Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '16

 
Kategori
Yapı / İnşaat
 

Temelsiz bina olmaz

Temelsiz bina olmaz
 

Temel Çeşitleri


Bir insanın cahil olması, sorunları nedeni ile kafasının karışık olması, akıl sağlığı ile ilgili sorunlar yaşıyor olması söyledikleri ile davranışları insani açıdan makul ve kabul edilebilir şeylerdir. Biz buna mühendislikte kabul edilebilir hata payı deriz ama bu sapmanın ölçütü, mertebesi binlerin onbinlerin biri cıvarındadır. Çünkü boyutlandırma konusundaki ön görülerde hesapların kriterleri özel girdi normları, bu oranlar dikkate alınarak güvenli tarafta kalacak şekilde belirlenir. MB alanında amatör bir yazarım. Kendimce okuduklarım, okuyucularım, ilkelerim, ideolojim, sınırlarım var. Ancak zaman zaman ilgimi çeken farklı yazıları da okuyorum.

Geçenlerde bir okuma taraması yaparken kendisine Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge diyen Necdet Gürçiftçi beyin “Depreme karşı temelsiz bina kuramım”adlı yazısına rastladım ve okudum. Ben gülmedim ama üzüldüm. Çok okumadığım ama bazen ilginç başlıklı yazılarını okuduğum bir bloggerın böyle bir yazı ile okuyucuların karşısına çıkmış olması beni şaşkınlığa itti. Necdet bey ya kendini çok zeki sanıyor ya da MB alanı dahi olsa bu konu ile ilgili yetkin okuyucu olmadığını düşünüyor. Bu sadece niyet okuması ama kesin olan bir şey var ki yazdıklarını bizim köylü usta veya kalfalar okusa, okuduklarına kıs kıs gülerlerdi. Meslek liselerinin inşaat bölümü, meslek yüksek okullarının öğrencisinin bu konudaki tavrından hiç bahsetmiyorum bile. Neyse efendim, iddia ve kuram sahibine aittir. (Eğer kuram niteliği taşıyorsa)

Öncelikle; kuram nedir? Kuram; bir bilim ya da sanatla ilgili ya da herhangi bir sorunu ilgilendiren ve uygulanmadıkça gerçekleşip gerçekleşemeyeceği, doğru olup olmadığı bilinemeyen düşünülerin, ilkelerin topu, gözleme dayanan sanı, soyut bilgidir. Genel anlamda, kuram, bir düşüncenin genel, soyut ve rasyonel olmasıdır.

Deprem ve diğer mühendislik kavramlarını, anlaşılabilir olan bilgileri paylaşacağım; depremin yapılar üzerindeki etkisi ve yaptığı hasar derecesi şu etmenlere bağlıdır:

1-Depremin enerjisi, manyetüdü, ivmesi.

2- Odak noktasının ya da episantr'ın (merkez üs) yapının bulunduğu yere uzaklığı.

3- Depremin odak noktası ile deprem bölgesi arasındaki yer (zemin) katmanlarının nitelikleri.

4-Depremin şiddeti. Bu kavram depremin belli bir bölgedeki algılanış ve görünüş biçimi olup yukarıdaki 3 etmene çok sıkı biçimde bağlıdır.

5- Yapının üzerine oturduğu zeminin niteliği (kayalık ve sert zeminler, yumuşak zeminlere oranla daha güvenlidir.)

6- Yapının biçimi, statik taşıyıcı sistemi, yapının yüksekliği, kat sayısı, yığma ya da karkas oluşu, betonarme, ahşap ya da çelik yapı oluşu, temellerin ve statik sistemin rijit ya da esnek oluşu, yapısal ayrıntıları (konstrüktif detayları) gibi etmenler yani yapının kendisi kendi üzerine gelecek deprem kuvvetlerinin az veya çok olmasında etkilidir.

