Terim artık Emekli olmalı...

Çünkü işler onunla gitmiyor… Belki Terim daha üst bir mevkide olsa, futbola daha yararlı olabilir. Ama Futbol milli Takımı teknik direktörü olarak işleri iyi yönetemiyor.

 

Neden bunları söylüyoum?

 

Atalar ne demiş? “Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir..” 

 

Milli futbol takımımız bu ortaya koyduğu futbolla, ne İspanya’yı yenebilir; ne  de daha ileri bir başarı elde edebilir…

 

O  Hazırlık Maçlarında elde edilen 1-0’lık galibiyetler de hiçbir zaman Milli Takımımızın başarılı olduğu göstermez. Bilakis, bu maçlarda oynanan yavaş futbol; takım oyunundan uzak rahat antrenman havası, gelecekteki maçlara ilişkin bir işaret vermiştir.

 

Terim, yüksek iradeli, yönetici yönü güçlü bir insandır ama futboldan anlamıyor.  Kurulması gereken takımı kuramıyor. Takımın belkemiği olması gereken Arda’yı  motive edemiyor; futbol oynayacak düzeye getiremiyor.

 

Arda’sürekli olarak Barselano’dan uzakta; takımda yer alamıyor; formda değil… Bütün bu açık emarelere karşın Arda’da israr etmenin alemi ne?

 

Emre Mor gencecik bir insan; henüz Milli Takım olgunluğuna ulaşmamış… Yenildikleri bir maçtan sonra rakip oyuncuyla resim çektirmeye gidiyor. Henüz belirli bir olgunluge erişmemiş…

 

Ve ne yazık ki, yenildikleri Hırvatistan maçından sonra oyuncularımızın hiç biri üzüntü göstermiyorlar.  Çok normal davranıyorlar.

 

Sorarım size Hırvatistan’ı yenemeyen takım İspanya’yı nasıl yener?

 

Hangi sihirli değnek , Milli Takım’a deyecektir ve onları galip getirecektir…

 

Ben buna inanmıyorum…

 

Takımda belli ki taktik yok; saha içi strateji yeterli değil. Kim ne yaptığını bilmiyor…

 

Ve kimse , gerçekleri söylemeye cesaret edemiyor.

 

Yeter artık!

 

Milli Takım’ın başına futboldan anlayan. Futbolun A,B,C.. sini temelden bilen bir insana ihtiyaç vardır. O kişi bu göreve getirilmelidir.

 

Benim Fatih Terim’in kişiliğine, başarılarına hiçbir itirazım yak. Ama artık zaman Terim’in zamanı değil. 

 

Terim zaten “Emekli”yi oynamaktadır da kimse farkında değil.  Zaten onun üzerinde oturanlar her şeyi Fatih’e bağlamışlar; son umut olarak ona asılmaktadırlar…

Ama bence herkes dalga geçiyor.

 

Futbolcular Milli Takım’ı  dinlenme, tatil yeri olarak görmektedirler.

 

Çünkü onları orada kimse sıkmamaktadır. Bildikleri gibi davranmaktadırlar. Gayet rahattırlar. Ama maça çıktıkları zaman koşmaları gerekir  değil mi? Koşmuyorlar… Gayet rahatlar. Milli takım olsa da olur, olmasa da olur havasındalar… Bu yanlış.

 

Milli Takım havasında olmayan hiç kimse Milli Takım da olmamalıdır… Ne antrenörü , nede oyuncusu… Her şeyden önce ayıptır. Mademki Milli Takım’a seçildin , gereğini yap. Yapmak istemiyorsan, isteğini ve durumunu yöneticilere bildir.

 

Artık gözleri Genç takımlara dikmek gerekir. Oralarda çok başarılı futbolcular var. Demirbaşlar çok çabuk doyuyor, ondan sonra kendi futbolunu kendi yönetmeye kalkıyor. Ve Milli Takım’da herkes kendi futbolunu oynamaya kalkıyor.. sanki hepsi de artist… Tabii bireysel futbolla da bu iş gitmiyor.

 

“Takım Oyunu?” O işte yok… Ona bir türlü erişemiyoruz. Ataletten zaten futbolcular koşmuyorlar, koşamıyorlar… Ondan sonra da karşı takım oyuncuları gol atınca şaşırıp kalıyoruz…

 

Bu kuraldır, atamayana atarlar…

 

Onu bunu bilmem , birilerinin bir şey yapması gerekir.

 

Çünkü ne Türk spor hayatı böyle gider.. Nede futbol… Futbol da da  geldiğimiz yer.. Ala ala heyyy…! Kim nereye gittiğini bilmiyor.

 

Eskiden Fatih hep elinin altında, futboldan anlayan insanları tutardı, onları da kaçırdı… Bakalım, sonra ne olacak. (16.6.16)