Tenis neden çok popüler

Tenis, müthiş bir spor. Hatta spordan öte ayrı bir büyüsü var. 'Saçmalama' demeyin, gerçekten var. Tenis yapanlar bilir, bu spor hayatın bütününe çok benzer. Cesaret, taktik, sabır, akıl, metanet gerektirir. Saygı ve tevazu... Son sayı alınmadan maç bitmez. Eğer öndeyken bu işin bittiğinini düşünürseniz vay halinize... Ben bir kaç kez 5-0 öndeyken set verdim. 

Bu sporda, şimdilik iki tane ayakkabı eskittim. Daha yeni üçüncüyü aldım. Kısacası orta seviyenin biraz üstündeyim. En azından beni eskiden çok rahat yenenlere karşı galibiyetler almaya başladım. Üçüncü yılı bitirdim. 

Şimdi gelelim tenisin neden ayrı bir büyüsü olduğuna. Bence tenis sporu, insan evriminin geçmiş izlerini taşıyor. Son beş bin yıllık insanlık tarihinde var olmak veya olmamakla ilgili ince çizgiyi göğüs güğüse yapılan savaşlar belirliyordu. Raketlerle yaptığımız vuruşlara bakacak olursak, adeta bir kılıç ustasının hareketlerine benziyor. 

Beş bin yıldan daha da öncelere gidecek olursak, o zamanda karşımıza avcılık çıkıyor. Var olmakla olmamak arasındaki ince çizgi, avcılık becerilerine dayalıydı. El deki bir taş veya sopayla hedeflere denk getirmek gerekirdi. 

Tenisin bir diğer felsefi yanı ise, asla bu sporu yeterince geliştirdim diyemememektir. Mutlaka geliştirilecek, öğrenecek bir şeyler vardır. 

Maç taktikleri açısından paylaşmak istediğim bir kaç konu var mesela; Toplara sert vuran oyuncalara çizgi gerisinde beklemek işe yarar mı? Vuruşları hızlandırmak için raket açmaktan başka neler yapılabilir. Ben artı 50 oynuyorum. Maçlarda aktifim, çabuk yorulmuyorum ama kendimi gereğinden fazla yoruyormuyum diye sorguluyorum. Acaba ağırlıklı vole ve kesme vuruşlarda mı yoğunlaşsam.

Tenis oynayan insanlar bence çok şanslılar. Herkese bol tenisli günler dilerim.