Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

17 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Terennüm...

Size de olur mu bilmiyorum ama sabahları kalktığımda muhterem eşimin hazırladığı sanat eseri tarzındaki enfes kahvaltı sofrasına oturmadan önce bildiğim en güzel Türk Sanat Müziği eserlerinden birini terennüm ederim…

Bu sabah kalktım aslında çok iyi de bilmem ama son yıllarda artık “ilahi” tarzında söylenmeye başlanan;

“Ben “Melami” hırkasını kendim giydim eğnime

Ar ve namus şişesini taşa çaldım kime ne…”

Şarkısını yavaştan yavaştan söylemeye başladım. Nesimi’nin olduğunu bilsem de makamını usulünü bilmeden söylediğimden muhterem karım sık sık “kahvaltı hazır bey” diye seslendi…

***

Zoraki kestiğim konserimden sonra aklıma takıldı, şarkının içinde geçen “Melamilik” nedir diye araştırdım. Bazı sözlüklerde geniş bir anlam yükleyememiş olmalarına karşın felsefi açıdan açıklama yapan bir büyük ustanın yazısında aynan şöyle açıklandığını gördüm;

“İslam’da “Melamilik” Ne bir “tarikat”, ne bir “cemaat” kimliğinin genellemesidir.

Sadece “inanmışları” sömüren bağnaz bir despotluğa karşı, “vahdet-i vücut” değerlendirmesini ve Tanrı ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini benimsemiş, mistik bir felsefe anlayışıdır…”

Tanımı okuyunca dedim ki yobazların ve bağnazların anlayışına ters olan bir açıklama. Çünkü tanıma göre insanların “Müslümanlığını” (dindarlığını) ilan eder bir görünüm içerisinde dolaşmayı günah saymakta olup inancını belli etmeyecek biçimde giyinmeyi benimsemektedir.

Herkes kadar bende gerçek anlamda dinimizin gereklerini yerine getirmeye çalışırım. Öyle hurafelere falan kulak asmam, dinimizin sömürülmesine tahammülüm yoktur. Çoğu zaman sömürenlere karşı sesimi yükselterek itiraz ederim. O yüzden de “mideyi Kübra’dan” atmamak için televizyonlarda sık sık boy göstermelerine alıştığımız “ilahiyatçı” zevatları dinlemeye çalışırım.

Ancak televizyonlarda bu zevatların “Melamilik” konusuna hiç değindiklerini duymadım. Konunun dine değil sanırım “türbana, çember sakala ve peçeye” dayanacağını bildiklerinden kıvırıyorlar diye düşünüyorum.

Oldum olası “türban” denilen dayatmaya bir anlam veremiyorum. Hele hele bazı zat-ı muhteremlerin “türban” demek yerine başörtüsü demeyi tercih etmesini hiç anlamıyorum.

Düşünüyorum da bu millet analarımızın allı pullu yazmalı başörtüsü ile rahibelerin kıyafetine benzeyen türbanı ayırt edemeyecek kadar aptal mıdır?

Dini simge deyin, kadınlarımızı başka türlü sömürmenin yolunu bulamadık falan deyin korkmadan, meydan sizin hâlbuki neden korkuyorsunuz ki…

12 Eylül 1980 darbesini yapanlar bunlara yolu açmıştı hâlbuki türban konusunda, tarikatlar Şıh’lar şeyhler konusunda rahatlıkla sahne alabiliyor, ağızlarına geleni yanlış veya doğru söyleyebiliyorlardı. Son yıllar da farkındaysanız yandaş televizyonlarda yayınlanan her programın, her dizinin her filimin içinde mutlaka bir türbanlı kadını figür olarak koyma alışkanlığı başladı…

Yobazlık ve “bağnazlık” dinimizi gerçek anlamda yaşamaya çalışan vatandaşlarımız için çok büyük bir tehlike olduğu kadar ( tarihte bağnazlığın ve yobazlığın rahatsız ettiği ülkelerin de var olduğunu biliyoruz) halen de birçok ülke için tehlike olmaktadır.