Necdet beyin kuramını irdelersek eğer 1- Depremde binaları yıkan şey deprem değil binaların temellerinin toprak içinde olması yani toprak ile bütünleşmesidir (temel toprak bütünleşik değildir) ki bu durum hem temeli ve dolayısıyla temel üzerine yapışık binayı yaralar (mühendislikte yaralama diye bir kavram yoktur, hafif, orta, ağır hasar vardır)  hem de depremin toprak altındaki titreşimlerinin yapının tepesine kadar ve artan genişlikte (artan genişlikte ifadesi uydurmadır, deprem, Yerküre içerisinde bir noktada ortaya çıkan ani değişiklikten dolayı dalgaların yer katmanlarını aşarak, yerkabuğu yüzeyine varması ve yapıyı sarsmasıdır.) ve güçte yayıp büyük olasılıkla önce minarelerde olduğu gibi yapının üstünün yıkılmasına neden olur. (Yapının temeli deprem dalgasını önleyecek güçte, mukavemette olmazsa önce temel hasar görerek, kırılır ve yapı temelin kırıldığı hareket ettiği yöne doğru yıkılır, bu konuda eğitimi olmayan veya algısı gelişmemişler sadece yapının temel üstü hareketini görür, ona göre değerlendirme yaparlar.)

2- Geniş alanlı cisimler dar alanlı cisimlere göre daha zor devrilirler.

(Kuramın bu maddesi genel fizik kuralları açısından çok sağlam ve doğru ama yapım tekniği ve inşaat uygulamaları ile hiçbir korelasyonu yok, ileriki satırlarda açıklayacağım, moment kolu bina ise depremin yıkılma merkezi, rijitlik noktası, yani dönme noktası temeldir.)

Yani bu kuram bu yüzden binayı hem topraktan (zemin demek istenmiş) kurtarma hem de binayı geniş yüzey üzerine koymak amacı taşır. Yapılan binanın emniyeti için bina temeli zeminle hesap kuralları açısından daha fazla ilişkilendirilir. Burada ters mantık işletilmiş. Binayı geniş yüzeye koymak mantıklı gelebilir ama yüksekliği ve yapı boyutu dikkate alındığında çok pahalı bir uygulama olur.

Felsefe, Amerika, Avrupa, icat, utanma, mucit söylemli paragrafını geçiyorum. Yaşım bu kadar mugalatayı kaldıracak düzeyde değil.

Temelsiz iki bina türündeki tanımlanan temel çeşidi zemin mühendisliğinde çok yoğun kullanılan radye temeldir.

Binalar birbirine yan yana yapılmaz birbirlerine de destek olmazlar. Zemindeki farklı oturmalar nedeni ile binaların max. Cephe genişliği 30 mt. olarak uygulanır. Hem deprem esnasında binalar yıkılırken birbirine zarar verdiği deneysel olarak kanıtlanmıştır. Bunlar inşaat mühendisliğinin en temel vaz geçilmez kuralıdır.

Böyle bir yapı düzeninde deprem yalnızca toprağı sallayacak ve toprağın üstündeki yapıya zarar veremeyecektir diye düşünüyorum. (Bu cümle tüm söylenilenleri bir tarafa atıp tek başına yazıya kuramın amacına muhalefet ediyor, deprem zemine etkisiyle zeminle ilişkisi olmayan yapıyı boyutları orantısız bir karton kutusu gibi devirecektir. Geometrik taban alanını genişleterek depremden kaçılamaz. Neyse; sorun şu, eğitim alınmayan bir alanda bilinçsiz bir şekilde ahkam kesilmiş, mesnetlerin, savın, (iddia sahibinin deyimiyle kuramın) bütünü ile içi bomboş ham iddialar, dolayısı ile yanıt vermemem gerekir aslında ancak mühendislik yeminimle ilişkili olduğundan konuyu ciddiye almak zorundayım.

