Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Temizlik öcü olmuş haberimiz yok!

Temizlik öcü olmuş haberimiz yok!
 

Herkes evinin önünü süpürse temizlik sorunu kalmaz."

Böyle güzel bir sözle bu yazıya başlayayım dedim ama devamı pek öyle güzel, allı morlu filan değil maalesef.

Son bir kaç haftadır malum domuz gribi olayları nedeniyle temizliğe daha bir önem verir oldum. Zaten önem veriyorum, şimdi level atladım gibi. Kendimi Bizimkilerdeki Tijen Hanım gibi hissediyorum.

Özellikle şu bir kaç gün içinde gözlemlerin bayağı bir negatif. Sınav haftasında olduğum için her gün okula gidiyorum. Daha sonra ise sınav stresini atmak için bir yerlere gezmeye filan gidiyoruz arkadaşlarla. Vaktimin çoğu bugünlerde dışarıda geçtiği için bu temizlik hakkındaki titizliğimi dışarıda da gösteriyorum. Ama güzel ülkemin güzel insanları ile sanki İttifak - İtilaf devletleri gibi ayrılmışız. Tamamen zıtız. Neler mi oldu? Buyurun:

Geçtiğimiz Cuma günü okula gitmek için otobüs duraklarına doğru giderken her zaman geçtiğim köprüden geçiyordum. Hava pırıl pırıl. Rüzgâr filanda yok. Karşıdan bir adamla bir kadın geliyor. Adam elindeki pet su şişesinin köprünün korkuluğunun üstüne bıraktı. Hem de hiç umursamadan. Pişkin pişkin. Ben yanımdan geçerken adama inşallah düşüpte yerle öpüşürsün bakışı fırlattım; anladı mı bilmiyorum.

Otobüsteyim. Okula gidiyorum. İneceğim durağa da az kalmış. Şoför Allah ne verdiyse deyip gaza tecavüz edercesine basıyor. ÖHO olduğu için otobüs para alan muavinden çakmak istedi ve sigara yaktı. Sigara yakarken o hızda giden otobüsü dirseğiyle kontrol ediyordu bir de. Esmer olan ben herhalde bir geyşa kadar beyaz olmuşumdur. 2. pişkinimiz olan şoför bir elimde sigara bir elimde direksiyon umurumda mı dünya modunda pöfür pöfür içti. Durağa yakın olmasaydık görürdü o Hulk'a dönüşmemi.

Yer: Beyazıt Meydanı. Günlerden: Pazartesi. İstanbul Üniversitesi'nin dev kapısının önündeki banklarda bir çocukla annesi olarak tahmin ettiğim bir kadın oturuyor. Çocuk elindeki cips kutusunun içinden birer birer cipsleri alıp yere atıyor. Temizlik olayını geçtim nimet yahu o. Annesi olarak düşündüğüm kadında hiç bir şey demiyor. Çocuğun yanına gittim. Ve aramızda geçen konuşma:

- Onları yemeyecek misin sen? Neden yere atıyorsun?

- Olsun. Yemek istersem annem yenisini alır.

- Ya alamazsa?

- Alır. Bizim paramız var.

- Ama yaptığım yanlış.

- Annem hiç bir şey demiyor. Eğer yanlış olsaydı bana söylerdi. Sen ondan daha mı iyi bileceksin. (Burada bir de "hıh" dese tam olacak yani.)

Buna benzer bir konuşma geçti aramızda aşağı yukarı. Sonra annesi yanımıza geldi. Hemen bir kaplan edasıyla atlayıp dedim ki "Çocuğunuz yaptığının yanlış olduğunu düşünmüyormuş. Yanlış olsaydı annem derdi dedi bana. Yaptığının yanlış olduğunu söyleyeceğinizi umuyorum." Kadın ne dese beğenirsiniz? Sadece şunu söyledi. "Sana ne!" Evet, sadece sana ne dedi bana.

Hiç bir şey demedim. Giderken de eğer bunu evde yapmış olsaydı hemen uyarırdınız. Dışarıda ki dünyada babanızın malı zaten di mi dedim ve gururumu da yanıma alıp gittim. (Şimdi düşündüm de keşke 2. çoğul şahıs yerine 2. tekil şahıs kullansaydım. Sana ne dedi yahu.)

Sonlar assolistlere aittir

Sonuncu olayda tramvay durağında meydana geldi. Biliyorsunuz artık İstanbul'un merkezi yerlerinde sigara söndürme aparatları var. Üstünde bilgilendirici hiç bir şey yazmayan bir aparata ilk olarak denk geldiğim için 7 bilinmeyenli denklem görmüş gibi olmuştum ilk. Bildiğin direk. Üst kısmı biraz açık o kadar.

Tramvay durağının hemen yanında işte bu bahsettiğim aparatlardan var. Orta yaşlı bir adam sigarasını büyük bir keyifle içine çekip kendini zehirliyor. (Benim tabirim. ) Sigarası bitti izmariti o aparata sokup (Açıklayıcı yazıda var üstünde hem bunun ) söndüreceğine sigarayı fırlatıp attı. Sönmeyen izmarit o sıradan yoldan geçen genç bir kızın koluna gelmesin mi? Kız bir bağırdı bu ne diye. Adam oralı değil. Olayın farkında ise hiç değil. Kız gitti yanına sen napıyorsun be adam. Hanzo musun, kıro musun, öküz müsün, kolumu yaktın be sözleriyle çıkan tartışma kızın cadalozluğuyla (iyi manada) kısa sürede büyük bir olaya döndü. Aparattan da konuşmayı ihmal etmedi kız. İçimden aferin dedim. Kızın fendi adamı yendi. Almıştır dersini artık.

Son bir kaç günde bunlar oldu işte. Enteresan bir millete sahibiz. İyi yönleri de çok, kötü yönleri de. Kim bilir bir kaç gün sonra o aparatı da trafik levhalarını söküp sattıkları gibi çıkartıp satarlar mı acaba? Sahi kaç para eder acaba?

Tramvayın içinde tüküren adamı ise hiç yazmayacağım. O başlı başına bir tez konusuydu çünkü.

 
Toplam blog
: 50
: 2353
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisiyim. Yazılarımla, paylaşımlarım..