Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Televizyon dizileri bize ne anlatıyor?

Günlük hayatımızdaki koşuşturmaların, iş hayatındaki mücadele ve kavgaların ardından, akşam ailemizle beraber yenilen bir yemekten sonra yapılabilen en son iş olmuştur; televizyon izlemek. Televizyon da artık, ailenin diğer fertleriyle beraber ailenin bir üyesi halini almıştır. Televizyonsuz bir gün, neredeyse hiç geçmez olmuştur. Televizyonu açmak bile, günün yapılan ilk işidir.

İnsanlar geçen günün ardından, iş yaşamlarındaki yorgunluklarını televizyon izleyip, vakit geçirerek bir parça olsun gidermek isterler. Koltuğa oturur oturmaz, elleri hemen o "sihirli alet"in kumandasına gider. Televizyonu açtıklarında ise; ya bir star yarışma programı, ya bir tartışma, ya da insanların özel hayatını didik eden magazin programları onları karşılar. Ya da vurdulu- kırdılı bir film veya artık kanıksadığımız temaları işleyen bir dizi yayınlanır.

Diziler... Diziler, artık hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. İlgiyle izlediğimiz bir dizinin mutlaka bir kahramanıyla, kendimizi özdeşleştirdiğimiz olmuştur. Bir anda kendimizi, dizide geçen olayın, olayın geçtiği mekânın içindeymişiz gibi hissederiz.

Diziler, sosyal hayatta karşılaştığımız, konuştuğumuz diğer insanlarla ortak bir iletişim aracımız haline gelmiştir. İnsanlar karşılaştıkları zaman, hâl ve hatır sormayı bile unutmuş, sohbete mutlaka ortak izlenilen bir diziyle başlar olmuşlardır.

Diziler, toplu ev gezmelerinin, kadın günlerinin magazinsel konularla beraber, gündemin ana maddesi haline gelmişlerdir. Akraba, eş-dost ziyaretlerinde bile, aileye dair konuların konuşulmasında; bir engel, bir set olmuştur diziler.

Diziler, her ne kadar toplumda insanların ortak iletişim aracı olsa da; aslında insanların toplum içindeki yalnızlıkları olmuşlardır. İnsanlar dizileri, dizi kahramanlarını eleştirip, analiz etmekten; kendi sorunlarına toplum içinde çözümler bulamaz olmuşlardır.

Peki ya, bunlara değer mi?

Televizyonlarda yayınlanan hemen hemen her programın, içerik olarak mutlak bir hedef kitlesi vardır. Bu programlar, günün belli saatlerinde, uygun kitlelerden insanlar tarafından izlenmektedir. Ancak bazı programlar var ki, hedef kitlelerine hiç uygun olmayan bir saatte yayınlanıp, hiç uygun olmayan kitleler tarafından da izlenebilmektedirler.

Örneğin; büyü gibi, hiçbir insan mantığının almayacağı bir kavramı içeren sözde komedi dizileri. Acaba böyle diziler, insanları gerçekten güldürmekte midir?

Geçmişte de görüldüğü gibi diziler, toplumun ruh sağlığını etkileyebiliyor. Her biri bu toplumun aynası olan yerli diziler, vurdulu-kırdılı sahneleri yüzünden toplum psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler bırakabiliyorlar. Komedi türündeki bazı diziler ise, mizah olarak Nasreddin Hoca'dan feyz almış Türk toplumunu güldürmekte epey yetersiz kalıyor.

Sonuçta televizyon dizilerinin ve programlarının kalitesi bu olunca, Türkiye'de televizyon izleyicisi olmak, toplumu geliştiren hiç bir yönünün bulunmadığı, sıradan bir sosyal aktivite olmaktan öteye gidememektedir.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..