Kısaca,  inşaat mühendisliği ile ilgili temel yapılarına ait hap bilgiler paylaşmak istiyorum; İnşaat Mühendisliğinde temel nedir? Yapının yüklerini, güvenli bir şekilde zemine aktaran yapı elemanıdır. Temeller, düşey taşıyıcılardan ( kolon, perde, çekirdek taşıyıcı duvar vb.) aldıkları yükleri daha geniş bir alana yayarlar. Betonarme temeller, sadece betonarme değil, çelik, ahşap gibi yapıların da temelleri olarak kullanılır. Temel Çeşitleri Nelerdir? Temeller, yükün büyüklüğüne, yükün geldiği düşey taşıyıcıya, zemin türüne ve taşıma gücüne bağlı olarak çeşitli şekillerde yapılabilir.

Yüzeysel Temeller; Yapı yükünün, zemin yüzeyine yakın bir yerde güvenle taşınabildiği zeminlerde uygulanır. Kuru ve sulu zeminlerde uygulanabilir. Temel, kesinlikle zemin yüzeyine oturtulmamalı, mutlaka don seviyesi altına inilmelidir. Yüzeysel temelleri, kendi içinde duvar altı temeli, tekil temel, sürekli temel ve radye temel olmak üzere dört gruba ayırabiliriz.

1. Duvar Altı Temeli: Kagir temel, beton temel, betonarme temel gibi türleri vardır.

2. Tekil Temeller: Her kolonun altına ayrı ayrı yapılan temellerdir. Münferit veya ayak temel de denir. Orta sertlikte zeminlerde ve bina ağırlığının daha az olduğu koşullarda uygulanabilir. Tekil temeller zemine, genelde kare veya dikdörtgen, nadir de olsa daire veya çokgen tabanlı sömeller ile oturtulurlar. Olumlu Yanları:Ekonomik olması, Yapım kolaylığı,Statik çalışma biçiminin net olması

3.Sürekli Temeller: Sürekli temeller, şerit temel veya mütemadi temel olarak da adlandırılır. Kendi içerisinde bir doğrultuda sürekli temel ve iki doğrultuda sürekli temel olmak üzere iki gruba ayrılır. Bir doğrultuda sürekli temel yine kendi içinde iki kolon temeli (yukarıda bahsettiğim) ve ikiden fazla kolonlu sürekli temel olarak gruplandırılır.

Zeminin sağlam olduğu basit yığma binalarda, temel duvarları ya doğrudan temel tabanına ya da temel zemini üzerinde dökülen betonarme duvar altı sömeli ya da taştan yapılan taş sömeli üzerine oturur. Temel zeminin daha zayıf ve bina yükünün daha fazla olduğu yapılarda ise taşıyıcı temel duvarlarının altına, iskelet-karkas yapılarda da kolonların altına, kolon en kesitleri boyunca devam eden betonarme sürekli sömeller yapılır. Bu sömeller plak, kiriş ya da tablalı kiriş şeklinde inşa edilebilir.

4. Radye Temeller: Radye jeneral olarak da bilinir. Dolma zeminlerde, emniyet gerilmesinin düşük olduğu ya da fazla sıkışabilen zeminlerde, kolonların birbirine çok yakın olduğu durumlarda radye temel uygulanır. Bina zemini tamamen örten ve tersine çalışan bir döşeme üzerine oturtulur.

Derin Temeller; Zeminin sağlam tabakası çok derinde ise, yapı yüklerini bu tabakalara aktarabilmek için derin temeller kullanılır. Derin temeller, zemin içerisinde kullanılabilir hacimler oluşturabilme avantajına da sahiptir.

