Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

telekulak

telekulak
 

bir telefon /ezgi umut


Bir arkadaşım var. Telefon ederim arasıra. Öğrendik artık. Cebi çalar çalar sonra da açılır. Ben bas bas bağırırım Ayşe, Ayşe diye. Öyle ya telefonu açıldığına göre kendisi açmadıysa bile, bir açan vardır. Kimse ses vermez. Üstelik arkadaşım Ayşe sokakta yürümektedir ve soluk seslerini bile duyarım eğer sakin bir sokakta yürüyorsa topuk seslerini de.

İlk kez olduğunda çok şaşırdım. Hatta bir ara şaka yaptığını zannettim. Telefonu zırıldadı bir kaç kez ve açıldı. Ama hem sokak gürültüleri hem de soluk seslerini duyunca hızlı hızlı bir yere yürüdüğünü düşündüm. Telefonda konuşamayacak kadar acelesi vardı zahir. Daha kötü şeyler de gelmedi değil aklıma. Yani kaderin bir cilvesi gecenin o vaktinde tam da onu aradığım sırada telefonunun çalması yüzünden başına bir bela mı sardım filan diye epeyce bocaladım. Çok ince düşünürüm bazen!

Biraz bozulmakla beraber karşılaştığımızda sordum:

"Neden telefonu açtın da yanıt vermedin geçen gün?"

"Ne telefonu, ne zaman? ...."

Farkında bile değildi arkadaşım. Dalgındır, unutmuştur filan dedim. Mesele kapandı.

Bu olayı neredeyse unutmuştum ki onu aramam gerekti. Telefonu çaldı bi kaç kez ve açıldı.

Ayşe diyorum, alo diyorum. Alo diye yanıt veren yok ama birileri konuşuyor. Hem de güzel bir edebiyat sohbetinin üstüne aramışım, kesemiyorlar konuşmalarını. Biri bizim Ayşe diğeri de yine okuma grubundan Nilay. Seslerini duyuyorum. Ne kadar bağırsam da cep telefonundan benim ses ulaşmadı iki konuşkan arkadaşıma. Bu kez artık iyice kızdım. Biraz dinledim. Okuma atölyesindeki kitapla ilgili bir tartışma. Ne konuştuklarını da aslında tam hatırlayamıyorum. Canım sıkıldı ve kapattım.

Hani hazır gündemde de telekulak vs gibi konular varken aklıma geliverdi işte!

Şimdi Ayşe'nin konuşmalarını dinlesem ve konuştuklarını bir gazeteye göndersem doğal olarak yayınlanmayacaktır. Zaten bunu sormuyorum.

Çünkü benim arkadaşım ortalama bir yurttaş olan Ayşe bir parti genel başkan yardımcısı filan da değil-aman yanlış yerlere çekilmesin diye açıklıyorum- ancak merak ettiğim bir başka konu var.

Ayşe'nin haberi olmaksızın, kaderin değil ama teknolojinin cilvesi yüzünden açılan telefonundan, yanıt gelmeyince, o konuşmaları dinlemeye hakkım var mıydı?

Alo alo diye bağırdıktan sonra yanıt gelmeyince telefonu açık tutmam ne kadar etik olabilir yani kaç dakikaya kadar etik olabilir?

Yoksa onun telefonunu gizli bir kulak olarak dinlemem suç değil mi?

İkinci sorum da 45 dakika açık tutup Ayşe ile Nilay'ın bütün konuşmalarını satırı satırına nasıl aklımda tutabilirdim, eğer benim telefon düzeneğime bağlı ses alıcı bir aygıtı çalıştırmasaydım.

O aygıtı çalıştırmak, sesi kaydetmek, çözümlemek ve gazetede yayınlamak etik midir?

Böyle sahibinden habersiz kendiliğinden açılan çok akıllı bir cep telefonunda, bir konuşmayı yine sahibinden habersiz ve onayını almadan dünyaya duyurmak hukukun onay vereceği bir davranış mı?



Merak ettim de...



 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..