Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tekel Bayime açık mektup…

Tekel Bayime açık mektup…
 

Bunlar işimize yarayan bir şey haline gelmiyor.


Kardeşim... tekel bayii.. ben bira veya rakı aldığımda kansorejen siyah poşetlere koyma, bide gasteye sarıyosun ya.. yapma güzel kardeşim..

Bilmem kaç yıldır bu topraklarda her şeyin tadına vararak yaşayıp gidiyoruz, yeni adetler çıkarmayın. Alışverişimi kara poşet ve gazete kağıdı ile kapatarak karartmayın ruhumu, bunun senin içinden gelmediğini biliyorum. Vitrinlerindeki envai çeşit içeceği sunarken kendini rahatsız hissetme lütfen.

Sen son yirmi yılın toplumsal iletişimimize getirdiği yeni ve baskıcı yapıdan ürküyorsun, yaptığın iş bir süre sonra sana baskı olarak görünebilecek şekilde baskı altında tutulabiliyorsun.

Devlet, belediye ve diğer erk gücünü kullanarak zaten zorlaşan yaşam şartlarına ilave olarak bir de işini devam ettirememe durumuyla karşı karşıyasın. Efelenen efelenene bu ülkede, siyasi nezaket unutularak hitaplarda bile öfke şırınga ediliyor iletişim damarlarımıza ve buna bir laf eden karşı görüş belirten olmayınca da öfke “hitabet sanatı” olarak adlandırılabiliyor, sevgili kardeşim.

Bulgaristan’da ırkçı, Türk düşmanı Ataka Partisi üyeleri tarafından “1915 olayları” ve “azınlık hakları” sorularına karşılık “1985 te Bulgaristan’dan isimleri zorla değiştirilerek Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılan Türkler” den bahsetmeyi bile düşünemiyorlar.

Belçika'nın insanlık dışı bir katliamın ve cinayet zanlısının serbest bırakan kararına laf etmeye cesaret edemeyen AB komiserinin, Türkiye'nin iç hukukuna uygun parti kapatma davasına dil uzatmasına da sessiz kalabiliyorlar.

Kısacası sevgili kardeşim, alt ve düşük vizyonlu bir kimlikle büyük bir ülke yönetilemeyeceği bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Koskoca ülke, bir imparatorluk mirası, 20. yüzyılın en önemli değişimlerinden birini geçirmiş genç Türk Cumhuriyetinin bütün birikimleri inat ve öfke arasında ziyan olup gidiyor.

Eksikler öfkeyle, yalan propaganda ve baskıyla giderilmeye kalkınca ortalık toz duman oluyor. On yılların stratejilerini tartışması gerekenler günlük siyaset içinde kaybolup gidiyorlar.

Toplumsal dinamizmimiz üzerinde oluşan ağır bir bulut hareket etmemizi, karar almamızı zorlaştırıyor. On yılların stratejilerini oluşturmakla görevli kişi ve kurumlar günlük kargaşada birbirlerine veriştirip duruyorlar. Herkes birbirinin gözünü oymak için fırsat kolluyormuş görüntüsü en yaygın görüntü olarak bizi dış dünyaya karşı zayıflatıyor.

Bu topraklarda onca senelerce oluşmayan bir kargaşa dayatılan yaşam biçimi nedeniyle oluşmaya ve bizi boğmaya başlıyor. Bu işimize yarayan bir şey haline gelmiyor.

Büyüklüğü yönetecek yüksek kimliği taşıyamayanlar bu topraklarda yüzyıllardır oluşan “Büyük Devlet” imajına zarar veriyorlar. Bunları hak etmediğimizi düşünen çok sayıda insan tanıyorum çevremde. Şunu bilmeni isterim ki, inanç kökenli insanlar hiçbir konuda dışarı karşı gerçek duruş sergileyemezler, her şeyi takiyye denilen yumuşak geçiş ile yönetmeyi düşünürler. Günlük çözüm bekleyen sorun ve iletişimler üst üste binince de aşırı zaaf gösteriler.

Bugün gelinen durum bu kardeşim. Sen benim alışverişimi kara poşetlere koyma lütfen. Diğer aldıklarım nasıl taşınıyorsa rakımda, biramda, cinimde aynı açıklıkla poşetlensin. Sen endişelenme, bu günler mutlaka bitecek.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..