Temel lise adı altında dershanecilik

1 Eylül 2015’ten itibaren dershaneler kapatılacak.

Dershanelerin kapatılmasıyla birlikte temel lise adı altında faaliyet gösterecek okullar içerikte aynı şeyi yapacaklar. Bir yandan ortaöğretim programını daha sadeleştirilmiş şekilde uygularken bir yandan da öğrencileri üniversite sınavına hazırlayacaklar.

Normal okullarda haftada 40 saat ders olmasına karşın temel liselerde haftalık ders saatinin 25 saat olmasının planlanması 12. Sınıf öğrencilerinin bu liselere kayıt yaptırmaya yönelmesine neden oluyor.

Öğleye kadar okul müfredatının uygulanması, öğleden sonra da sınava hazırlık programının devreye girecek olması öğrencilere cazip geliyor. Haksız da sayılmazlar. Çünkü son sınıfa gelen ve üniversiteye hazırlanan öğrenciler okuldaki ders, sınav, proje ödevleri yükünü çekmek istemiyorlar.

Önümüzdeki yıl 11. sınıfa gidecek kızım, okulda aldığı eğitimin sınavı kazanmasında tek başına yetersizliğinden dolayı önümüzdeki yıl bu liselerden birine gitmek istiyor. Bunun maliyeti min.10 bin lira. Rakam 20 binlere kadar çıkıyor. Bu yönelimle sınavlara hazırlanıp iyi bir devlet lisesine girmeye çalışmanın da bir esprisi kalmıyor.

Özel okulların da oluşan yeni rekabet ortamında dershane mantığıyla çalışmaya başladığını biliyoruz. Böylece eğitimde özelleşmenin yolu da giderek açılmış oluyor.

Kızımın girebilmek için 3 yıl SBS işkencesini çektiği okulu şimdilerde boşalmaya namzet. Tüm 12’ler çaresizce kaçışta. Öğrenci ve velilerde belirsizlikten doğan panik hali hakim.

Öğrencilerin temel liselere yönelmesi durumunda pek çok okulda branş öğretmenleri norm kadro fazlası olacak. Bu da başka sorunları gündeme getirecek.

AKP'nin cemaat kavgasını bahane ederek attığı bu adım sistemdeki herkes için tam bir mağduriyet yaratacak. Ülkenin bir anonim şirket gibi yönetilmesi gerektiğini savunan iktidarın cepten para yiyen milli eğitimin kapısına kilit vurmasına az kaldı.