Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '07

 
Kategori
Kültürler
 

Temel Hak ve Özgürlükler -1-

Temel Hak ve Özgürlükler -1-
 

Savaşa savaşa, artık yüzündeki çizgileri yorgunluğundan iyice derinleşmiş ve içindeki çocukluğunu, gençliğini artık sadece anı olarak değerlendirme kolaylığına kaçma bıkkınlığına ulaşmış kadın, uzun uzun aynada kendisine baktı. “Artık pek fazla zamanım kalmadı” diye düşündü. Yaşadıkları geliyordu aklına. Aynada, sicim gibi akan gözyaşlarının oluşturduğu nehirlerde akıp giden o kadar yaşanmamışlar vardı ki. Hepsi akıp giden gözyaşlarının, içinde açığa çıkmayı bekleyen, ama bir türlü yaşarken erişemediği, tadamadığı insan olmanın, gururunu rahatlığını göremediği duygular, isyanların ve duyarlılığının gücünün yetmediği, gözyaşlarıydı bunlar.

Yaşadığı toplumda sevmenin, kendi yaşadığı dönemlerde suç bile sayıldığı, bir erkek arkadaşı bile olmadan genç yaşta evlendirildiği, çocuk doğurduktan sonra bile hiçbir zaman kendisinin insan yerine koyulmadan yaşadığı günlerin ızdırabı kapladı bedenini.

Tekrar kendisine baktı aynada. Doğru dürüst cinselliğini de yaşamamıştı. Kocasından, alkol yüzünden boşanmak zorunda kalmıştı. Dul diye isimlendirilmişti. Artık herkesin gözü kendisindeydi. Salyalarını sağa sola akıtıp, peşinden gelen, kapısına dayanan, dişleri sararmış çirkin insanlar geldi aklına. TV dizilerinde, iyice bilenen ev hanımlarının, apartman girişlerini gözetlediği, kendi kocasına sahip çıkamadığı ve bol bol dedikodu yaptıkları bir ortamdı. Neler çektirmişlerdi. Dul olarak isimlendirilmişti ya. Erkeklere göre hazır bir lokmaydı artık. Geceleri nasıl yalnız yatıyordu ki, bir erkeğe ihtiyacı olmadan. Kendi isteği olmadan kendisini korumaya çalışan iyi niyetlileri de tanıdıkça, birazcık daha utandı insanlığından. Ne kadar da güç bir şeydi böylesine bir yaşam.

Çalıştığı iş yerleri de farklı değildi. Kendi kendine artık bir kalkan oluşturmuştu. Bütün erkekler ve kadınlar aynı diye kalıplamıştı artık. Herkes aynı düşüncede olmayabilirdi. “Ama ben böyle yaşadım” diye düşündü. Boşandığı kocası da bir türlü peşini bırakmıyordu. Bir iki kez sokakta sıkıştırıp dövmüştü. Kimseler yardım etmemişti. Herkes “namus meselesi” diyordu. Boşandığı kocası, ikinci sefer bıçak çekmiş ve herkesin önünde bir de tehdit etmişti. Karakola başvurduğunda, bir de nasihat dinlemek zorunda kalmıştı. Eski kocası, emniyette, kendisi için, ……pu demişti. “Ben bıraksam neler yapacağını biliyorum” diye de kendisini savunmuştu. Bir arkadaşından duymuştu. Mahkemede böyle bir olayın cezası oldukça düşükmüş. Bu yüzden davasını geri almak zorunda kaldı. Kendi kendine “demek ki” dedi, “dulsan, kocandan boşanmış bile olsan, dayak yemiş bile olsan, aynaya bakıp bakıp ağlayacaksın”.

Sonra aklına “Acaba; gelişmiş ülkelerde bu durumlar nasıl?” diye bir soru takıldı.

Haklıyla haksızın yer değiştirdiği bir düzende yaşamanın zorluğunu, belki gençler pek bilemez diye düşündü. Kimsenin kimseden yaptığı bir hata nedeniyle özür dilemeden, kayıtsız yaşamlarına sinirlendiğini hissetti. Daha birkaç gün öncesine kadar, küçük bir tartışma yüzünden denize atılıp öldürülen insanların, Dilara’nın dramı, küçük çocuğun ayağının kopuşu geldi aklına. Yüzündeki derin çizgilere, bir yenisini daha ekliyordu. Yaşamı bu kadar zorlaştırmanın kime ne yararı vardı ki. Hukukun yokluğunda, polislerimizin üstün çabaları da silinip gidiyordu. Diğer tarafta, yapılan her eylemi istismar etmeye alışmış, belki de kasıtlı olarak sahneye sürülen provakatörleri ve provakasyonları içi kan ağlayarak seyretmek zorunda kalmıştı. Doğu illerimizde ve malum parti belediye başkanlarının ayırımcı açıklamaları sonunda da küçük miktarlardaki verilecek cezaları düşündükçe, bayram namazlarında şehitliğe giden annelerin ızdırapları, kendi akıttığı gözyaşlarıyla birlikte koca bir nehire dönüşmüştü. Hukuk için söylenmiş “Adalet Mülkün Temeldir” sözü de, çoktan akıntıya kapılmıştı.

Sonra aklına “ Acaba gelişmiş ülkelerde bu durumlar nasıl” diye bir soru takıldı.

Devam edecek.

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..