Afganistan’da “Taliban” denilen oluşumun bağnazlık ve yobazlığı ne hale getirdiğini gördük. Halen Taliban Afgan halkı için çok büyük tehlike olup ülkenin halkın gelişmesi çağdaşlaşması ve refahı için çok büyük bir engeldir.

Görünen köy kılavuz istemez, bağnazlığın ve yobazlığın onca servete yer altı zenginliğine rağmen Irak Mısır Lübnan Suriye de nasıl bir ayrımcılık yarattığını, kargaşa ve iç çatışmalara sebebiyet verdiğini hatta savaşları tetiklediğini, gelişen teknoloji ve sınırları darmadağın eden “iletişim devri” sayesinde rahatlıkla görmemek söz konusu bile olamaz…

***

Dedim ya Türkiye’de ise 12 Eylül darbesinin mimarları ve onlardan sonra özellikle seçilen Turgut Özal heyeti “bağnaz yobaz kalabalıkları” da yanlarına alarak o günlerde bu günlerin sinyallerini vermişlerdi.

Şu sıralar da ise artık “atı alan Üsküdar’ı geçti” diyebileceğimiz boyutlar da hiç kimsenin bu konuda laf söylemesine kendi bildiklerinin dışında yorum yapmasına izin vermiyorlar…

Orta Doğu’da bağnazlığın vardığı son nokta nasırlaşmış bir vaziyete geldiğinden çok kanlı sahnelere sebebiyet vereceğini “İslam” âlemine o topraklarda görev yapan birçok batılı bilim adamı tarafından rapor edilmişti. Ne ilginçtir ki o raporlar, başta bizim ülkemizdeki adının önünde Prof. yazan ilahiyatçılar tarafından çürütülmüştü.

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana önce Cumhuriyetimizi kuranların ve ulu önder Atatürk’ün ikazları ile yobazlığın bağnazlığın önüne geçilmeye çalışılmışsa da zamanla Batı’nın en zayıf yanımız oldukları bu konu Batı tarafından da desteklenerek filizlenmeye başladı.

Gelinen noktayı fark ediyor musunuz? Bu bölgelerde kan gövdeyi götürüyor.  Toprak kavgası değil bağımsızlık özgürlük falan değil kavgalarının nedeni dindarlık bağnazlık ve ne yazık ki yobazlık. Filizlenmeyi bırakın artık dal budak salmaya başladı…

Son dönemin bakanlarından birinin bir hayali var “Osmanlı” hevesi. Geldiği yere aldığı eğitime baktığınızda o dönemin din adamlarının kopardığı yaygaralardan beslendiğini görürüsünüz ki, artık yandaş oldukları kesinleşen televizyon kanallarında Osmanlı İmparatorluğu’na özellikle bazı imparatorlara hayranlıklarının adeta tapınma seviyesinde arttığını görebilirsiniz…

***

Şimdi oturup bağnazlık yobazlık tehlike, din sömürücüleri “makam sahibi” deseniz ne sağcılığınız kalır ne solculuğunuz ne de ateistliğiniz, din düşmanı ilan edilir hatta artık daha çok, en  kolay yolunu buldukları “Ergenekoncu” bile ilan edilebilirsiniz…

Unutmayın ki bu ülke 900 yüzyıl önce yaşamış Ömer Hayyam’ın yazdığı dizeleri okudu sosyal paylaşım sitelerinde paylaştı diye dünya çapında bir sanatçısını hapse mahkûm etti. Neymiş efendim yazdıkları ve davranışlarıyla kısaca inananları rencide etmişmiş…

Sevsinler “Melamilik” peşinde koşan inanmışları, o cezayı kesenler keşke okuduklarını birazcık “anlasalardı…”

Birde bizlere yani “Türklere” “barbar” diyorlar. Sahi oradan(?) bakınca “öyle miyiz?”

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..