Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '12

 
Kategori
Futbol
 

Tencere dibin kara

Yöneticilik sadece iyi bir idare değil aynı zamanda liderlik ister; liderlik de kontrol.

Liderin ağızdan çıkan her söz cimri bir sarrafın hassas kantarından çıkmalı, o sözün sadece muhatabı değil, onu işiten herkes tarafından nasıl algılanacağı düşünülmelidir. Konuşma sonunda dosttan sevgi, düşmandan saygı kazanılmalıdır. Bunlar iyi bir liderliğin olmazsa olmazıdır.  

Biz bir avuç futbolsever, Telegol zihniyetinden kaçmaya çalışırken bu yaklaşım azılı bir virüs gibi bu güzel oyunun her alanını sarıyor; gazeteleri, yöneticilerin açıklamalarını ve nihayetinde taraftarları.

Fenerbahçe ve Galatasaray’ın son birkaç gündür girdikleri “tencere dibin kara” çekişmesinin tek amacı camialarına şirin görünmek ama bu, pire için yorgan yakmaktan farksız. Allah aşkına bunca açıklama, emek, mesaiden sonra bir kişinin dahi fikrinde değişiklik oldu mu? Veya bu üslupla olabilir mi? Bu kadar hengâme ve infial kişilerin içindeki düşmanlığı körüklemekten başka ne işe yaradı?

Aziz Yıldırım’ı çok iyi anlıyorum. Yaşadıklarını ve çektiklerini gözümüzde ne kadar büyütsek az. Fakat onun Cumartesi günü yaptığı konuşma çok farklı yollarla ve görece sakin bir ses tonuyla yapılabilirdi; başta kâğıttan okunmadan sonra da anlamından hiç bir şey kaybetmeden.

Ha keza Galatasaray. “O zatı muhatap” almıyoruz gibi çocuksu ifadeler, sonra “camiaların yıpranmaması için konu kapanmıştır” gibi çelişkili açıklamalarla varılmak istenen nokta nedir?

Tüm bu açıklamalardan sonra kulübü ile gurur duyan veya bu açıklamalardan yola çıkarak rakibine siniri bir kat daha artan varsa hiç şüphesiz yanlış yoldadır. Zira bu zehir zemberek açıklamaları yapan kişiler yarın yan yana oturmaktan hiç çekinmeyecekleri gibi, gerekirse taraftar için hayat memat meselesi olan bu sözleri geri almaktan da hiç geri durmayacaklarıdır.

Bazen, bu tür açıklamaların da olumlu bir yanı olabilir diye düşünüyorum. Belki açıklanmalar yeterince seviyesizleşir ve gereksiz olursa kimse tarafından itibar edilmez diye.  Fakat bu aşamaya gelene kadar tüm değerlerimizi ve keyfimizi yitirmiş olma riskimiz de oldukça yüksek.

Kabul etmeliyiz ki kulüp yönetimlerinin amacı camialarını korumak ve savunmak. Fakat bunu karşı tarafa saldırarak veya onu aşağılayarak yapmak hiç de akıllıca bir yöntem değil.

Maalesef son yıllarda futbolumuz, yakıtı kısır çekişmeler olan bir motora benziyor ve bu motorla katettiğimiz yol bir arpa boyunu geçmiyor. Hal böyle olunca da yanımıza kırılan rekorlar değil kalpler hatıra olarak kalıyor.

Artık bu motorun yakıtını başarı ile değiştirmek ve birbirimizi laf yarışında değil sahada alt etmenin yollarını aramak zorundayız. Zaman bizi eninde sonunda bu noktaya götürecektir; ya bu durumu kabul ederek yaklaşımlarını değiştiren yönetimlerle ya da onları tarihin tozlu raflarına gömerek. Bunun süresi ise taraftarların hangi yaklaşıma prim vereceğine bağlı.

can.nizamoglu@gmail.com         

Twitter: _acn_   

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..