Telaşe memurları

Haydi bay Gandi veya Sayın Bahçeli ve onların yakın kadrosuna "siyaset yapıyorlar", "görevleridir" diyeceğim, ama, ya şu bizim meşhur sosyal demokratlara ne oluyor? Onların her birisi birer "telâşe memurları" sanki.

Çevremde olup bitenlere ibret nazarları ile bakmaya ve gelişmeleri izlemeye devam ediyorum.

Telâşe memurları buldukları her ortamda "HAYIR'DA HAYIR VARDIR" deyip, kendilerince 12 Eylül' de yapılacak referandumda sessiz ve geniş halk yığınlarının iktidar partisinin aleyhine oy kulllanarak "hayır" demelerini istiyorlar. Ancak, öylesine acemi ve öylesine beceriksiz bir şekilde bunu sergiliyorlar ki, bazen gülmekten karnım yarılıyor.

Dikkatimi çekti, CHP ' nin saygıdeğer yeni Genel Başkanı' nın çiçeği burnunda siyasetçiler, yeni okula giden öğrenciler heyecanıyla sergilediği bence "acemilik kokan" davranışların tıpkısıyla aynısını yapmaktalar. Kanaatime göre "lider" olma özelliği bazılarının üstüne pek yakışmıyor. Lider'in bir başka havası bulunmakta ki, Bay Gandi' de bu pek oturmadı, elbise büyük, ancak, vücut biraz küçük gibi kaldı.

Neden mi?

Bay Gandi, gözlerini ve yüzünü konuşmaları esnasında kullanamıyor. Bakışlar ve duruşla söz, sözün ağırlığı ve önemiyle vücut dili hiç mi hiç uyuşmadı bir türlü. Hani, dağ fare doğurdu deriz ya bazen ummadığımız bir hadise karşısında, bence Bay Gandi ile liderlik olgusu arasında aynı söz gerçeği var.

Futbol takımı tutar gibi parti-siyaset tutan ve CHP den başkasına "yâr olmamış" bazıları için, belki benim baktığım açı ve bu açıdan kanaat yanlış gözükebilir. Varsın öyle olsun. Kuzguna yavrusu anka görünürmüş. CHP 'nin yeni liderinin taktik hocalarının, Sayın genel Başkana, lider-dava-konu ve vücut dili konusunda yardımcı olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Acemiler mangası gibi, sağa sola heyacanla koşup, yakaladığı her kişiye "hayırda hayır" var diye çırpınarak mesaj ulaştırmaya çalışan aslan sosyal demokratlarımız, bu kez çok telaşedeler. Ya göl maya tutmazsa? Ya Nasrettin Hocanın kazanı doğurursa gene?

Ki bana göre, bu göl bu mayayı tutmayacak gibi gözükmekte.

İşte bunu bilen aslan sosyal demokratlarımız da nefes nefeseler.

Peki, sonuçda ne mi olur?

Olacağı şu, refendumdan iki ay sonra CHP olağanüstü Genel Kurulu yapılır. Ve CHP içinden YENİ bir parti daha doğar. Yani CHP bölünür.

CHP' de kılıçların kınlarda saklandığını bilmeyen mi var? Gürsel Tekin olayı dahil, Baykal ve Sarıgül görüşmeleri, Sav ve ötekiler... Bunlar, hepsi yeni doğum sancısının işaretleri değil midir? Sayın Gandi ilk denemesinde, ilk sandıkta sırtını sandığın dibinde bulursa, "bunun böyle yürümeyeceğini" anlayan CHP parti tabanı, otomatikman ikiye ayrılacaktır. Alevi kökenli ve Kürt kökenli aslan sosyal demokratlarla, Alevi ve kürt olmayan aslan sosyal demokratların ayrışma manzaralarını referandum sonrasında seyredeceğiz. Şimdilerde pek muhterem "hukukçu" eski Adalet Bakanımızın ziyaret ve gayretlerinin referandum sonrasında ne gibi meyveler verdiğini göreceğiz.

Biliyorum, bu yazımı okuyan bazı dostlarımız beni "afâki" düşünmekle suçlayacaklar. Bunlar, benim tahminlerim. Şimdiden not düşüyorum. Bunca yıl siyaset sahnesinde bulunarak edindiğim tecrübelerin getirdiği kanaatlerimdir.

Telaşe memurları, asıl o referandum sonrasında ne yapacaklar? Onu merak ediyorum.

Bildiğim şu ki, BAYKAL, sırtına saplanmış "ihanet hançerini (!)" asla cevapsız bırakmaz ve bırakmayacaktır. Şimdi, o yüzündeki hafif tebessüm ve dudak hareketlerine bakarak kimsenin kendini aldatmasına gerek yok. Yaşayacağız ve göreceğiz.