Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '17

 
Kategori
Güncel
 

Terör!

Terör!
 

Ülkemizi, bebeği uyutmak için sallayan beşik gibi sallıyor bu terör belası. Terörün tarifini yapalım desem, herkes bildiğini söyleyecektir. İçinde yaşadığımız şu günleri anlamak adına yine de kısa bir tarifle başlayalım.
 
Terör, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir. Bu “dikkat çekme”  şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır. Siyasal ve ekonomik isteklerini meşru olmayan yollarla elde etmektir. İktidarı yıldırmak ve halkı korkutmayı amaçlar. Terörün amaç ve stratejisi zamanla teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik ve sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır. Sağladığı bu büyük miktardaki finans kaynakları ile dar bölge sınırlarını aşarak sınırlar ve kıtalararası boyut kazanmıştır.
 
Bu tanım günümüzde yaşadığımız devasa boyuttaki uluslar arası terörün bir tanımıdır. Görüyoruz ki insanlar bir biçimde terörle yaşamaya alışmış / alıştırılmıştır. Bu neden ve nasıl böyle olmuştur. Neden bir terör olayı ardından gerekli bir şekilde birleşip olayın müsebbiblerine gereken cezayı vermiyoruz? Onları neden yeterli biçimde caydırmıyoruz? Görüyoruz ki terör kurbanlrının ardından ne göz yaşı dökmek, ne kınamak, ne de lanetlemek bir işe yaramıyor. Olsa olsa bizim kişisel olarak o an kabaran duygularımızı bastırmaya yarıyor. Sonra da unutuyoruz.
 
Hem öyle unutuyoruz ki, kimimiz canımızı alan teröristleri baş tacı bile yapabiliyoruz. Mesela, bebek katili için doğal liderimiz diyen bir parti meclise girebilecek kadar oy alabiliyor. Bütün milletin sesi olma durumunda olanların bir kısmı bile bu acımasız bebek katilinden “sayın” diye bahsedebiliyor. Bütün bunları “unutmak” fiilinin arkasına saklayabiliriz de, “neden” sorusuna sanırım cevap vermek zorundayız. Neden unutabiliyoruz?
 
İnsan beyninin bir şeyleri kısa sürde unutabilmesi için o veya çok benzeri bir konuda bir bilgi altyapısına sahip olması lazımdır. Bir beyin  kendinde kayıtlı olan bilgi benzerleri ile sıkça karşılaşırsa tepkisi çok güçlü olmaz. Buna kanıksamak da diyebiliriz.
 
“Kanıksamak”, gerçekten bu durumda çok önemli bir durumdur. Neden kanıksıyoruz. İtiraf edelim ki çok büyük çoğunluğumuzun beyninde yer etmiş korku altyapısı var. Maalesef, çok alt düzeyde de olsa çoğumuz “terör” ile yetiştiriliyoruz. Doğduğumuzdan reşit olana kadar kaçımız baba, anne veya bir aile yakınının korkusu ile büyümedik? Kaçımız “bir yaramazlık yaptığımızda” annemizden “akşam babana söyleyeceğim” uyarısını almadık? Okulda öğretmenin elindeki cetveli kaçımız hatırlamıyoruz?
 
Reşit olana kadarki dönemde bu tür “alçak yoğunluklu terör” olaylarına bir çoğumuz maruz kaldık. Onları unutmasını öğrendik. Daha da kötüsü araştırmamasını, kaynağa inmemesini öğrendik. Yanlışın nedenine ulaşıp düzelteceğimize onu unutmasını öğrendik. Bu gün de bir terör olayında birazıcık lanetleyip içimizi ferahlatıyor, sonra da unutuyoruz.
 
Oysa, demokratik yaşamdaki ülkelerde terörün üstesinden gelmek mümkündür. Bir örnek verelim. Son terör olayından sonra önüne mikrofon ve kamera konan bakan bir soru üzerine, “bir çok çeşitli istihbaratlar aldık ve önlemini aldık” dedi. Sonuç 39 ölü, birçok yaralı. Demek ki başarısız olmuşsunuz. Şimdi “peki neden hala o koltukta oturuyorsunuz” sorusunu sormadan o koltuğu derhal başaracak birine devretmeleri gerekmiyor mu?
 
“Bizde böyle bir gelenek yok” dediğinizi duyar gibiyim. Peki, kendinden gitmeyenleri önce siyaset çöplüğüne süpürecek, ardından da adalet önüne çıkaracak seçim kozuna sahip değil miyiz?
 
O zamana kadar “nasılsa ölenler benim yakınım değil” der“unuturuz” değil mi?
 
Öyle ise terörü sadece lanetlemeye devam…
 
İzmir 02.01.2017
 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..