Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '16

 
Kategori
Eğitim
 

Teog veya Üniversite Sınavına Hazırlanma Teknikleri

Birçok aile için çocuklarının eğitimi  ailelerin en önemli problemi. Ailelerin çoğu çocuklarının ders çalışmamasından yakınır. Bazı ailelerin çocukları liseyi dahi, doğru dürüst bitiremezken başka bir azınlık grup  aile çocuklarının eğitimi meselesini sistematik olarak çözmüşler. Bu azınlıkta kalan aileler hobi veya iş olarak çocuklarının eğitimi konusunu seçmiş ve bu konuda  uzmanlaşmış. Bu uğurda ciddi mesai vermeleri gerektiğinin farkına varan aile çocuklarında var olan potansiyeli açığa çıkararak, adeta sihirli dokunuşlarla harikalar yaratıyorlar. Tabi doğal olarak bu konuda ciddi zaman harcamaları gerektiğinin bilincindeler. Çocuklarını tanıyorlar, yeteneklerini keşfediyorlar. Yönlendiriyorlar. Başarılı oluyorlar. Öyle ki mevcut sınav sistemine göre sürekli rekortmen gençler yetiştirbiliyorlar.

Çocuğu için mesai harcamayan ve vakti olmayan olmadığını iddia eden birçok aile ise; gereksiz televizyon programları, günler, telefon sohbetleri, incir kabuğunu doldurmayan sohbetler, tartışmalar, “gereksiz facebook gezintileri” veya “internet” gezintilerinde oldukça fazla zaman kayıplarının olduğu aslında çocukları ile olması gerektiği gibi ilgilenmedikleri ise bilinen bir gerçek. Parası olanlar ise; parayla meseleyi çözebileceklerine dair bir düşünce içerisindeler. Para ile güzel okullara gidildiği doğrudur. Ancak potansiyelin çoğunun zor şartlar altında ortaya çıkması ise daha da gerçekçidir. Rahatlık birçok genci cezbeder ve bu da doğaldır. Kim herkes gezerken ders çalışmak ister ki? Cevap; ders çalışmanın ve öğrenmenin gerekliliğine inanan kişi veya kişilerdir.

Türkiye’de sorarlar; “Kitap okuyor musun?” “Hayır.” “Neden?” “Çünkü kitaplar çok pahalı.” “Hiçbir halk kütüphanesi, kiralık kitap hizmeti veya ikici el kitap satanları araştırdın mı? “Hayır.” “Neden okumuyorsun?” “Televizyon ve internet bana her bilgiyi veriyor zaten.” Genel olarak; insanlarımızın savunma mekanizmaları aşağı yukarı böyle. Televizyonlarda verilenler her zaman gerçekmiş gibi algılanıyor ya çok komik!

Bir adam tanıyorum, bu adamın beş tane çocuğu var. Kendisi öğretmen. Bu adam beş çocuğunu da Türkiye çapında “ortaöğretimde” ve üniversite sınavında da derece ile üniversitelere yerleştirdi. Adam çocukları için kısmi yatırım yaparken öğretmen maaşıyla beşine de tam ve eksiksiz yetmesi mümkün değil. Bunun yerine çocuklar başarılarından dolayı gittikleri okullardan burs aldıklarından para ile ilgili konularda fazla sıkıntıya da girmemiş oluyor. Birçok üniversite ilk yüze giren öğrenciye öğrenci için inanılmaz burs imkânları sunarken özel okullar ise araba, yurtdışı eğitim bursu gibi burslar dahi verebiliyorlar.

