yutarken merakla tabağıma göz attım. Baktım iki tane yemişim. Hemen bir tane daha yedim ve “Ya zeytin ezmesi yersem ne olacak?” diye sordum. “Offf... yaaa… Bırak da bir batıl inancımız olsun.” dedi.

Peki dedim ama ona çaktırmadan bir zeytin daha yedim etti dört.

O an, “Siyah ve yeşil zeytinler ayrı kategoride mi sayılacak, bir siyah iki yeşil zeytin yesem toplamda tek sayı eder ama yeşiller çift olur, üç yeşil bir siyah yesem yeşillerle siyahları kendi aralarında teklemiş ama toplamda çiftlemiş olurum, ne yapmalı acaba?” diye geçirdim içimden ama bunu sesli söyleyecek cesareti bulamadım kendimde.

Haa… Bir de çekirdeği çıkarılmış ve yerine kırmızıbiber tıkıştırılmış zeytinler var bilirsiniz. Onun hesabı nasıl tutulacak? Ortada sayılabilecek çekirdek de yok.


Kahvaltı sonrası bir mimar arkadaşım da bize katıldı ve Acarkente doğru yola çıktık. Belki bilirsiniz keskin virajları olan bir yolu vardır oranın. Tam bir viraja yaklaşıyordum ki cep telefonum çalmaya başladı. Baktım tanımadığım bir numaradan aranıyorum. Araba kullanırken çalan telefona cevap vermem genellikle ama bu kez açtım;

— Buyurun?

—Alooo, neresi?

—Valla tam olarak bir adres veremem, hareket halindeyim.

—Nasıl yani?

—Cep telefonundan arayıp neresi diye sorulur mu kardeşim?

—Fatma orada mı?

—Hayır!

—Nerde peki?

—Fatma işe çıktı (Biliyorum ayıp ettim, yapmamalıydım ama o dördüncü zeytin var ya hepsi onun yüzünden)

Mimar arkadaşım aniden “Dikkat et bumper var” diye bağırınca apar topar telefonu kapattım ve “Ha! Ne? Nerde? Bumper ne?” diye sağa sola bakınıp aranırken gümbüüür diye bir ses geldi arabanın altından. Araçların yavaşlamasını sağlamak amacıyla yollara yapılan tümsekler var ya hani onun mimarcasıymış bumper meğerse.

Bu tümseği de öyle yüksek yapmışlar ki, insanın arabayı oraya park edip yaya olarak tırmanışa geçesi ve zirveye doğru da oksijen tüpü takası geliyor.

Neyse… Bumper şaşkınlığını atlattığımda yola devam ettik ve mimar arkadaşımın tadilatını yaptığı villaya geldik. Kapıyı açan arkadaşım koridorda ilerlerken “Nilgün, vavien’e dokun” dedi. Haydaaa! Ben daha bumper olayının şokunu atlatamamışken bu “vavien” de nesi? Dokunmakta gecikirsem yine gümbürtü kopar mı? Artık arabada olmadığımıza göre gümbürtü neremizden kopar? Ben bu ve benzeri düşüncelerle korkudan kaskatı kesilmiş, gözleri kocaman açılmış bir halde yutkunarak bakınca arkadaşım “Elektrik düğmesine dokunacaksın Nilgün, stres yapacak bir şey yok” dedi.

Bu yazının özü:

1- İnşaatçıdan arkadaş edindiyseniz her an tetikte olun.

2- Zeytini tek sayıda yiyin yoksa aynı gün başınıza gelmedik şey kalmaz.

Not: Vavien; bir lambayı iki ayrı yerden yakıp söndürmeye yarayan anahtar demekmiş.

Esas Not: Yazımı süsleyen fotoğrafta, çift sayıda zeytin yiyen bir grubun düştüğü durumu görüyorsunuz.

 
Toplam blog
: 61
: 2350
Kayıt tarihi
: 24.01.08
 
 

17 yaşımdaydım yazmaya ilk başladığımda. Dünyayı tanımaya çalışırken kendimi de tanıdım zaman içinde..