Mühendislik insanlıkla birlikte başlar, ilk insanda inşaat mühendisi idi, kendine soğuktan barınmak için kulübe yapmıştı. Ama 18. ve 19. Yüz yılda sanayi devrimi ile birlikte dünyada uzmanlaşma (Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse, mütehassıs, kompetan, bilirkişi, belli konularda üstün bilgisi, uzbilimi olan kişi.) diye bir kavram ortaya çıktı. Ve az gelişmiş Ülkenin yöneticileri ve insanları bu kavramı anlayamadı herkes önünde gördüğü inşai faaliyetlerin kendisinin de yapabileceği kanısına, yargısına vardı. Kuyumcusundan, marketçisine, imamından büfecisine (bu liste çok uzatılabilir, körfez depremi dahil diğer tüm depremlerde afetin büyüklüğünü bu insanların yaptığı yapılar oluşturdu) herkes kendisine inşaat yapmayı hak gördü hatta kimileri mühendislik adına kuramlar bile geliştirdi. (zahmet edilip google’da bir tarama yapılsaydı söylenilenlerin anlamsız ve komikliğine varabilirdi.) yapının oturduğu geometrik taban alanını artırarak yapının toprakla bağlantısı kesilerek, devrilmeyi (sadece tek doğrultuda çalışan duvarlarda olur, ör. İstinat duvarı vb.) önleyerek ve hatta deprem yüklerini güvenle karşılayacağını iddia etti.

Ne demiştik, mühendislik doğadaki malzemeyi insanlık yararına rantabl bir şekilde örgütleyen meslek disiplinidir. Ve bir yapı veya eser üretilirken o ürünün mühendislik eseri olabilmesi için 4 kriteri taşması gerekir, o yapı; 1-Sağlam, güvenli, 2-Ekonomik, 3-Estetik, 4-Fonksiyonel (amaca uygunluk) olmalıdır.  Bu 4 koşulu optimal olarak çözen ve ortaya koyan eser bilimsel normlara uygun mühendislik eseridir. Rizeli köylülerim de inşaat yapıyor ama ya güvensiz, ya ekonomik değil ya estetik değil, güzel değil ya da fonksiyonel değildir. Aslında mühendisliğin bu bilindik nitelikleri ve görevleri dışında en önemli evrensel görevi de insanlığı insanlık yararına örgütlemektir.  Kendi söylemine göre Bilge Necdet Gürçiftçi beyin kuramı hiçbir mühendislik kriteri taşımıyor özellikle ilk iki maddeye muhalefet ediyor; kuram bu hali ile asla güvenli değil, temel yapmanın amacı binayı güvenli bir şekilde taşıyacak yapı elemanı boyutlandırarak zeminle ilişkilendirmektir, ekonomik değildir temel alanını artırmak ve temel kotunu zemin üzerine oturtmak daha büyük boyutta temel boyutlandırılmasına ve dolayısı ile yapılmasına neden olacaktır.

Son tahlilde tekrar vurguluyorum bu yazıyı etmiş olduğum mühendislik yeminim “Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim.” gereği ve olgun bir bireyin sorumluluk bilinci ile yazıyorum. Mühendislikle diğer birkaç disiplini karşılaştırırsak eğer, avukat mesleğini yanlış ve yetersiz yaparsa, yaşadığı Ülkede ölüm cezası varsa savunduğu müvekkilinin ölümüne yoksa hapse atılmasına neden olabilir, doktor yaptığı hatadan dolayı hastasını öldürebilir veya sakat bırakabilir. Ama mühendisin hatası ile içerisinde binlerce insan yaşayan yapıların çökmesi sonucu toplu ölümlere neden olabilir. Kendilerinden eğitim aldığım zemin mekaniğinin duayenleri sayın hocam Prof.Dr. Akın Önalp ile sayın hocam Prof.Dr. Bayram Ali Uzuner'i bu vesile ile minnetle anmak isterim. 

Bu yazı ile Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın “Dünyayı Güneş aydınlatmıyor, gündüz ışınları aydınlatıyor” teoremini hatırladım (o konuda da bir blog yazmıştım), lütfen herkes özellikle mühendislik ve bilimle ilgili yazılarda uzmanlaştığı alanda yazsın, yok ben yazacağım diyorsa da, yazan kendine bilge dese dahi mesnetleri sağlam olsun. Kaldıramayacağımız, regüle edemeyeceğimiz, kapasitemizi, sığamızı, istiap haddimizi aşacak kadar yeter sayıda dumana konuşan bir sürü kişi var zaten bu memlekette!

Nizamettin Biber

Uzman İnşaat Mühendisi

Oda Sicil No; 38857

Diploma No ; 88 CAAA-44

Uzman Belge No; 6519

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..