Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '10

 
Kategori
Kitap
 

Tekrar tekrar

Tekrar tekrar
 

"Kalbim çarparak panjurun ipine uzattım elimi. Tüm hareketlerim ağır çekim. Yavaşça asıldım ipe. Gün ışığı önce küçük deliklerden süzüldü, sonra fışkırıverdi tüm gücüyle içeri. Gözlerim kamaştı. Bir sis perdesi ardında yeşillik. Portakal bahçesi. Portakal bahçesi. Küçük turuncu toplar dallardan sallanıyor. Kalbim boşuna çarpmadı o kadar. Portakal bahçesine bakıyor pencere. Çalışma odasının penceresi.
Orada olduğunu bilmeme rağmen heyecanlandım. Yıllardır ağaçlara bakan bir pencere istiyorum. İşte önümde şimdi. Odanın penceresi kocaman bir portakal bahçesine bakıyor. Ben de portakal bahçesine bakıyorum pencereyle beraber. Pencere nasıl bir şey hissediyor bilmiyorum ama benim kalbim küt küt atıyor. Elime geçen ilk kalemle başlıyorum yazmaya. Portakal bahçesi portakal bahçesi portakal bahçesi portakal bahçesi...
Masanın arkasından çıkardığım kalem elimdeki. İyelik sıfatını yitiren kalem. Artık benim olmayan kalem. Pencere portakal bahçesine bakıyor. Ben kendime engel olamıyorum. Yazıyorum. Portakal bahçesi portakal bahçesi portakal bahçesi...
Her kurdun bir ini var. Benim inim kitaplık. Benim kuytum, gizlim saklım. Ben bir kurdum. Kitap kurdu da olsam kurdum. Yabaniyim çok. Bana in lazım. Karanlık lazım. Yoksa dudaklarım gerilip dişlerim çıkıyor ortaya. Hırlamaya başlıyorum salyalar saçarak. Tüylerim diken diken. İnimi buldum. Portakal bahçesine bakıyoruz pencereyle beraber. Sandalye gıcırdıyor altımda. Kur diyor kur. Kurtsun sen. Kur kitabını. Tıkır tıkır işliyor içerde bir mekanizme. Trum trum tiki tak. Kuruldum. Kitap kuruyorum. Oysa kurumuştum. Şimdi kuruyorum. Şimdi küçük boşluklardan sızıyor içeri herşey, sonra şelale olup akacak. Tıkırtılar çoğalıp gece uyutmayacak beni yakında. Güzel. Gece mesaileri başlıyacak. Burada havalar ısınmaya başladı. Battaniyelere sarılmadan koltuğa oturunca, pencereyle beraber bakacağız portakal bahçesinin gece manzarasına. Karanlığın içinde parıldayan altın toplar, böcek sesleri kuşların gece hışırtıları. Fırçaları bulmak lazım kolilerin içinden. Kolileri açmak lazım. Yerleşmek lazım. Benim yapmak lazım bu ini."

Bu satırları yazalı bir yıldan fazla oldu. İnimi kurdum. Bir bebek doğurdum. Pencereden beraber bakıyoruz portakal bahçesine. Kalbim küt küt. Kucağımda tazecik bir hayat. Hayat sonsuz birşey. Dipsiz sınırsız. Saat çalışmaya devam ediyor. Tik tak tik tak.

 
Toplam blog
: 79
: 1562
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1972 yılıydı. Doğdum. Evde hep kitap okuyan iki kişi vardı. Büyüdüm, okullar okudum. Birşey öğrenmed..