Bu başarının sırrı nedir? Evde internet yok. Çok fazla elektronik cihaz kullanılmıyor. Günlük yapılan işler, ödevler eksikler aile tarafından kontrol ediliyor. Anne ve baba artık ilk orta ve lise müfredatını, dersleri ve ders içeriklerini ve değişen üniteleri günü gününe takip ediyor. Anlaşılmayan konular hakkında anne ve baba oldukça tecrübe kazandığı için ve çocuklarının öğrenme, anlama tarzlarını çok iyi olduğundan aile de çoğu zaman devreye giriyor. Kimi zaman üst sınıfa giden abi veya abladan destek alınıyor. Öğretmenlere soruluyor. Online eğitim sitelerinden konu araştırılıyor. İnsanın vakit harcayıp yapmadığı başarmadığı bir şey yok, malum. Aile reisi baba “Ekstra iş yapsam çocuklarımı bu hale getirmek için tüm birikimimi harcasam da bu hale gelemezlerdi. Maddi olarak imkânlarımız ortada. Bunu zaten çocuklar da biliyor. Dolayısıyla özel ders verdirmem, dershane veya özel okula göndermem bu şartlarda mümkün değil. Ben de çocuklarımla birebir özel olarak ilgilenmek suretiyle onların burs imkânına kavuşmasını sağlıyorum, benim maaşım kadar çocuklarım kurumlardan başarılı oldukları için burs alıyorlar. Maddi isteklerin sınırı yok ama yine de kendi harçlıklarını başarılarıyla kazanmaları ve diğer çocukların birçoğundan fazla bir cep harçlığına sahip olmalarını sağlıyor.” Bu arada çok köklü ve özel bir üniversitenin en çok tercih edilen bölümüne kayıt yaptıran oğlunun iki bin lira civarında eğitim bursu hariç burs aldığını öğreniyorum. Görüldüğügibi başarı sayesinde; çok zor gibi görünen yol kolay, açılmaz görünen kapılar hale geliyor. Veliler çocuklarını desteklemek, gerçek kapasitesini, neler yapabileceği konusunda bilmiyorlarsa uzmanlardan yardım almalılar. Ancak her sorunun çözümü genelde içindedir. Herkes bir şekilde kendi ihtiyaç ve hedefleri için kafa yormalıdır.

Bir başkası, çocuğu için bir faaliyet odası yaparak serbest faaliyetler yapması için kızını teşvik etti. Kız 7. Sınıf öğrencisi ve çok kısa zamanda robot ve son derece ustalık isteyen elektronik devler tasarlamaya başladı. Onun da çözümü bilgisayar oyunları cep telefonu ve televizyon gibi dikkat dağıtıcı unsurları çocuğunun hayatında minimize etti.

Çağın insanı en fazla gereksiz oyalayan televizyon, bilgisayar, internet, cep telefonu gibi araçları çocuğun hayatından mümkün olduğu kadar çıkarıldığı takdirde çocuklar gerçekten faydalı işler de yapabiliyorlar. Tabi bu imkânla alakalı.

Aileler son model telefon, bilgisayar veya diğer elektronik ekipmanların yanı sıra istediği kadar harçlık vererek çocuğunun eğitim problemini aşacağını düşünüyor veya çocuklar aileleri bir şekilde ikna ediyor. Aileler ise şehir ortamının tehlikelerden çocuklarını korumak için bunlarla çocuğunu evde kalmaya ikna ettiği için hem dışarıdaki tehlikelerden koruduğunu hem de güven içinde evde gözünün önünde olmasını sağlayabilir. Ancak internet ve bilgisayarın zararları da dışardaki tehlikelerden az değil ve daha da sinsi. Birçok konuda aileler çocuklarının neler yaptığı ve kimlerle konuştuğundan bile çoğu zaman haberdar değil. Bu sorun da yine ailenin zorunlu olarak çocuklarıyla hem arkadaş, dost olduğunu göstermesi sohbet etmesi konuşması gerekiyor. Aile bireyleri arasında daha fazla zaman geçirmek dahi çocukları birçok tehlikelerden koruyabilir. Daha da iyisi bilgisayarlara şifre konulması ve hafta içi açılmaması olabilir. Açıldığında ise süreli olması gerekir. Çocuğun eğitiminden sonraki zamanlarını sosyal faaliyet ve kitap okuma gibi faaliyetlerle dolu dolu geçirilmesi de mükemmele yakın bir yaklaşım olabilir. Alınan kitapların parasını çocuğun kendisinin biriktirmeye teşvik edilmesi ise daha da faydalı bir yaklaşım kabul edilebilir. Bence bundan daha da mükemmeli, emeğin veya paranın değerinin de çocuğa öğretilmesidir. Bu konuda ne yazık ki, ailesinde esnaf, serbest meslek çiftçi olanlar memur ailelerine göre çok daha şanslılar. Hiçbir memur çocuğunu işyerinde para kazanmayı uygulamalı olarak öğretme imkânına sahip olmamasına rağmen, bu konuda küçük de olsa işletme sahipleri oldukça avantajlı konumdalar. Eğer bir kişi bedelini kendi ödediği bir kitabı okur, bir telefonu kullanır veya bir elbiseyi giyerse işte o zaman hem tutumlu olmayı hem de emeğin değerini anlar. Bedeli günlerce harçlıklardan veya çalışarak biriktirilerek alınmış bir kitabın değeri tartışılamaz.

