Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '10

 
Kategori
Dostluk
 

Tekirdağdaydık!

Tekirdağdaydık!
 

Bir davet olur da gidemezsem o günden sonra gözüme uyku girmez!

Çanakkale’ye gidememiştim.

O günden beridir gece uyku yok! Tam gözlerim dalıyor kulaklarımda bir ses!

“Ahmet, hani söz vermiştin? Hani delikanlı sözü demiştin? Bu mudur delikanlılık? Bir de uyuyacaksın öyle mi?”

Gene bir böyle geçen günün ardından dayanamadım, kalktım facebook’tan “Yağmur zamanı”nı aradım! Mesaj gönderdim!

“ Hanımefendi, geçenki toplantınıza iştirak edememenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Mümkünse bu toplantının aynısını, aynı iştirakçilerin katılımını da sağlayacak şekilde yeniden tanzim eder misiniz?”

Cevabi mesajı aynen şöyleydi!

“Şu an Sinop’tayım Ahmet Bey! Tekirdağ’a döndüğümde bu konuyu toplantımıza iştirak eden arkadaşlarla masaya yatıralım derim! Tekrar size dönerim!”

Şaşırıyor insan!

Ne oluyor? Dün Çanakkale, bugün Sinop, yarın Tekirdağ!

Dedim boşuna “Yağmur zamanı” dememişler! Nereye yağmur lazım, pat orada!

Birkaç gün sonra, yani birkaç gün önce bir mesaj geldi bana!

“Ahmet Bey, tüm iştirakçi arkadaşlar hazır! Sizi Tekirdağ’da bekliyoruz!”

“İlyas Bey de geliyor mu?”

“İlyas Bey yoğun gezileri dolayısıyla FarmWille’deki bahçesini ihmal etmiş! Bütün hububat sizlere ömür bakımsızlıktan!”

“Vah vaah! Desene bu yıl domates fiyatları düşmeyecek!”

“Düşer canım, niye düşmesin! Nilgün Hanım, organik tarıma geçti ya! İznik yakın, navlun giderleri de düşük! Domates ucuzlar yani!”

“Keşke gelseydi! Ne güzel kameraya alıyordu bizi! Yoksa oynamam!”

Bu sabah erkenden kalktım! (uyumadım ki!) Oğlumu da uyandırdım!

“Selami, kalk oğlum Tekirdağ’a gidiyoruz! Sen de co-pilotsun!”

Muavinsin desem kızar!

Avcılar’a kadar yol iyi denemezdi. Akıcıydı!

Akıcı yazan yollarda yavaş giderim! Ani frenlerde kayma riski çok olur! Yağlı olur, araba kayabilir! Tahminimde yanılmamışım. Tam Avcılar sapağında yol kapalıydı. Kaza olmuş. Hemen Haramidere bağlantı yoluna kaçtım. Eski yoldan(ama yeni!) Tekirdağ istikametine doğru yoluma devam ettim!

Tekirdağ, Trakya bölgemizin şipşirin bir sahil şehri! Milattan önce üç binli yıllarda kurulmuş! Karşısındaki Marmara adasından çıkartılan mermerlerin yurt içi ve yurt dışı pazarlara sunulması için bir liman inşa edilmiş burada! Bu liman aynen korunmuş! Tarihi mermer yolunun başlangıcı kabul ediliyor bu liman!

Davet edildiğimiz yer “Rüya Cafe!”

Rüya Cafe, tarihi Tekirdağ kalesinin (!) hemen yanı başında! Eskiden gözetleme kulesi olarak kullanılırmış! Birkaç yıl önce burada yapılan kazılarda dürbünler bulunması bu iddiayı güçlendiriyor!

Rüya Cafe’ye girdiğimizde bizi hemen tanıdılar! Çünkü ilk müşteri bizdik! Saat sabahın onuydu!

“Yağmur Zamanının mı misafirisiniz?”

“Evet!”

“Kendileri az sonra geliyorlar! Kahvaltıdan önce ne alırdınız?”

“Kahve!”

“Orta, sade?”

“Şefin tercihi ne?”

“Bizim şef genelde kahvaltıdan sonra içer kahveyi!”

“Barış çubuğu içeceğim de!”

“O zaman bir orta yapayım!”

“İki orta yap sen! Ben kaçırırsam Selami kaçırmasın!”

Kahveleri bitirmek üzereydik ki iki Sema Hanım da kapıdan dışarı çıktılar! (herkes içeri girer!)

Devamı yarın!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..