- Kategori
- Gündelik Yaşam
Terkediş
Güzeli de çirkini de aslında hayaller yaratmıştı..
Hayallerimin evleri; taştan tuğladan değildi zaten
İskambil kağıdından yapmıştım duvarları
Odalar dizmiştim ardı sıra
Değiştirmiştim canım sıkıldığında kolayca…
Ne depreme gerek vardı, ne topa tüfeğe
Yıkmak için.
Fırtına da değildi
Hafifçe üfleyip bir nefeste
Ben yıkmıştım.
Dumansa dumandı işte
Ha sıcak yuvanın bacasından tüten dumanı
Ha yıkıntının….
Hayal değil mi kurmak kadar, yıkmak da kolay!
Tüm dünya avucumun içindeyken bir hayalde
Yemyeşil ormanları da ben çizdim
Patlayan volkanları da…
Baharı karşıladım bir yağmur eşliğinde
Yeşili daha da yeşil yaptım,
Nefretim çoğaldıkça; aldım dünyanın kalbinden en yakıcı ateşi
Kendi ormanlarımı yaktım…
Saf bir kız çocuğuydum bir gün
Örgülü saçlarıma taktım sevdamı, papatyadan yapılmış tacımla
Uzattım elimi, hiç bırakma derken…
Öylece boşlukta kalınca elim, başka bir gün
Ben sevdamı da, saflığı da kör kuyulara attım…
Bir resim çizdim, kendi fotoğrafımın üstüne
Siyahı ve kırmızıyı baş role aldım;
Simsiyah saçlar dalga dalga inerken
Esmer bir omuzdu, kırmızı elbiseye askı olan.
Simsiyah gözler parlarken, karanlıkta yıldızlar gibi
Kırmızı dudaklardı kadehteki şarabın rengine karışan…
Hayal değil mi;
Meleği şeytana, şeytanı meleğe
Ateşi suya, suyu buhara
Sevdayı nefrete, şefkati şiddete
Ya da tam tersi
Hiddeti huzura çeviriverdim…
Karıştı tüm kavramlar birbirine
Duygular en ulaşılmadık köşelere kaçtı
Oynadıkça, zorlaştı oyunlar
Yüzümü döndüm hayatın gerçeğine
Geriye terk ettiğim hayallerim kaldı.