Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Telgrafın telleri

70’ li yıllar…

Ev telefonuna müracaatından 10-15 yıl sonra sıran gelirse kârla başkasına devredebiliyordun. O yıllar öyleydi.O yıllarda yapılmış müracaatımdan hala haber bekliyorum !!!


Telefonla konuşmak için postanelerde beklenirdi. “Normal “konuşma yazdırır beklemekten sıkılır, “Yıldırım”a dönüştürürdün kaydını.


Sonraki yıllarda Özal döneminde telefon bağlatmak kolaylaştı. O dönemde ben de ilk ev telefonumu almıştım. Bir bayram günü. Annem yanımda. Uzakta olan kardeşimi arıyorum. Ama her arayışımda;

“Aradığınız istikamette tüm hatlar meşguldür. Sonra tekrar arayınız.” Diye bir bant kaydı çıkıyordu. Annem huzursuz, telaşlıydı. Yine bant kaydının çıktığı bir aramada ben;


“Çabuk açın hatları. Annem evladıyla konuşacak. ” Diye bağırdım. Kapattım telefonu.

Tekrar aradığımda tesadüfen hatlar boşalmış, bağlantı kurulmuş konuşma gerçekleşmişti. Annem:


“Aferin oğlum. Bunlara haddini bildireceksin. Bak nasıl hemen hatları boşalttılar. Gördün mü?” Demişti. Oysa karşımda kimse yoktu. Sadece bant kaydıydı. Ama annem çok mutlu olmuştu.


Önce çevirmeli sonra tuşlu daha sonra hafızalıları çıktı. Porselenden biblo gibi olanları da vardı. Şimdilerde çok azımızın evinde var ev telefonlarından…


Daha sonra çağrı cihazı çıktı.  Görüşmek isteyen cihaza mesaj gönderiyor. Gelen mesaja göre hareket ediliyordu. Parası olanlar biraz da hava olsun diye o cihazdan alırlardı. Bir arkadaşımda da vardı o cihazdan. Mesaide ondan aldım kemerime taktım. Başka bölümdeki arkadaşlarımı güya ziyarete gittim. Niyetim çağrı cihazımın olduğunu göstermek.


“Buyur gel bir çayımızı iç.” Dediler.


“Vaktim yok. Bana çağrı cihazımdan mesaj gelebilir.”


“İyi ya işte. Mesaj gelirse cihazın zaten yanında.”


. Pot kırmıştım. Kahkahalar atıldı. Cihazın bana ait olmadığı anlaşılmıştı. Uzun süre bu cihaz olayı şaka konusu oldu.


Daha sonra araç telefonları çıktı. Onlar da gösteriş için alınıyordu. Belki de gerekliydi bilmiyorum.


Kocaman müzik setleri vardı. Kasetçalarlar vardı. Sevdiğin sanatçıların müzikleri doldurulurdu o kasetlere.” Seksenler” dizisinde olduğu gibi “Ergün Plak” dükkânları vardı.


Mektuplar yazdık. Mektuplar bekledik. Şimdi ne öyle bir uğraşımız ne de öyle bir sevincimiz var.


 Bayramlarda bayram kartları verilirdi postaya. Şimdi olduğu gibi kalıplaşmış mesajların yerine…


Acil durumlarda Normal, ELT, Acele gibi tarifeleri olan telgraflar çekilirdi. Gidilemeyen düğünlere; günü, saati belirtilen süslü telgraflar gönderilirdi. Getiren postacıya bahşiş verilir, sonra o telgraflar mikrofondan okunurdu. Ben oğlumun düğün davetiyesinden iş olsun diye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e de göndermiştim. Düğün günü gelen telgraf okunmuş davetliler şaşırmıştı.


Fotoğraf makineleri vardı. Onaltı otuziki pozluk. Takmayı beceremezsen film yanardı.


Babamın sağlığında televizyon dahi yoktu. Nevtron marka kocaman bir radyomuz vardı. Sessizce ajans dinlenirdi.


Siyah beyaz önce paket yayın sonra merkezi yayına geçen tek kanallı televizyonlarımız vardı. Bayrak çekilmeden kapatılmayan…


İlk cep telefonları tuğla büyüklüğünde antenliydi. Rehberinde çok az kişi kayıtlıydı.


Şimdi uydu yayınlı çok kanallı renkli televizyonlarımız var.


Telefonlarla görüntülü konuşuyor, istediğin resmi çekiyor istediğine gönderiyorsun. Sevdiğin müziği dinliyor, dilediğin mesajı yolluyorsun.


Dostların ısrarıyla o ittirmeli, kaktırmalı telefondan aldım. (Bir arkadaşım o telefonlar için öyle diyor). Bana soruyorlar:


“Telefonun kaç cigebayt, kaç megabiksel? Anladığım şeyler değil sorulanlar.

Bende, 10 dersem az, 100 dersem çok olur diye 50 diyorum.


İnternet mi?


Ona girecek olursak bu yazı bitmez. Bu yazıyı yazıp yayınlamama vesile olduğu için teşekkür edip geçeceğim sadece…



Evet!


Teknoloji iyi bir şey. Yaşamı kolaylaştırıyor. Ancak; özlemler azaldı. Kolay elde edebilmek, elde edilenin değerini düşürdü. Zor elde etmenin kendine has bir tadı vardı. O yok oldu.

Bu hızla giderse, belki de yıllar sonra insanlar ışınlanacak. Otobüsler, trenler, uçaklar “Bir zamanlar insanlar bunlarla birbirine kavuşurlarmış” diye müzelerde gösterilecek.

Belli mi olur?


SAYGILARIMLA


 

 
Toplam blog
: 3
: 125
Kayıt tarihi
: 20.12.15
 
 

Uludağ üniversitesi işletme fakültesi, anadolu üniversitesi iş idaresi bölümlerini bitirdim.  196..