Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Tembelliğe övgü değil yergi yakışır.

Tembelliğe övgü değil yergi yakışır.
 

Milliyet


"Hayatta en imrenilen, en kolay alışabilen; olmayan olmayanları da bazen çok kızdıran, bazen de kıskandıran şey nedir?" diye sorsalar; yanıtım hiç çekinmeden "Tembellik"tir olur. Ne kadar kolay, ne kadar tatlıdır, oturduğu yerden insanlara iş buyurmak ve yaptırmak. Buyurmak ve buyurulmak eylemi eğer sevgi ya da görev olduğun için yapılıyorsa sorun olmaz. Doğal olarak insanlar arasında var olan eşitsizliklerden değişik biri ile daha tanışmış oluyoruz. "Tembellik ve Çalışkanlık".

Adına "Enerji" dediğimiz ateşleme sistemi farklı olanlara yakıştırılan bir niteliktir. "Tembellik-Çalışkanlık" . Şimdiye kadar hiç kimsenin üzerinde durmadığı, durmaya pek heveslenmediği bir eşitsizlik örneğidir.

Kişilerin farklı enerjilere sahip olması hayatta da kendisini gösterir. Kimileri en tehlikeli sporları korkmadan, çekinmeden yapacak enerjiye sahiptir. Kimileri ise evinde televizyonu dahi açtıracak birini arayacak kadar enerjiden yoksundurlar.

Teknolojik gelişmelere de nedense hep enerji fakiri insanlara hayatı kolaylaştırmak için düşünülmüştür. Yani bir tür tembelliği teşvik ve mükafatlandırmak için birbirleriyle yarışır teknoloji. Geçtiğimiz gün bir arkadaşımla konuşurken dikkatimi çeken olayı anlattım ona. Ayaklarımı uzatmış koltuğumda oturuyorum. Elimin altında, her an düğmesini veya tuşuna dokunmamı bekleyen yedi adet kumanda aleti; iki telefon, bir televizyon, radyo, video, DVD ve klimadan oluşan kumanda cihazı. Eskiden bir yere telefon edeceksek ya aklımızı ya da telefon defterini kullanırdık. Şimdi ikisine de gerek kalmadı; otomatik tuşa bastınız mı istediğiniz kişi karşınızda. Ne güzel değil mi? İyi ama insana kendi telefon numarasını sorduklarında deftere bakmak zorunda kalmasına ne demeli?

Unutkanlık mı? Teknolojik gelişme mi? Yoksa "Tembellik" mi? Ya da bir tür " Tembelliğe övgü" mü?

Tembelliğin övgüsünü ya da tanımlamasını yaparken, insanlar arasındaki anlamşmazlıklardan biri olan, başkalarının ererjisini kendi adına kullanıp kullanmama sorunu gözardı ediyorduk. Başka bir insanın enerjisini, kendisi adına ve kendi isteği doğurultusunda kullanmak; aynı zamanda onun zamanını, yani yaşamıın bir bölümünü kendi isteği dışında o insanın elinden alıp, kendisi için kullanmak değil midir? Yani istemediği halde bir insanın zamanını çalmak değil midir?

Bazen söyleniriz; Dışardan söylemek kolay, şu işi şöyle, bu işi böyle yapalım" diye. Diyenin genellikle yüzüne karşı demeyiz ya da diyemeyiz ama sonra hemen başlarız sesimizi yükseltmeye, kendi kendimize; kolaysa gel kendin yap, her önüne gelen kendine göre emirler veriyor diye söyleniriz. Ama yakınmamız aynı hatayı bizim de yapmamızı engellemiştir hiçbir zaman. Çoğu kez farkına bile varmadan, sözümüzü dinlemek zorunda olanlara aynı şeyleri söyleriz.

Bunun en güzel örneğini de; Vaktiyle Fransız hükümetinden biri Napolyon Bonapart'ı bir muharebe sırasında
eleştiriye kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek; Önce şurasını almalıydınız, sonra burdan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler yürütünce Napolyon evet, onlar parmakla alınabilseydi dediğiniz gibi yapardım. Demesi olayın gerçekten önemli olduğunu vurgular.

Diğer tarafa baktığımızda " selam verdik borçlu çıktık" deyimini ise, gördüğü, karşılaştığı herkesten birşeyler istemeyi adet haline getirmiş insanlar için söylenmiş olduğunu görürüz. İnsanoğlu kendisi için herşeyi isterken, sakın yanlışlık yapıp sizde ondan bir şeyler yapmasını istemeyin. "İnşallah, maşallah" la atlatıverirler sizi. Onlar kendi enerjilerini kimse için harcamadan, başkalarının enerjilerini kendileri için kullanmaya balıyırlar. Tanrı onları böyle yaratmıştır.

Aslında bütün olay, kimin, kimin enerjisini daha çok kullanıp tembelliklerini sürdüreceği ya da kullanılacak "enerji" karşısında nelerin sağlanabileceğidir. Oysa enerji, insan mutluluğunun kilit taşıdır. Üzgünlük, karamsarlık ve beğenmemezlik bir tür tembellik olup enerji istemediği halde; sevinç, neşe gülümseme, kahkaha büyük ister, yani "tembellikle" bağdaşmaz bunlar.

Sonuçta tembelliğe övgü değil yergi yakışır ancak.

KESKİN KALEM...

 
Toplam blog
: 13
: 5499
Kayıt tarihi
: 02.02.09
 
 

Üniversite mezunuyum. Lojistik firmasında yönetici olarak çalışıyorum. Yaşam yolunun yarısını sağlık..