Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '10

 
Kategori
Güncel
 

Terbiye

Terbiye
 

Ülkemizde çoğu tahsilli olmayan ya da tahsil seviyesi düşük olan anne-babaların çocuklarına verebilecekleri terbiye dayaktan ibarettir. Bugün araştırmalar gösteriyor ki çocuklara yönelik aile içi fiziksel şiddet oranı %46’dır.Yani 100 çocuktan 46’sı anne-baba ve diğer büyüklerinden dayak yiyor. Ayrıca bazı okumuş insanların da çocuklarını dövdüğü veya diğer baskı ve şiddet yollarına başvurdukları biliniyor. Bu ortamda bir de anne babalara çocuklarını iyi terbiye etmeleri öğütleniyor. Yani iyi dayak atın diyorlar.

Ben çok merak ediyorum, bir yanda çocuklarını terbiye ederek büyüten bir aile, diğer yanda ise saldım çayıra mevlam kayıra diyen başka bir aile. Ekonomik durumları, sosyal statüleri aynı olsun. Acaba çocukların yetişmelerinde, ileride hayata uyum sağlamalarında nasıl bir fark olur? Ben fazla bir fark olacağını sanmıyorum. Bugün zengin, okumuş insanların çocukları da suç işlemektedir. Ayrıca ülkemizdeki durum yanıltıcıdır. Yani genellikle okumamış ebeveynlerin çocukları sorunlu gibi görünüyor. Oysa eğitimsiz aileler aynı zamanda fakirdirler ve fakirlik çocukların iyi yetiştirilmelerine engel bir durumdur.

Buradan çıkarılacak sonuç bugünkü haliyle terbiye dediğimiz şeyin çocuklarımızın daha iyi yetişmeleri noktasında bir öneminin olmadığıdır. Zaten felsefi anlamda terbiye insanın yapısına ve yaratılışına aykırıdır. Siz inek dana yetiştirmiyorsunuz. Biraz süt vereyim, tımar edeyim, çayırlarda gezdireyim diyemezsiniz. Ya da ağaç fidanı büyütmüyorsunuz. Dibine biraz su salarsın, dalını yaprağını da budarsın olur biter. Ama insanın yetiştirilmesi böyle değil. Aklı var. Duyguları var. Kızıyor. Üzülüyor. Ve bizler böyle kompleks bir canlıyı ideal bir insan haline getirmeye çalışıyoruz.

Çoğumuz pedagoji mi okuduk? Pisgolog muyuz? Çocuk yetiştirilmesi konusunda hangimiz ne biliyoruz? Bu işe ne kadar uygun olduğumuz, çocuklarımıza verdiğimiz eğitimin ne kadar işe yaradığı eroin içip ölüm vuruşu yapan gençlerimizin halinden belli oluyor işte.

Bence gerçekten belli bir eğitim almış, üst düzey kültür seviyesine ulaşmış modern görüşlü anne-babaların haricindekiler çocuklarına terbiye vermesinler. Ahırında dana büyütemeyen adam evinde çocuk yetiştiriyor. Hepsinin çocukları da ya evden kaçıyor, ya da tersine angut oluyor. Tuvalete bile peşinden gitmen gerekiyor. Benim tanıdığım birinin kızı evden kaçtı, kayboldu ve sonunda bir gün öldürülmüş olarak cesedi bulundu. Bu babanın ve annenin kızına “Saat yediden sonra eve gelirsen bacaklarını kırarım” dediğini biliyorum. Kerim Korkut ne kadar ağır, ne kadar acı konuşursa konuşsun yanlışlarımızla yüzleşmeliyiz. Siz başkalarına bakmayın; Korkut’u dinleyin. Onlar sizlerin acısını bilemezler. Sizlerden birinin Allah göstermesin çocuğu öldüğü zaman Korkut’un da içinde binlerce çocuk ölür. Gözlerimden yaş çıkmıyor. Ülkemin çocuklarına sessizce ağlayıp içime akıtmaktan kurumuş çünkü.

Anne babaların çocuklarını terbiye ederken kullandıkları argümanlar belli. İyilik, doğruluk ve dürüstlük öğretmek. Bu şekilde yetişen çocuk tekke dervişi olur; başka hiçbir şey olmaz. Hanginiz çocuklarınıza gerektiği zaman eğlence yerlerine gitmesi, spor yapması, arkadaşlarının olması, sanata önem vermesi, temiz olup güzel giyinmesi gerektiğini söylediniz. Tutturmuşsunuz oku adam ol, yalan söyleme, dürüst ol. Cehennemin dibine adam olsun! Sadece okumakla mı adam olunuyor? Hanginizin çocuğunun elinde bir iş, bir meslek ya da sanat var? Okuymuş. Ne okuyacak? Sahtekârların okullarında ne var ki ne öğrenecek? Yavuz kaç kelle kesmiş? Kuyucu kimleri asmış? Kamçatka nerede? Kırkayağın kaç bacağı var? Ula adı üzerinde kırkayak işte! Bu eğitimle çocuklarınız limon bile satamazlar. Bu AKP’liler uyanığın Allahı. Yazılarımızı okuyup okuyup uyguluyorlar. Ülkede bazı değişiklikleri siz de fark ediyorsunuz. Hepsini Korkut’dan çalıyorlar. Ne anlar bunlar değişimden, yenilikten! Koyun bile güdemezler!

