Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '11

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Tekila ve felek

Tekila ve felek
 

Bir Meksika halk-deyişi şöyle diyor:

Felek sana hayat diye ekşi bir limon uzattıysa,

sen de üstüne,

tekila

 ve tuz iste...."

Ekşi ve kekremsi bir akşamüstü sıkıntısını tekila ve tuz ilavesi ile tadımlık bir yaşantı parçasına dönüştürmenin “yaratıcı” felsefesini anlatmaktadır bu özdeyiş...

Peki biz, bu felsefenin neresindeyiz?

Önünde mi?.. Ardında mı? Ya da bilincinde mi?

İlkin, limonun ekşiliği görece bir kavram...

Yani örneğin, ben limonun ekşiliğini çok severim. Ama birileri sevmez.

Sonra bu sözün içindeki limonun ekşiliğinden kasıt, ekşiliğin dil ya da damak üzerindeki etkisi değil... Hayat üzerindeki kekremsi tadı.

Geldik ekşi bir hayatın faziletine ya da [yaratılması gereken] panzehirlerine…

Ekşi bir hayatı, bütün kekremsiliğine rağmen seven bir adem tanıyor musunuz?.. Demek tanımıyorsunuz…

Peki ne yapacağız o zaman [hangi zaman?] şu yukarıdaki Meksika Ata’sının masum benzetmesini?..

Şimdilik geçiyoruz.

 

Geliyoruz, Meksikalı “amigo”nun daha sonra ettiği kelama…

Amigo okudunuz gibi “felek”ten söz etmiş.

Yani bu ekşi limonu size sunan felek, yani kaderden!..

Görüyorsunuz, insanın beynine, “İrrasyonel” olan, akla dayanmayan, metafizik kavramları nasıl da, “çaktırmadan” işliyorlar, zerk ediyorlar...

Siz bu cümle içindeki düşünceyi beğenip hak verdiğinizde, kendiliğinden sizin bilincinizin altındaki bir katmana, “yaşamınızın felek tarafından” nasıl da yönlendirildiğini ya da yönlendirilebileceği “ön-kabulünü sokup, istif edebilme becerisini gösteriyorlar.

Sonra...

Sonra felekten [yani kaderden] diyelim ki yönetimi siz elinize alıyorsunuz…

Ve... Limonun üzerine Tekila ile tuz koyuyorsunuz... Yani, bir anlamda kaderinize sahip çıkıyorsunuz.

Ve ne yapıyorsunuz?

Kafayı çekiyorsunuz!

Burada, kaderin elinden çekip aldığınız yaşamınızı, alkolün aracılığı ile yapay bir mutluluğa yönlendirmiş oluyorsunuz…

Üstelik cümlenin gelişine göre, aslında bunu dahi yapamıyorsunuz... Sadece Tekila ile tuzu istiyorsunuz o kadar.

Peki ya vermezlerse?

Durum, karanlık ve vahimdir!

Ama yine de etrafından bilincimizi dolaştırdığımız atasözünün, deyişi güzel, lirik ve iştah açıcı…

Zihnimizdeki Tekila izleniminin üzerindeki etki pozitif ve canlı.

Biraz da soğutulmuştur umarım.

Ama bizim [sineksiz] bakkalın tezgâhında tekila yok ki...

Gerçekte bu tür çağrışımlar, oldukça uyarıcı ve baştan çıkarıcıdır.

Örneğin, tekila yoksa, yoktur... Ama örneğin rakı vardır..

Biraz beyaz peynir ve accık da cacık... İkram etmişlerse size Ve siz de yanına yarım şişe rakı ve biraz da soda isteyebilirsiniz.

Hem de yine örneğin ve hem de yine mesela hani...

Ben mi?

Evet, ben de [bugünlük] işte öyle yaptım.

Darısı diğer günlere ve mesela sizin de başınıza...

 

 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..