Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Telefonuma gelen mesaj...

Telefonuma gelen mesaj...
 

Gün içinde bana da, sizlere olduğu gibi; bankalardan, çeşitli mağazalardan, eğlence mekanlarından, emlak firmalarından ve daha bir çok yerden onlarca mesaj geliyor.

Ve bir çoğunu daha ilk bir kaç kelimesini okuyup siliyorum. Çünkü her biri ihtiyacım olmayan, ama onların tükettirmeye ihtiyaç duydukları ürünlerini satın almam için gönderilmekte.

Bankalar paralarını satmanın peşinde, marketler özel indirim günleri yaparak ellerindeki stok fazlası mamüllerini tüketmeye çabalıyor. Üstüne üstlük aylık kredi kartı ödemeleriniz için posta adresinize gelen bildirimler yetmezmiş gibi birde mail ve/veya telefonlarınıza bu son derece iç açıcı hesap özetlerinin gönderilmesi de cabası...

Eh ne var bunda diyebilirsiniz..."değiştirebileceğin şeyler için gayret göster, değiştiremiyeceğin şeyleriyse kabullen" Diyebilirsiniz tabi..bende bu söze inanır ve hayatımın bir çok bölümünde de uygulamaya almış halde yaşarım.

Ancak, bu telefon mesajlarının benim için halen istisnai bir yeri söz konusu. Şimdi, neden bu konuya bu denli takıntılı halde olduğumu soranların seslerini duyar gibiyim. Sizi daha fazla merakta bırakmadan sözü konunun bu kısmına getireceğim hemen.

Şöyle ki; eğer beklediğiniz bir telefon, hadi bilemediniz bir mesaj varsa; neredeyse kimden gelirse gelsin ondan değilse, bu bir can sıkıntısı yaratma sebebi olabiliyor da ondan...

Hele birde bu, yukarıda anlattığım türden şeylerse...işte o zamanda bu mesajların tamamı benim için "ıvır zıvır" niteliğine bürünüveriyor.

Ve hatta abartmış gibi olmayayım ama, her biri ayrı bir yürek hoplaması ardından gelen, hayal kırıklığı ve ufak çaplı kızgınlık nöbetlerine bile dönüşmekte:) Bu gün itibariyle; şekil bir A(yna) örneğinde olduğu üzre, halihazırdaki vaziyet budur...

Bu gün kendi çalıştığım firmada aralarında olmak üzere tam dokuz ayrı yerden, dokuz farklı mesaj aldım...
Her birine bakmadan önce içimden "hadi beni mutlu et" diyerek geçirdiysem de...
veee, hayır aralarında "o" yoktu :(

Ehh o zaman *"ne gelir elimizden insan olmaktan başka..."

Hatta.... "Ne çıkar siz bizi anlamasanız da/evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar/eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da"

Ve birde kendimden kendime kıssadan miniğinden bir hisse; seviyorum kendimi, kendim gibi olmayı, bu ufak heyecanlarımı, zaaf da olsa hala yaşadığım bu minik güzel bağımlılıklarımı...
seviyorum kendim için kendi, kendime kurduğum tüm bu ufak tefek oyunlarımı...

* Yukarıda tırnak içinde yazılı olan mısralar en sevdiğim şairlerden biri olan, Edip Cansever'den alıntıdır.

Sevgi ve ışıkla
Ayna

06.03.08

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..