Çocukların terbiye edilmeleri nasıl bir şeydir merak ediyorum. Mesela ne yapıyorlar bu sayın bay terbiyeciler? Çocuk neşeli biridir, gülmeyi yasak ederler. Konuşkan biridir, konuşmayı yasak ederler. Çocuğun kendiliğinden etrafı izleyerek öğrenmesi gerekir. Ali okulu öğrencisi gibi çocuk yetiştirilmez. Özellikle de saygı çocuğun ruhsal gelişimini engelleyen bir şeydir. Saygıda mecburen baskı vardır. Bu da çocuğun pasif ve pısırık olmasına neden olur. Kapıyı çalmadan girme dediğiniz çocuk, hayatının ilerleyen yıllarında her kapıdan girerken tereddüt eder.

Çocuklar tıpkı ağaçlar gibi özgür büyümelidirler. Siz kendi hallerine bırakın, çocuklar her şeyi sizden daha iyi öğrenirler. Elbette büyürken çocuk oldukları için güvenliklerinin sağlanması gerekir. Benim çocuğum sözümden çıkmayacak, benim dediğimi yapacak diyen anne-baba hiç kusura bakmasınlar cahildirler. Senin dediğini niye yapsın çocuk ya? O başka bir kişi sen başka bir kişisin. Anne-babalar çocuklarının sahibi değildirler. Sadece onun dünyaya gelmesine aracılık etmişlerdir. İnsanın sahibi olmaz. Ancak köpeklerin sahibi olur. Çocuğun da anne-babanın da sahibi yaratandır. Her yeni doğan çocuk bağımsız bir varlıktır. Ve çocuğun büyütülmesinden anne-babayla birlikte devlet reşit olma yaşı olan 21 yaşına(18 yaş oy kaygısıyla yapılmış, hiçbir mantıklı gerekçeye dayanmayan uyduruk bir reşit sayılma yaşıdır) kadar direk sorumludur.

Anne-babalar çocuklarını yetiştiremezler. Kendileri yetişkin değil ki çocuklarına ne verebilirler? Onların yavrularına sevgi ve ilgilerini vermeleri yeterlidir. Çocukların yetiştirilmesi için devletin birimleri olması gerekir. Havuzda balık yetiştirmiyoruz. Bu ciddi bir iştir. Hem insanlarımızın hem de ülkemizin geleceği buna bağlıdır. Kerim Korkut çocuklarımızın yetiştirilmeleri konusunda doğumdan itibaren başlayan çağdaş devlet sistemleri kuracaktır.

Elbette biliyorum ki anne-babalar için çocuklarıyla ilgilenmek büyük bir zevktir. Ve yine çocukların da onların ilgisine ihtiyacı vardır. Onu doğurup dünyaya getiren bir anneye çocuğunla ilgilenme denilemez. Lakin çocuk yetiştirmenin teknik ve ilmi yönleri vardır. Ağlayan çocuğuna tokadı basıp davarın peşine giden çobanın bu anlamda çocuklarına vereceği hiçbir şey yoktur. Aksine çocuğun onun elinde yetişmesi son derece sakıncalıdır. Ülkede üst düzey bilgi ve kültür ortamında özel yetiştirilmiş uzman kimselerden oluşan “çocuk yetiştirme birimleri” nin kurulması gerekir.

Türkiye’de anne-babaların çocuk yetiştirme ve terbiye eğitiminin bilimsel bir yanı yoktur. Anne-babalar çoğu eski, babasından dedesinden gördüğü, duyduğu şeyleri, dede baba masallarını, kocakarı hikâyelerini çocuklarını terbiye etmek için kullanırlar. Ortalama bir aileye “çocuğunuza ne öğretiyorsunuz” diye sorun. Hemen hepsi “iyi adam olmayı“ öğretiyorum diyecektir ama örneğin onlara göre üç karılı muhtar da iyi adamdır.

Sevgili halkım! Türkiye’de sadece devletin düzenini değil halkın yanlış bulduğumuz düşünce ve anlayışlarını değiştirmek amacıyla Yeniçağ devrimini ilan etmek üzere meydanlara çıkıncaya kadar yazılarımızı yazmaya devam edeceğiz. Sizlere düşen yazılarımızı okuyarak acımasızca sorgulayıp doğruluğuna inanıyorsanız okumayanlara anlatarak devrimin gerçekleşmesine bizzat katılmaktır. Tek başına Kerim Korkut hiçbir şeydir. Ülkenin kaderini değiştirecek olan sizlersiniz. Ülkenin bugünkü durumuna asla razı olmayın. Bir aylık çalışmanın karşılığı 500 lira olamaz. Sizi köle olarak kullanıyorlar. Tuzu kurulardan medet ummayın. Onlar bu düzene razılar. Çünkü en kötüsünün 2000 lira maaşı garanti.
 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..