Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '11

 
Kategori
Mizah
 

Tembel yazı

Tembel yazı
 

Hiç düşünmeden yazacağım. 

Tembellik hakkımı kullanıyorum beyler. 

Tembeller çalışmayı sevmediğine göre paraları olmaz. 

Ancak, tembeller parayı çok sever. 

Yani para kazanmayı değil, para harcamayı severler. 

Tembellerin yazısında konular arasında bağlantı da olmaz. Ne gereği var, bağlamak için çalışmaya. Bırakın dağınık kalsın. 

Dağdan dumandan atacaksın. 

Tutarsa tutar. 

Tutmazsa, tembellik olur. 

Bazı harfleri sevmiyorum. 

Mesela küçük “f” 

Şehir isimlerinden “Afyonkarahisar” ya da “Kahraman Maraş” yazmak kolay mı? 

En sevdiğim iller, “Van” ile “Muş”. Hayvanlardan “kuş.” 

Alacaksın eline kalemi, dolandıra dolandıra yazacaksın. 

Kim icat etti len bu harfi? 

“s” ile “ş” harflerini de sevmiyorum. Korkuyorum. Yılana benziyorlar. 

Bir tembel adam varmış. 

Evde yatıyormuş. Sigara içecekmiş. Masadan çakmağını almaya canı istemiyormuş. 

Demiş ki; “şu evin çatısı tutuşsa, aşağıya bir ateş düşse de sigaramı yaksam.” 

Adam tıpkı ben! 

Düşünmeyen tek canlı varlıklar tembellerdir. 

Ben yinede bazen düşünürüm. 

Düşündüğümü tembellikten kimseye söylemem. 

Diyorum ki. 

Yemek yemek için, su içmek için yataktan kalkmasak. Birileri evin içine çeşitli musluklar taksa.(Ben takmam) Bu musluklardan her çeşit yemek ve içecek aksa.(Gerçi evdeki musluklardan da sağlıklı bir su akmıyor ya!) 

Ayran musluğu. 

Çorba musluğu. 

Kebap musluğu. 

Baklava musluğu. 

Kuru fasulye musluğu. 

Pilav musluğu. 

Doldur doldur ye! Ne güzel hayat! 

Offffff! Offff! Acıktım yahu! Yok mu ekmek arası bir şeyler. Bütün bir tavukla, bir tabak salata da olabilir. Hadi bir sürahide ayran alıverin, oldu olacak. 

Yarım tepside baklavaya itiraz etmem yemin olsun. 

Ohaaaaa! 

Deme çocuğum. 

Ayıp! Ayıp! 

Bir kahveye taşısalar beni. 

El arabası bile olur. 

Ben gidemem. 

Bir çay istese birisi benim adıma. Konuşup çenemi yoramam. 

Dese; 

“Kahveciiii! Tosunuma bir çayyyy! Üç topaklı ve demli olsun. Hem de veresiye olsun.” 

Bayılırım. 

Tam yirmi bardak içebilirim. Eğer birisi ağzıma tutarsa. 

Borçlanmayı severim. Borcu sevmem. Nasıl oldu bu ya? Bu iki cümle birbiriyle kapışabilir. 

Taksitle ya da veresiye, Dünya’yı satsınlar alırım. 

Fiyatı önemli değil. 

Eski borçları ödemem. 

Yeni borçları eskitirim. 

Borç yiğidin kamçısı demişler. 

Günü gelince sırtımda şaklamasın diye, tembelliğimden de taviz vermem. 

“İşin kolayını tembele sor” demişler. 

“Sorun size her işin kolayını tarif edeyim.” Diyemem. “Elimi kolumu oynatmam, çenemi yoramam.” 

Paranın ucunu gösterin, yeter ki. 

Konuşacak bir adam bulurum. 

Parmaklarım yoruldu, bilgisayarın klavyesine dokunmaktan. 

Gözle yazan klavye icat edeceğim. 

Yok ben, icat micat yapmam, yapamam. 

Benim tembellik yeminime ters düşer. 

Hem benim uğraşmama gerek yok zaten. 

Patates soyan makine var. 

Sarma makinesi var. 

Ayran makinesi var. 

Her çeşit makine var. 

Önemli olan makinenin içine malzemeyi koyup düğmesine basmak. 

İşte bu işler bana uymuyor. 

Malzemeyi koyamam, düğmeye de basamam. 

Ben istiyorum ki, birileri elbise giydirme çıkarma makinesi yapsın. 

Elbise giymek ve çıkarmak çok zor geliyor bana. 

Ayakları kaldır indir. Pantolon giy. 

Durmadan kolları indir kaldır. Gömlek ceket giy. 

Ayakkabı giy, bağlarını bağla. 

Olur mu ya! 

İnsan yoruluyor kardeşim! 

Tembellik karizmasına ve yeminine ters bu işler. 

Geçmişte beni duman ettiler. 

Yinede çok iyi bir yaşantım var. 

Biz tembeller, çalışanlarda daha iyi yaşıyoruz. Bu sözümü kimse duymasın. Aramızda kalsın. 

Benim yerime, kardeşim ders çalışmalıydı. 

Benim yerime, amcamın oğlu sınava girmeliydi. 

Benim yerime, dayımın oğlu ehliyet almalıydı. 

Yapmadılar nankörler. 

Çalıştılar, çalıştılar. 

Kendilerinin adına yaptılar her işi. 

Adam oldular. 

Beni ortada bıraktılar. 

Alo birisi şu elimdeki telefonu açıp kulağıma dayasın. 

Biriside benim adıma konuşsun. 

Yormayın beni. 

Böyle bir insan var mı acaba? 

Böyle insanlar çok mudur acaba? 

Vardır vardır! 

Hem de çoktur. 

Bakın çevrenize göreceksiniz. 

O asalakları göreceksiniz. 

Küçüklü büyüklü, bir sürü göreceksiniz hem de. 

Yanı başınızda bile onlardan çok var. 

Hepte başköşelerde oturmak isterler. 

Muhteremdirler. 

Güzel konuşurlar. 

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..