Potansiyeli olan su önce yüksek bir noktaya çıkarılıyor. Seviyesini bulan suyun hareket etmesi daha  kolay oluyor. Çocuklarla doğru bir şekilde ilgilenmek, potansiyellerinin ortaya çıkmasına yardım etmek, destek olmak, işi şansa bırakmamak olarak özetlenebilecek tüm çalışmalar şeklinde özetlenebilir. Çocukta var olan potansiyeli, serbest bırakırsanız, kötü niyetli kişilerin eline düşerse bu durumda ise sonuç da otomatikman olumsuz olabilir. 

Özellikle büyükşehirlerde çocukları, gençleri kontrol etmek, doğru faaliyetlerle üretken hale getirmek mümkün. Ancak ne yazık ki, ne belediyeler ne de sivil toplum örgütleri bu konuda dişe dokunur proje üretemiyorlar. Bunun sebebi de kişileri okul haricinde üretim ve uygulamaya dayalı çalışmalar ciddi emek gerektiriyor. Öyle ki normal derslerde bir öğretmen otuz kişi ile ders yapabilirken, iş uygulama bazlı faaliyetlere gelince öğretmen başına öğrenci sayısı beş ila on arasında olmalı ki gerçek bir fayda sağlansın. Uygulamalı eğitimin, kursların, aktivitelerin büyük şehirlerde sayı ve nitelik bakımından artırılması gençlerdeki potansiyel doğru kullanılabilir, kimbilir belki de maddi durumu kötü olan gençlere kamu yarı zamanlı veya saatlik üretim fırsatları sunarak, gençler üretimde meşgul edilebilir. Özellikle birçok okulun yarı zamanlı olduğu ve ailelerin çalıştığı ve eve gelen çocuğun başıboş kaldığı göz önüne alındığında gençler kötü niyetli kişiler için mükemmel bir av vazifesi görüyor. Maddi durumu iyi olan çocuk ve gençler özel okullarda tam zamanlı olarak eğitim kurs gibi sosyal faaliyetlerle uğraşırken, geri kalan kamu okullarına ve yarım gün okula devam eden gençlerle ilgili tedbir alınması gerekiyor.

Güzel anlatıyorsun da sen ne yaptın diye bana da soru sorulabilir: Ben de kendimce çocuklarımla ilgilenmeye çalıştım. Düzenli kitap alırım. Çeşitli aktivitelere teşvik etmeye çalıştım. Kitap alırken kendi harçlıklarından da para koymalarına özen gösteririm. Hayallerini desteklemeye çalışırım. Arkadaşları ve arkadaşlarının aileleri ile bağlantı kurarım. Uzaktan çocuğumun kimlerle takıldığını takip ederiz. İlkokulda sürekli birlikte çalıştık. Birlikte öğrendik. Soyut kavramları somut hale getirerek anlatmaya çalıştım. Prensip olarak tam öğrenme, gerçekleşmeden öğrenmenin yüzeysel bir anlama olacağını dolayısıyla daha sonraki aşamalar için de zayıf temel oluşturacağına inanan bir kişi olarak elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama kabul etmeliyim ki, gerçekten çok sabır gerektiriyor. Ama benim avantajım eğitimci olmam ve anlamayan gözleri tanıdığımı düşünürüm. Umarım haklıyımdır...

Okul ve eğitim başarısının sırrı, zamanı planlı ve bilinçli olarak çocukların için kullanmaktır. Birçok insanın illaki boş vakti vardır. İnsanın kendi çocukları için planlı ve bilinçli olarak zaman ayırması belki de yapılacak birçok yatırımdan daha değerli bir yatırım olacaktır. Çocuklarımız bu ülkenin geleceğidir. Ailelerin çocuklarına yapacakları doğru yatırımların yanında ev, arsa, bina, makam gibi yatırımlar kıyaslanamaz. “Söylemek kolay, yapmak ise gerçekten zordur.” Mesleki, akademik başarı sağlandıktan sonra ise endişelenecek bir şey yok. En azından gerisi adalet ve adaletli seçim yapacak kamu görevlilerine kalıyor.  Her birey aşağı yukarı bir şekilde ailesine, anne babasına veya çevresine benzer, ahlaki değerleri ailesi veya çevresinden alır. Evlatlarınızın hayırlı ve başarılı olması dileğiyle…

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..