Teknoloji vücudu yoruyor!

Hayatımızın her alanında türlü kolaylıklar sunan teknolojinin olumsuz yanları da var. İşten gelince mikrodalga fırına atılan hazır yemeğin, her an online olma lüksünün ve trafiği ekarte eden metro yolculuğunun ‘acısı’ daha sonradan çıkabiliyor.

Dr. Sinan Akkurt, yeni çıkan ‘Biorezonans’ adlı kitabında tam da bundan bahsediyor! Akkurt’a göre, elektronik cihazlar, insan vücuduna kaldırabileceğinden daha fazla elektromanyetik akım yüklüyor!

Kablosuz internet, elektrikli ulaşım ağları ve ev aletleri derken insanlar Giga Hertz’lere varan oranlarda akımlarla karşı karşıyalar. Oysa insan vücudunun kaldırabildiği fizyolojik frekans aralığı, ortalama 10 Hertz. Kaldırabildiğinin bin misli yükün altına giren beden, hücresel stres yaşıyor. Bu durum, kronik yorgunluktan kansere kadar pek çok hastalığı tetikleyebiliyor.

Kitabında sağlıklı yaşam öneriler paylaşan Akkurt, bağışıklık sistemine zarar verip birçok hastalığı tetikleyen elektromanyetik kirliliğe özel bir bölüm ayırdı. “İletişimden tıbba pek çok alanda teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanıyoruz. Ama her gülün dikeni var” diyen yazar,  elektromanyetik kirliliği, ‘kullandığımız araçların vücudumuzda bıraktığı yüklerle oluşan ve uzun vadede ciddi sıkıntılar yaratabilen önemli bir sorun’ olarak tanımlıyor.

Elektromanyetik kirlilik; televizyon, bilgisayar, cep telefonunun aşırı kullanımının yanı sıra mikrodalga fırın, saç kurutma makinası, metro hatları ve kablosuz internet ağlarından kaynaklanabiliyor.

Yoğurt yiyin, bol su için

Dr. Akkurt, elektromanyetik kirlilikle mücadele için her gün bir kase yoğurt, kilo başına 40 cc su tüketimi, cihazları bekleme konumunda bırakmak yerine tamamen kapatmanın temel önlemler olabileceğine işaret ediyor:

“Mikrodalga fırın kullanmayın. Bulaşık, çamaşır makinası gibi aletler çalışırken yakınında bulunmamaya özen gösterin. Yatarken modem başta olmak üzere tüm elektrikli cihazları kapatın. Saç kurutma makinalarını aralıklı olarak kullanın.”

Kaktüs şehir efsanesi değil
Kaktüsün bir şehir efsanesi olmadığını kaydeden Akkurt, “Özellikle çok büyük kaktüsler radyasyonu alabilir. Kaktüslerin dikenleri havadaki elektriklenmeyi kendisine çeker, dolayısıyla saksısı ne kadar büyükse o kadar çok radyasyon emme kapasitesi vardır. Bunun sebebi, bitkinin emdiği radyasyonu topraklamasıdır; zaten bitkinin kendisi de toprak üzerindedir” dedi. Kaktüsün dışında beyaz ve pembe kuvars kristaliyle radyasyon emme özelliği bulunan telefon kılıflarının kullanımını ve haftada en az bir kere çıplak ayakla toprağa basılması önemli.

Kaktüsün dışında İngiliz sarmaşığı, leylak ve benjamin de ortamı radyasyonun kötü etkilerinden arındıran bitkiler arasında.