Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Çocuk Sağlığı
 

Televizyon esiri çocuklar

Televizyon esiri çocuklar
 

Televizyonun, hayatımıza girdiğinden bu yana, televizyonun yaşantımızın önemli bir parçası haline geldiği bir gerçektir. Ülkemizde her 100 aileden 98'inin oturma odasında bir televizyon vardır. Birden fazla televizyonu olan ailelerin sayısı da gün geçtikçe artıyor. Bunun içinde firmalra birbirleri ile yarışıyorlar. Filmlerdeki, reklamlardaki çok televizyonluluk örneklemesi ise çok doğru değil. Hele hele ki, çocukların odalarında kendilerine ait bir televizyonun olması çok yanlış. Ama firmalar bunu körüklemek için ellerinden geleni yapıyorlar, çocukları cezbedecek renklerde ve modellerde, hatta spor klüplerinin renklerinde tv üretip piyasaya sürüyorlar. Bu da tüketimi haliyle artırıyor.

Yetişkin insanların bir günlük zaman dilimi içinde enaz 3-4 saatini televizyon karşısında geçirdiği tespit edilmiş. Bu yılda 1080 saat, eşittir 45 gün demektir. İnsan yaşamının 70-75 yıl olduğunu düşünürsek te bu bir insan ömürünün hemen hemen 10 yılına yakın bir zaman dilimi yapar. Yaşamdan giden koskaca kırkbeşgün. Ve onlarca sene. Yetişkinlerde durum böyle iken, bu oranın gençler ve çocuklar arasında daha fazla olduğu da yapılan araştırmalarda ortaya çıkmış. Demek ki, gençler ve çocuklar tam bir televizayon esiri olmuşlar. Bu anlam çıkıyor bu sonuçtan.

Yapılan bir diğer araştırmaya göre, ilköğretim seviyesindeki çocukların, çocuk programlarından ziyade, şiddet içeren dizi ve filmleri izlediği ve bu yaştaki çocukların daha çok fiziksel şiddete başvurdukları saptanmış.

Son günlerde, okullarda şiddet olaylarının hızla artmasında dizi ve programların etkisi en önemli sebep olrak gösterilebilir ama burada direkt bu dizileri, yapımcıları yada yayıncıları suçlamak doğru olmaz. Burada sorunun çözümü eğitimcilerde ve ailelerde. Öğretmenler sık sık çocukların birbirlerine karşı hoşgörüsüz, bencil, sevgisiz ve rekabetçi olduklarından şikayet ediyorlar. Çocuklar aralarındaki en küçük bir anlaşmazlığı bile fiziksel şiddet kullanarak, birbirlerini tehdit ederek, gruptan dışlayarak ya da alay ederek çözmeye çalışıyorlar.

Zaman zaman gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduğumuz haberler artık birinci sayfalara da taşınmaya başladı. Bir çok haberde "10 yaşındaki çocuk arkadaşını vurdu", “ lise’de kızlar bıçaklarla birbirine saldırdı”, yada “ öğrenci öğretmenini bıçakladı” yada “babasının beylik tabancası ile arkadaşını vurdu” ya da "televizyondan etkilenen bir ilkokul öğrencisi kendini gravatla gardıroba astı", ya da “ örümcek adama özendi, balkondan atladı” ya da "liseli öğrenciler birbirlerini bıçakladı" gibi haberler çocuk ve gençler arasında yayılan şiddetin boyutunu gözler önüne sermektedir. Ne yazık ki bu haberler gün geçtikçe de çoğalıyor.

Şiddet üzerine araştırma yapan birçok araştırmacı ve ilim adamı, çocukların “şiddeti taklit ettiklerini” bulgulamışlar. Hepimizin beğenerek izlediği pek çok dizide şiddet kimi zaman açık, kimi zaman gizli ve ince bir şekilde verilmektedir. Pek çok dizi karakteri, şiddeti tek problem çözme yöntemi olarak kullanmakta, saldırganlık ödüllendirilmekte, gücün gereği olarak sunulmaktadır. Şiddet uygulayan karakterler haklı, sempatik, sihirli, doğaüstü güçlere sahip ve aslında iyi kalpli karakterler olarak yansıtılıyor. Bu da çocuklar için rol model oluyor, örnek alınıyor.

Her ne kadar TV yetişkinler için bir eğlence aracı olsa da, çocuk ve gençler için eğlencenin ötesinde bir anlam taşır. Televizyon, çocuk ve genç için gerçek dünyaya açılan bir pencere, kolayca bulamadıkları bilgileri edindikleri bir kaynak görevi de görür. Peki ailece izlediğimiz en popüler dizi ve programlarda karakterler, diyaloglar, tema ve hikayenin gidişi gençlere ne tür mesajlar veriyor? Örneğin, pek çok popüler olmuş dizide karşı cinsle nasıl konuşulacağına dair örnek söz ve davranışlar yer almakta, kadın-erkek ilişkileri özgürlükçü, risk almaya açık, romantizm ve cinsel odaklı işlenmektedir. Güzel kadınlar ve zengin erkekler, büyülü bir aşkın atmosferinde, her türlü ahlâki değeri yok sayarak bir araya gelmekte, evlilik dışı ilişkiler bu atmosferde olağan görülmektedir. Kimi gençlik dizilerinde gençler otoriteye başkaldırmaya özendirilmektedir. Hedefe ulaşmak için her yolun mubah sayılması, lüks, boşanma, serserilik gibi konular pek çok dizinin temasını oluşturmaktadır.

Kişiliklerini şekillendirmeye çalışan gençler, dikdörtgen bir kutu içerisinde gördükleri başka insanların hayatlarını gerçek olarak algılayabilmekte ve onlar gibi yaşama arzusu duyabilmekte, bu yaşamlara özenmektedir. Dizilerde ve filmlerde yaratılan karakterler hırsları veya duyguları uğruna her türlü riski kolayca almaktadır.

Günde en az 3-4 saatini bu tür yaşamları izleyerek geçiren insanlar, bir müddet sonra gerçek hayatı bu şekilde algılayabilmekteler. Aileler çocuklara her filmi, diziyi seyrettirmemeli, odalarına televizyon koymamalı. Zira kontrol mekanizması azalacaktır. Şiddet içerikli dizi ve filmlere “akıllı işaretler” koyarak da sorunu çözmezsiniz. Sorunun temeline inmek ve başta aileleri ağitmek gerekmektedir.

Çocuklarımızı şiddetten uzak tutmak için, önce şiddet içerikli dizi ve filmlerden uzak tutalım !..

Çünkü onlar bu ülkeye lazım.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..